‘Ata toprağım Abhazya için ringde olmak istiyorum’

0
1434

Bzagua Enver Aydoğan, Çorum’un Alaca ilçesinin Gökören Köyü doğumlu. Abaza. Türkiye’de çok başarılı bir boksörken şimdi aynı başarıyı anavatanda, Abhazya’da sürdürüyor.


-Biraz daha ayrıntılı tanıyalım mı sizi?

-Doğduğum ve vatandaşı olduğum ülke Türkiye’nin milli takımını birçok uluslararası arenada temsil ettim. 2019 yılında Abhazya’da düzenlenen uluslararası profesyonel boks gecesinde Rus rakibimle yaptığım müsabakada galibiyeti Abhazya’ya getirdim ve daha sonra Abhazya Profesyonel Boks Federasyonu Başkanı’ndan aldığım teklif üzerine Abhazya milli takımında yer almaya karar verdim. 2020 yılında hem bir dönüşçü hem de transfer oldum.

Türk milli takımında hem bilgi hem de tecrübe kazandım. Henüz 26 yaşındayım ve önümde çok uzun bir yol var. Artık ata topraklarım olan Abhazya ve Abhaz bayrağı için ringlerde olmak istiyorum. Tek temennim Abhazya’ya yakışır bir sporcu olabilmek ve dünyaya sporda, sanatta, ilimde ve bilimde de var olduğumuzu görsterebilmek.

 

-Muhammet Ali’nin maçları için sabaha karşı uyanıp siyah beyaz televizyonun karşısına geçerdik tüm aile… Herhalde boksun en popüler olduğu dönemdi. Şimdi boksörüm dediğinizde ne tür bir ilgiyle karşılaşıyorsunuz?

-Bu biraz insandan insana göre değişen bir algı. İnsanlar boksör olduğumu ilk duyduklarında genelde tedirgin oluyorlar. Biraz muhabbet ettikten ve beni daha yakından tanıdıktan sonra bu önyargıları çok çabuk kırılıyor ve güven duyguları artıyor. Bana kalırsa aslında dövüşçü insanlar sert görünüşlerinin altında çok duygusal ve kırılgan olurlar. Boks eski zamanlarda olduğu gibi en köklü spor dallarından biridir ve hâlâ da öyledir.

“Annemin bir maçımı bile izlediğini hatırlamıyorum”

-Maçları heyecanla izler ama çok sert sahnelerde korku filmlerindeki gibi ellerimi yüzüme kapatıp parmaklarımın arasından bakardım. Sonra çok daha sert sporlar başladı. Yakınlarınız alıştı mı maçların bu yönüne?

-Hiç kimse sevdiği birinin yumruk yemesini gülümseyerek izleyemez. Ne olursa olsun ringdeki kontrolün her zaman benim elimde olacağına inanıyorlar. Bugüne kadar annemin bir maçımı bile izlediğini hatırlamıyorum. Maç sonrası hemen onu arayıp iyi olduğumu bildiriyorum. Sanırım bu boks hayatım boyunca hep böyle olacak.

 

-Bir boksörün günü, rutini nasıl geçer?

-İsterseniz sizlere kısaca günlük yaşantımdan bahsedeyim. Sabahları 7’de uyanıyorum, kahvaltı yapıp antrenmana gidiyorum, döndüğümde yemek yiyorum ve 45 dakika dinlenip uyuyorum. 1 saatlik uykunun ardından evde biraz vakit geçiriyorum. Daha sonra akşam antrenmanı için hazırlanıp salona gidiyorum. Antrenman sonu eve geliyorum ve yemeğimi yiyorum. İyi bir performans elde edebilmek için çok çalışmanızın yanı sıra iyi dinlenmeniz ve iyi beslenmeniz gerekiyor. Ayrıca müsabaka için çok iyi konsantre olmalısınız…

 

-Uzakdoğu sporları yapanlar günlük yaşamda zorunlu kalmadıkça bu konudaki becerilerini pek uygulamazlar diye biliriz. Boksta da böyle midir?

-Tabii ki her dövüş sporunda olduğu gibi bu durum boksta da böyle. Bizler sporcuyuz, fiziki gücümüzü ve tekniğimizi sadece müsabakada kullanırız. Bunu başarabildiğimiz takdirde başarıyı da yakalayabiliriz.

 

-Türkiye’de nasıldı boks yapmak, Abhazya’da nasıl?

-Aslında iki ülkenin de bu konuda hem avantaj hem dezavantajları var. Türkiye çok daha büyük bir ülke. Finansal, ekipman ve antrenman partneri konusunda çok daha iyi. Abhazya bu konuda biraz daha geride ancak antrenman tekniği, doğa ve temiz oksijen, en önemlisi de insanların verdiği güzel enerji -ki bu sporcunun psikolojisinde çok önemlidir- başarı getirmenizde çok büyük bir yer alır.

Kısacası, Türkiye’de öğrendiklerimi Abhazya’da öğrendiklerimle birleştirerek güzel sonuçlar elde etmeyi planlıyorum.

“Anavatanımıza dönebilmek çocukluk hayalimdi”

-Abhazya’da diğer spor dalları ile ilgili bir gözleminiz oldu mu?

-Abhazya’da gözlemlediğim kadarıyla boks, güreş ve futbol çok ön planda ve gerçekten başarılı buluyorum. Umarım en kısa sürede diğer branşlarda da aynı başarıyı görebiliriz.

 

-Planlarınız neler, yaşam Abhazya’da mı devam edecek?

-Türkiye’de yaşayan birçok soydaşımızın hayali olduğu gibi anavatanımıza dönebilmek benim de çocukluk hayalimdi. Bu hayalimi Abhazya’ya transfer olarak gerçekleştirdim. Umarım bunu buraya gelmek isteyen bütün soydaşlarımız da başarabilir. Bundan sonraki yaşantıma Türkiye ile ilişkilerimi asla koparmadan Abhazya’da devam etmek istiyorum.

 

-Başarılar diliyoruz.

https://youtu.be/SUTg7vtMLvw

 

Önceki İçerikOset dili ile İron ve Digoron diyalektleri
Sonraki İçerikBakan atamaları
Gül Yılmaz
1965 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümü’ndeki lisans eğitimini 1986’da tamamladı. İÜ Çocuk Sağlığı Enstitüsü Oksoloji Bölümü’nde yüksek lisansını yaparken Milliyet gazetesinde düzeltmenliğe başladı. İÜ Sosyal Antropoloji Bölümü’nde 1990 – 1992 yıllarında üstlendiği okutmanlık görevinden sonra iki yıl Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda çalıştı. Cumhuriyet gazetesiyle döndüğü düzeltmenliği, emekliliğinin ardından Radikal, Karşı Gazete’de ve serbest düzeltmen olarak çeşitli yayınevlerinde sürdürdü. “Çocuk İsimleri Sözlüğü” adlı kitabı yayına hazırladı (Epsilon Yayınevi). Bazı yurtdışı gezilerine ilişkin izlenimlerini yazdı (Cumhuriyet, Jıneps, Hürriyet Seyahat). Dönem dönem Ruhi Su Dostlar Korosu koristi ve Kafkas halk dansları oyuncusu oldu. 2018-2019’da İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin “Türkiye’de Kültürel Çoğulluğun Bağımsız Araştırmacıları ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin Ağ Oluşturma ve Eğitimi”ne katıldı. Halen Hürriyet Gazetesi/Ekler’de yarı zamanlı düzeltmenlik yapıyor ve Aralık 2018’den bu yana Jıneps gazetesi yayın kurulu üyesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz