Ye gagiy ye gafiy…

0
149

Solgun güz mevsiminin yeşerttiği Gunaşey gençlik rüzgârının cüretkârca estiği oldukça serin, hatta sonuna doğru ayaza çalan geceler…

Zifiri karanlıkta ilk sokağa çıkanın aramızdaki şifreli ıslığı kullanarak sığır toplanma yerlerine doğru ilerlemesiyle karşı mahalleden benzer parolalarla işaretleşirken sanki sonsuz bir okyanusta birbirine sinyaller yollayan yunuslar gibiydik…

Her seferinde ay ışığı gibi ışıldayan yüzlerimiz ortaya çıkmaz, kiminin yürürkenki nefesinden, kiminin karaltısından, kiminin de elindeki cıgarasının parıldayışından tanırdık birbirimizi…

İkişerli grup olarak gece oynadığımız oyunun adıydı “ye gagiy ye gafiy”. Gecenin ayazı çıkıp da bir harmanda toplanıp, yeni çiy düşmüş buğday sapı yığınında buluşup yıldızları saymaya çalıştığımız hoyrat yıllarımızdı o parıldayan geceler…

Bu ıslıklı buluşmalarımızdan köy sakinleri şikâyetçiydiler haliyle.

Bir duvar dibinde konsantre olmuş, karşıdan gelen ıslığa yanıt veriyordum ki! Köyümüzün pehlivanlarından rahmetli Fahri Emmi’nin iki metrelik duvarı bir baş aşan boyuyla, duvarın üzerine koyduğu çenesi ve kalın sesiyle “Wum fiy ulan” (Islık çalma ulan) demesiyle benim ıslık havada asılı kalmıştı…

Elmaların ve bostanların en olgun zamanıdır “güz”… Her bahçeye dalışımızda ayrı bir hınzırlık düşünür, grubu korkutacak projeler geliştirir, geceye heyecan katardık. Hey babam hey! Az bostan çiğnemedi bu gençlik… Sanki girdiğimiz Moğolistan’da bir yer sanırsın ama oraya yakın Gunaşey’de bir bahçeydi sadece…

Bir kez Orhangilin dillere destan yazlık elmasına dalmışken rahmetli Mesut Amca’nın aniden “Xet aar?” (Kim o?) sesiyle ağaç dalında irkilen ben “Deras emmi” (Biziz amca) demişim…

“Yaw deras deras fiuxas maarıser” (Yahu biziz biz deyip bitirdiniz elmayı)… Haksız değildi. Madem girdin, yakalanmayacaksın. Hadi yakalandın, kaçmayacaksın. Dolayısıyla son kurtuluş hapını yutacaksın “Deras Emmi”…

Dolunay gecelerinde bir başka tılsıma bürünürdü her şey.

Biz ayın sırf bizi aydınlattığını düşünür, o da belki onun için coştuğumuzu sanırdı zannımca…

Gecenin esrarı sönmezdi Gunaşey’de, ne aradıysak bulduk, ne bulduysak sevdik. Hiç yorulmadık ne çalışmaktan ne de aramaktan umudu…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz