Zarafetiyle aramızdan geçti gitti Didem Şahin!

0
986

 Didem’i kaybettik.  

Çok ama çok erkendi. 

Haberi ilk duyduğumda “Yok yahu, bizim Didem değildir!” diye refleks verdim. Hasta olduğunu biliyordum ama konduramıyordum. Didem gibi hayat dolu bir insanla ölüm… Birbirlerine hiç yakışmıyor! 

Ne yazık ki, niyetle akıbet her zaman denk düşmüyor.  

O, artık başka bir âlemde.  

*** 

Didem Şahin’le tam 10 yıl evvel 2012 baharında tanıştık.  

2014’te Soçi’de yapılacak Kış Olimpiyatları’na dair bir belgesel çekmek istiyordu. Olimpiyatlara karşı kapsamlı bir itiraz kampanyası yürüten ve bir anti-maskot yarışması düzenleyen Kafkasya Forumu’yla temas kurmuştu. Bizim tanışıklığımız da o vesileyle oldu. 

Aslında kafasında daha büyük bir proje vardı. Verdiği bir söyleşide o projeyi şöyle anlatıyordu: 

“…Çerkes Soykırımı’na ilişkin her zaman bir belgesel çekme niyetim vardı. Aidiyetime ilişkin bir mesele olmakla birlikte, gün yüzüne çıkmamış çok hazin bir tarih olması açısından da 1864 sürgününün anlatılması gerektiğini düşünüyordum. Atalarım sürgünde bugünkü Çeçenya’dan, önce Trabzon’a, sonra Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Yukarıhöyük Köyü’ne geçmiş. Bu köy şu anda dahi hemen kimliğini belli eder, Çeçence konuşulur, ‘gınnış’ pişer, kadınlar ‘pşine’ çalar ve meydanlarda ‘düğün’ yapılır. Birkaç yıl önce sözlü tarih çalışması yapmak için ilk defa köyüme gitmiştim. Niyetim ailemin göç yolunu tersinden kat ederek Grozni’ye ulaşmaktı. Biraz günlük hayatın koşuşturmacasından biraz da bütçe bulamadığım için projeyi ağırdan aldım. Ama tüm bu çalışmalar No Sochi! için alt metnin oluşmasına vesile oldu.” 

*** 

“No Sochi” belgeselini çekmeden evvel başka güzel işlere imza atmıştı Didem. 

2006’da Lübnan-İsrail savaşında hayatını yitirenlere ithaf ettiği “Beyrut’a Gittiğimi Anneme Söylemeyin” adlı çalışması, Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından Yılın En İyi Türk Belgesel Filmi seçilmişti.  

2009’da çektiği “Lady Muhtar”, 2011’de çektiği “Benim Ali Sami Yen’im” belgeselleri büyük övgülerle karşılanmıştı.  

Ardından bizim çekimler başladı. Önce Türkiye’de çekimler yaptık. Ardından çok maceralı bir yolculukla Rusya’ya gittik. Yaklaşık bir hafta Soçi’de, Anapa’da, Tuapse’de, Lazarevski’de, Krasnaya Polyana’da, Krasnodar’da çekimler yaptık.  

Özellikle Soçi’de Çerkeslerin izini aradık ama hiçbir şey bulamadık. Pek güzel bir mekân olan Barış Müzesi’nde umutlandık ama oradan da elimiz boş döndük. Barış Ağacı adı verilen sembolik bir anıtın üstünde ömrümüzde duymadığımız ülkelerin isimlerini bulduk ama Çerkeslere dair zerre bir şey bulamadık. Sanki yer yarılmış da içine girmişlerdi (!). 

Vladimir Putin’in büyük bir PR projesi olan 2014 Sochi Olimpiyat tesislerini, mega projelerini görme ve çekme fırsatımız oldu. Harcanan paranın boyutuna çevreye verilen tahribatın ölçeğine tanık olduk. Çok öğretici, sarsıcı bir deneyimdi.  

(Belgeseli izlemek isterseniz internette “No Sochi” diye aratmanız yeterli.) 

Türkiye’ye döndükten sonra Didem belgeselin diğer çekimlerini yaptı ve yıl sonunda gösterime girdi. Çok sayıda Çerkes derneğinden, televizyonlardan, radyolardan, gazetelerden söyleşi teklifleri aldık. Didem, verdiği emeğin manevi karşılığını almış, işi teveccühle karşılanmıştı. 

*** 

‘No Sochi’nin ardından Didem daha birçok değerli işe imza attı. Afrika’da, Moğolistan’da belgeseller çekti. Suriyeli mültecilerin Gaziantep’te düzenledikleri futbol turnuvası kadrajına girdi. Almanya’ya giden ilk jenerasyondan olan anneannesi Nermin Hanım’ın hikâyesini anlattı. Yeni yeni ödüller aldı. Yeni projeler geliştirdi.  

Ne yazık ki yapmak istediği çok şey, 28 Ocak günü öksüz kaldı. Didem bütün zarafetiyle aramızdan geçti gitti.  

Mekânı cennet, ruhu şad olsun! 

  

Didem’in çalışmalarını görmek için:  

http://labohemeproduction.com/ 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz