Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Toprağına küskün tohum…

Zamantı kıyılarında harmanına veresiye umutların henüz ekildiği aylardan mart, olmadı nisan.

Huysuz iklimin kâh karlı, kâh yağmur altında ekilen, henüz yeni alınmış tohumun meraklı bir gurur ile buluşturulduğu, tohumların, toprak ile kucaklaşması görülmeye değer ilk aşamasıdır ekimin…

Bahardan sonra kabarmış bir ana kucağı gibi, ozon kokulu toprağın, tüm ovaya yayılan mistik atmosferinde buluşturulur tohum, toprak ana ile…

Babası sudur, esamisi henüz okunmaz!..

Bu mevsimde toprak öyle bir koku salar ki ovaya, teslim alır rençberini amansız.

Toprağına kavuşan tohumun, anasına kavuşan bir kuzunun annesini emerkenki küçük kuyruğunu titretmesi gibi, verdiği filizleri görebilmek mümkün olmasa da, birazcık sabırla topraktan fışkıran ilk sürgün ile başlar bütün hikâye…

Ansızın vuran güneşle yarılmaya başlayan toprağın, “Hasretinden prangalar eskiten” tohumla buluşma zamanı artık gelmiş demektir…

Sırası ile ilk sürgün, ilk yaprak, ilk açan hoyrat çiçeğine kadar binbir sabrı, bin endişeyle yoğuran rençberde vardır birazcık haklı gurur…

Zordur bozkırdaki gündüz yakıcı güneş ile gece dondurucu soğuk arasındaki çelişkiden sıyrılmak…

Yine de bir kutsal umut taşır gibi, Zamantı Irmağı’ndan çekilen su motoru kokulu damlalar…

Tazecik yaprakları gündüz yakmamalı güneş, gece ise kırağı…

Mayıs geçer, haziran derken ağustos da biter, eylülde dahi son bulamaz Zamantı’dan damlalar…

Eğer ekimde soğuk aldırmazsa toprak altındaki yumrulara, hasadına kurban, sökümüne hayran olur, “belki” de bahtiyar…

Bahardan beridir yediğin ayaz, verdiğin emek, güneş altındaki heyhat…

Sökümdeki uğunduğun da yetmez, seçimi de var bunun, dolmaz çilen…

Farz et ki torbaladığın çuvalları sırtladığın kırkıncı sefer de yıldırmaz seni, bir de baktın devletin durdurmuş ihracatı.

Kalmıştır sırtında donmadan önce birkaç ton gedrof (patates)…

Şansın varsa atadan kalan birkaç kâgir yapı, depolarsın kışlık fiyatına tamah…

Yoksa geçen senenin yarı fiyatına siftinir kalırsın bu harmanda…

Tabii ki enflasyon canavarına seni yem etmiştir devletin!..

Seneye ayırabildiysen tohumunu, işte budur tek servetin!..

Yazarın Diğer Yazıları

Kayabaşı ile Argıncık arasındaki bir sokakta başlıyordu hummalı bir telaş…

Etraf evlerden irili ufaklı kalabalıklar; kenarları briket duvarlarla örülü, estetikten fukara, gecekondudan hallice evler, imar planından yoksun, gelişigüzel serpiştirilmiş avlular içerisinde toplanmaya başlamıştı insanlar...

Toprak; en sadık yâr…

Dünyadaki tüm savaşların müsebbibi, uğrunda nice şarkılar, nice destanlar yazılmış dört ana elementin bence en başında gelmeli. Çıplak ayakla üzerinde gezinirken enerjini beşe katlayabilirsin, eğer...

Permakültür!!

Basit anlamda söylemek gerekirse; doğa ile sosyal yaşamın bütünleşirken, ekolojik döngüyü sağlıklı bir şekilde yönetip, sağlıklı doğaya, sağlam bireylere, mutlu çocuklara ve gülümseyen hayvanlara...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img