Oset köyü Boyalık

0
1299

 Katışıksız Oset köyü olan ve bir dönem 70 haneye ulaşan, halen 17 hanenin ikamet ettiği Boyalık Köyü 1880’li yıllarda kurulmuştur. Boyalık ilk kurulduğunda, köyde Ælbegtæ (Æлбегатæ) ve Badtæ (Бадтæ) sülalelerinden yaklaşık 15 hane, bir aile Gabışatæ (Габысатæ), bir aile Goyatæ (Гойатæ), bir aile Bınzatæ (Бындзатæ), birkaç da Berıwatæ (Берыуатæ) ailesi vardı. Bınzatæ ve Berivatæ aileleri köyde çok kalmadılar, başka yerlere taşındılar. Bir müddet sonra, Maraş’tan Mırjatæ / Toxuıjatæ (Мырзатæ / Тохуызатæ) ailesinden, Karabacak Köyü’nden de K’ænguıratæ / Şalamate (Къæнгуыратæ / Саламатæ) ailelerinden birer kişi köylerinde işledikleri cinayetler nedeniyle Boyalık’a gelip yerleştiler. 1900’lü yıllardan sonra gelen bu iki kişi Boyalık’ta kalıp çoğaldılar. Yine Boyalık kurulduktan 4 sene sonra da Ziboatæ / Ælbegtæ (Дзибоатæ / Æлбегатæ) ailesi Boyalık’a gelip yerleşti.

1960’lı yıllara, 3. kuşağa kadar insanlar bu köyde anadillerini ve kültürlerini izole bir şekilde koruyarak doya doya yaşadılar. 1950’li yıllardaki ekonomik değişim, beraberinde şehirleşmeyi getirince Anadolu insanı da köyünü terk ederek akın akın şehirlere göçmeye başladı. Türkiye’de 40 civarındaki Oset köyü de bu süreçte verdiği göç nedeniyle boşaldı ve farklı etnik grupların yerleşim yeri oldu. Boyalık Köyü tamamen boşalmadıysa da çok fazla göç verdi. Göç vermemiş olsa şimdilerde 250 haneyi bulurdu. Özellikle okuyanı da okumayanı da bütün gençler köylerinden uzaklaştılar. Bugün Boyalık’ta 17 hane kaldıysa bu nedenlerledir. Günümüzde Boyalık’ta yaşayanlar, 50 yaş üzeri 4. nesil insanlardır. Tabii ki şehirlere yapılan bu göçler ekonomik refah sağlarken diğer yandan kültürel yozlaşmayı da getirdi. Şehirlere gidenler dillerini ve kültürlerini koruyamadılar, dillerini konuşamayınca bir sonraki nesillere de aktaramadılar. Ekonomik durumlarını iyileştirme çabasındaki insanlar çoğu zaman kültürel değerlerini unuttular. Zamanla şehirlerde büyüyen gençler kendi öz kültürlerinin farkına vararak sorgulamaya başladılar. Ailelerinin ve yol gösteren aydın kesimin de yardımlarıyla kendi öz kültürlerinin farkına vararak öğrenmeye başladılar. Köylerden şehirlere taşınan kültür zaman içinde şehirlerden köylere geri taşınmaya başladıysa da bu süreçte köylerde kimse kalmadı.

Türkiye’de sayıları az olan Osetler şehirlerde sayıları milyonları bulan Adigelere kültürel akrabalıklar nedeniyle yakınlaşmaya başladılar. Aslında bu akrabalık ilişkileri köylerini terk etmeden önce de vardı. Hal böyle olunca sayılarının azlığı nedeniyle de Adige kültüründen önemli ölçüde etkilendiler. Öyle ki köy kültüründe müzikleri, dansları ve törelerinin önemli bir bölümü Adigeleşti ve bunu fark dahi edemediler. Ben çocukluğumdan çok iyi hatırlıyorum Boyalık’tan Adigelerin yoğun yaşadığı Kayseri’ye bağlı Uzunyayla bölgesine gidenler, ya yeni bir müzik çeşidiyle ya da yeni bir dans figürüyle geliyorlardı.

Zamanla Osetya ile ilişkiler yoğunlaştı ve köklerimizi aramaya başladık. Gördük ki Boyalık’ta çalınan müziklerin hiçbiri bize ait değil. Hatta âdetlerimiz dahi Adigeleşmiş. Dilimizi korumuş olmamıza rağmen ortak kültür anlayışı farkındalığı tamamen yok etti ve insanlarımız kendilerinden “Çerkes”, dillerinden “Çerkesçe” diye bahseder olmuşlar. Diğer yandan, Adige kültüründen beslenilmemiş olsa, Boyalık’ın kendi kapalı kültürüyle ne kadar ayakta kalacağı da tartışılır. Bu durum Yozgat, Sivas, Kayseri, Erzurum, Muş, Hınıs bölgesi Osetleri için de geçerlidir. Sadece Kars yöresindeki Osetler Adigelerden uzak yaşadılar ve orijinal kültürlerini korudular. Haliyle, Kars yöresi Osetlerinin dans, müzik ve âdetleri daha orijinaldir.

Osetlerin Adigelerle olan ilişkileri 1900’lerden sonra daha da yoğunlaştı. Özellikle 1915’lerde Ermeni tehciri olaylarında Oset köylerinde eli silah tutan gözü pek delikanlılar, Osmanlı Devleti tarafından silahlandırılarak “Zabitsiniz artık” diyerek görevlendirildiler. Yozgat’ta Oset köylerinin çevresinde bulunan Ermeni köylerinin tamamı o dönem yok edildi. Zabit sıfatıyla göreve çıkan bu silahlı güçler Ermenilerden kalan mallara el koyarak Uzunyayla veya başka bölgelere götürdüler. Kendi köylerine getirenler de çoktu ama toplum korkusundan genellikle dışarı bölgelere götürerek sattılar. Burada bir gerçeği daha söylemek lazım; Ermeni mallarına bulaşanların hiçbiri onmadı, ardılları dahi battılar. Maalesef tüm bunlar toplum içinde pek konuşulmadı. Dedikodusu dahi yapılmadı.

1865 yılında Çarlık generali Musa Kunduk nezaretinde Osmanlı topraklarına gelen Osetlerden daha sonra Boyalık’a gelenler ilkin Erzurum ve çevresine yerleştirildiler. 1877-78 Osmanlı/Rus savaşında (93 Harbi) Rusların Erzurum bölgesini işgal etmeleri sonucu bölge insanlarıyla birlikte Osetler de Anadolu’nun içlerine gönderildiler. Göçmen bölgesi olan Yozgat ve çevre illerine gelen Osetler önce Çayıralan kazasına bağlı Menteşe, İğdeli gibi Alevi köylerine ve Başçatak adlı Ermeni köyüne yerleştirildiler. Birkaç sene bu köylerde yabancılarla ikamet eden Osetler, kültürlerinin yok olacağı korkusuyla ayrılıp Yozgat/Sarıkaya’ya bağlı Boyalık, Kayapınar ve Karabacak köylerini kurdular. Bu köylerin tahminen 1880’li yıllarda kurulmuş olması muhtemeldir. O dönem Karabacak Köyü’nün yerini ve arazisini Kanguıratælerden Aslan adında birinin satın aldığı, Boyalık Köyü’nün arazisi için de 900 altın ödendiği gibi bilgiler olsa da bunlar söylentiden ibarettir. 1880’li yıllarda kurulduğunu tahmin ettiğimiz Boyalık Köyü sonradan gelip yerleşenlerle 1960 yılına kadar 70 haneye kadar çıkmıştır.

Köyün ilk yıllarında celeplik işi (kasaplık, hayvan ticareti) yoğun bir şekilde yapılmışsa da bu 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla bitmiş, sonraki yıllarda da bir daha eskiden olduğu kadar çok kişi tarafından icra edilememiştir. Boyalık Köyü’nde Birinci Dünya Savaşı sonrası Ermeni işletmeciler tarafından beziryağı imalatı yapılmış, fakat gazyağının yaygınlaşmasıyla bitmiştir. Boyalık Köyü’nde Dağıstan’a özgü olan değerli metal işçiliği, Kubaçi zanaatı da 1970’lere kadar mükemmel bir şekilde yapılmıştır. Bu zanaatı icra eden Ælbegler’den Beşir Baran, Veysel Baran, Badlardan Ali Sungur, Hasan Tekin ve oğlu Hamit Tekin gibi tanınmış kuyumcu ustaları yetişmiştir. Zamanla altın takıların ön plana çıkmasıyla bu iş de bitmiştir.

Boyalık Köyü şehirleşme hareketleri sonucu önemli ölçüde göç verdi ve tüm Anadolu köyleri gibi hızla boşaldı. Günümüzde sadece 17 hanenin yaşadığı Boyalık Köyü’ne emekli olduktan sonra geri dönenler oluyorsa da köyün geleceği pek parlak değil. Boyalık Köyü kurulduğundan beri çevresindeki Türk köyleriyle barış içinde yaşarken öz kültürünü korumuştur. Yalnız köyün kuzeyinde bulunan Konurlu Köyü ile arazi problemi eskiden beri sürüp gelmiş ve hiç bitmemiştir. 1950’lere yaklaşılırken mübadele yoluyla Balkanlar’dan getirilen Türk kökenli insanlar değişik bölgelere dağıtılırken, 1949 yılında Romanya’dan getirilen 20 göçmen ailesi Boyalık Köyü’ne verilmiş ve zorla fazladan bir odası olan ailelerin yanında ikamet etmişlerdi. Bu göçmenler Boyalık’ta 3 yıl yaşadıktan sonra, o dönem kasaba statüsünde olan Sarıkaya’ya gönderilip yerleştirildiler.

Boyalık sosyal ilişkilerini Oset ve Adige köyleriyle sürdürmüş, kız alıp vermiştir. Bu ilişkiler özellikle Sivas Şarkışla’ya bağlı Kahvepınar, Alaman ve Yozgat Boğazlıyan’a bağlı Oset-Digor köyü Poyrazlı, Sarıkaya’ya bağlı Kayapınar ve Karabacak köyleriyle yoğun bir şekilde devam ettirildi. Kız alış verişi bu köylerle ve bazı Adige köyleriyle yapıldı. Boyalık Köyü’nden göç edenler başta İstanbul, Ankara İzmir, Kayseri gibi büyük şehirlere gitmiş ve buralarda her türlü işte çalışmışlardır. Şehirlere ilk giden nesil yerini şehirli ikinci nesle bırakmış durumda. Bu neslin %90’ı şehirlerde doğmuş ve büyümüştür. Köylerde doğup büyüyen ilk nesil şehirliler dillerini ve kültürlerini muhafaza etmiş olmalarına rağmen kültürlerini çocuklarına aktaramadılar. Haliyle ikinci şehirli neslin %80’i ata-dillerini konuşamadığı gibi Oset kültüründen de habersizdir. Bu vahim durum Oset kültürü açısından büyük problem teşkil etmektedir. TC devletinin birkaç yıl önce anadilde eğitimi serbest bırakması olumlu bir gelişme gibi görülse de eğitim için konulan şartlar anadilde eğitime mani olmaktadır. 4+4+4 şeklinde olan eğitimin sadece ikinci 4 yılında anadil imkânı verilirken, eğitim göreceklerin aynı sınıfta olması, sayılarının 10 veya 12 kişi olması gibi, köy okullarının kapanmış olduğu bir ortamda, yerine getirilmesi imkânsız koşullar dolayısıyla sekteye uğramaktadır. Türkiye’de sayıları az olan Osetlerin şehirlerde de dağınık yaşamaları, şartların yerine getirilmesini imkânsız kılmaktadır. Türkiye’de sayıları milyonları bulan Adigeler dahi şehirlerde bu şartları yerine getirememektedirler.

Tüm bu nedenlerden dolayı Osetlerin okulda anadilde eğitim alması mümkün değildir. Bu durum gösteriyor ki Boyalık’ta ve Türkiye’de bu gidişle Oset kültürü 20-25 yıl sonra yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Anavatana göç ise artık Türkiye’de kök salmış bu insanlar için hayaldir. Belki ileride Rusya, Avrupa gibi geniş ve zengin iş alanı imkânları sağlar ise halkımız o zaman iş bahanesiyle anayurduna gider ve yerleşir. Aslında insanımızın % 50’si anadiline gerekli hassasiyeti göstermemektedir. Osetlerin 1989 yılında İstanbul’da kurmuş oldukları Alan Kültür ve Yardım Vakfı’nın kültür konusunda ciddi çabaları olsa da yeterli olmamaktadır.

Boyalık Köyü’nün eski sakinleri, şehirleşmeye paralel olarak, son 50 senedir tarım alanlarını satmaya başlamıştır. Köyde kalıp tarımla uğraşanlar da arazi rekabeti veya değişik nedenlerle birbiriyle pek barışık değildir. Boyalık’ta dini konular dışında imece usulü yardımlaşmayı göremezsiniz. Güçlerini birleştirip bir araya gelemeyen insanlar kendi yağlarıyla kavrulmaya çalışıyorlar. Haliyle güçsüz kalıyorlar. Devlet bankalarına borçlanıp sıkıntıya düşüyorlar. Eskiden her evin sahip olduğu koyun, büyükbaş hayvan, kümes hayvanları gibi varlıkları da göremezsiniz. Çocukluğumdan hatırlıyorum, Vita yağı yeni çıkmıştı, tereyağı üretemeyenler utanarak alıp evlerine getiriyorlardı. Şimdilerde köyümüzde gıda maddelerinin hilafsız tamamı satın alınmaktadır. Son dönemde, birkaç yıldır İstanbul’da yaşayanların yardımlarıyla köyü ağaçlandırma, çeşme onarımı ve benzer faaliyetler başlatılmış olup devam ettirilmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz