Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kocaeli’de yaşayan Çerkesler ve Cumhuriyet dönemindeki toplumsal yaşama katkıları (1. Bölüm)

Giriş

Kocaeli tarih boyunca göç yolları üzerinde bulunan ve demografik yapısı sürekli değişen bölgelerden biri olmuştur. Özellikle XIX. yüzyılın sonlarından beri meydana gelen göçler bugünkü Kocaeli’nin nüfus yapısını belirlemede etken olmuştur. Çerkes, Abaza, Laz, Gürcü, Manav, Boşnak ve pek çok farklı halk göçlerle bir araya gelmiş, beraberce yaşamışlardır. Her halkın kültürünün kendine özgü özellikleri vardır. Farklı kültürel özelliklere rağmen bu halklar farklılık gözetmeden aynı yerde, aynı duyguları, sevinçleri, üzüntüleri paylaşarak yaşamışlar ve yaşamaya devam etmektedirler. Bu durum Kocaeli’nin kültürel zenginliğine katkı sağlamış, zamanla ilişkiler gelişmiş kaynaşmalar meydana gelmiştir.

09.08.1964 tarihli müstahsil makbuzu (Vedat Eroğlu arşivinden)Bu yazıda sözünü edeceğimiz Çerkesler de bilinebilen tarihten bu yana Kuzey Kafkasya’da yaşamaktadırlar. Arkeolojik bulgulara göre yaklaşık olarak MÖ 6000 yılından itibaren de Kafkasya’da izlerine rastlanmaktadır. MÖ 1000 yıllarından itibaren de Çerkeslerin ataları olarak bilinen Meotlar, Sindler, Zihler ile diğer Kuzey Kafkasya halklarının isimleri öne çıkmaktadır. Zihlerin etkili olduğu MS 6. ve 8. yüzyıllarda Çerkes boylarının birlik oluşturma denemeleri başlamış, dış güçlerin Kafkasya’ya saldırılarının artmasıyla özgür olarak yaşayan Çerkes boyları 14. yüzyıl sonları ile 15. yüzyıl başlarından itibaren Çerkes adıyla anılmaya başlanmışlardır (Altın, 2018).

Rusya’nın 1763 yılında Doğu Çerkesya’ya doğru başlattığı ve daha sonra tüm Kafkasya’yı içine alan işgal hareketi, yaklaşık 100 yıl devam etmiş ve 1864’te Çerkesya’nın tamamının Rusya tarafından işgal edil¬mesiyle sonuçlanmıştır.

Rus-Kafkas Savaşları sırasında 1850’li yıllardan itibaren Çerkesya’dan Anadolu’ya doğru küçük gruplar halinde başlayan göçler, Rus ordusunun gerçekleştirdiği katliamların ardından 1860’lardan itiba¬ren toplu bir sürgüne dönüşmüştür. Bunun sonucunda bir milyona yakın Çerkes Osmanlı topraklarına sürülmüştür.

Önce İstanbul’a gelip, sonra Anadolu’ya geçen Çerkeslerin iskânında Kocaeli vilayeti, coğrafi özelliği ve stratejik konumu nedeniyle transit geçiş yolu olarak kullanılmıştır (Kalaycı ve Çatal, 2016 :457).

Çerkeslerin anadili olan Çerkesçe (Adigece) İber-Kafkas dil grubuna girmektedir. Günümüz Çerkesçesi yetmiş yedi sesten oluşmakta, altmış altı harften oluşan (elli altı ünsüz, on ünlü) alfabe ile yazılmaktadır. Adigece ve Kabardeyce olarak iki ana lehçeye ayrılan ve Kiril alfabesi kullanan iki yazı diline sahip Çerkesçe, Kafkasya’daki cumhuriyetlerde resmi dil konumundadır. Eğitim, medya, yayın ve resmi kurumlarda kullanılmaktadır.

Günümüz itibariyle Türkiye’de 4-5 milyon, Kafkasya’daki Çerkes cumhuriyetlerinde ise yaklaşık 1 milyon Çerkesin yaşadığı tahmin edilmektedir. Bunların dışında, geçmişte Osmanlı toprakları içinde yer alan Suriye, Ürdün, İsrail başta olmak üzere çeşitli Ortadoğu ülkelerinde de 200.000 civarında Çerkes nüfusu vardır.

Türkiye’nin tarih, dil, kültür ve medeniyet havzasının parçalarından biri olan Çerkesler modern Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak Türkiye ile ata yurtları Kafkasya arasında beşeri bir köprü olarak varlıklarını sürdürmektedirler.

Kocaeli’de Çerkes Nüfusu

Osmanlı İmparatorluğu topraklarına gelen Çerkesler açısından Kocaeli sadece transit geçiş yolu olarak kullanılmamış, Muhacirin İskân Komisyonları tarafından il merkezinde ve çevresinde yeni yeni yerleşim yerleri açılarak (1864-1880) pek çok Çerkes-Abaza köylerinin de kuruluşu gerçekleştirilmiştir.

Cumhuriyet döneminde kent merkezine yerleşimler olsa da ilk dönemlerde demografik yapıda köy nüfusları daha etkili olmuştur. Zamanla köyden kente göçlerle yoğunlaşan nüfuslarıyla Çerkesler, kentte daha görünür olmaya başlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra yapılan genel nüfus sayımı (1935) verilerine göre, Kocaeli ilinin toplam nüfusu 335.292’dir. 1935 yılı genel nüfus sayımı yapılırken, kent içinde yaşayan Çerkeslerin etnik kimliği sorulmadığından, kentte yaşayanlar sayısal olarak bilinmemektedir. Ancak yayımlanmamış ve o dönemde yapılmış bir çalışmaya göre Çerkeslerin yaklaşık nüfusu 5.000 civarındadır (Büyüka, 1935). Nüfus artışının yanı sıra son 60-70 yıl içerisinde diğer illerden gelen Çerkeslerin de yerleşmesi sonucu Kocaeli’deki Çerkes nüfusu oldukça artmış durumdadır.

Ekonomik Yaşam

Cumhuriyet ilan edilmeden önce, Çerkes köylerindeki ekonomik yaşam, Çerkeslere verilen toprakların küçük çapta işletilmesi ile tarıma dayanmaktaydı. Köy halkı dere kenarlarına yakın tarlalarında temel gıda maddesi niteliğinde buğday, mısır, arpa, ayçiçeği, kavun, karpuz, çeşitli meyve ve sebzeler yetiştirir, et-süt ihtiyaçlarını karşılamak için ahırlarında inek, koyun, keçi gibi hayvanlar beslerlerdi.

Cumhuriyetle birlikte değişmeye başlayan ekonomik yaşam biçimine uygun olarak Çerkes köylerinde yaşayan insanların da ticaret yapmak için yaşam alanlarından uzak arazilerinde, büyükbaş-küçükbaş hayvan ağılları kurduklarını görmekteyiz. Sözgelimi Gündeniz Hazar (K.K.:1) “Dedesi İshak Efendi’nin cumhuriyet kurulduktan sonra (1930 yılında) Uzuntarla köyünde kurmuş olduğu ağılında bin tane koyun baktığını” belirtmiştir.

1960 yıllarına gelindiğinde Çerkes köylerinde çiftçiliğin yanı sıra meslek olarak hayvan cambazları ve kasaplar ortaya çıkmıştır. Köylüler hayvanlardan elde ettikleri sütleri güğümlere doldurularak öküz arabaları ile götürüp, İzmit kent merkezindeki sütçülere ve pastanelere satmaya, köy ve şehir ekonomisine katkıda bulunmaya başlamışlardır. İzmit Duraklar firması tarafından 1964 yılında Uzuntarla’dan temin edilen iki ton koyun sütüne ait müstahsil makbuzu bunun güzel bir örneğidir (Ek: 1).

Sonraki yıllarda devlet desteğiyle imece sistemine uygun olarak başlatılan Tarım Kredi Kooperatifleri’yle köylerde geliştirilen hayvancılık faaliyetleri (1960-1970) daha da sistematik hale gelmiştir.

Çerkesya’dan gelip, Maşukiye Köyü’nü kuran Çerkes aileler alana yerleştikleri ilk dönemlerde, tarımın yanı sıra anavatanlarından beri bildikleri meyve yetiştiriciliği denemelerine de başlamışlardır. Yeni yerleştikleri topraklarında elma, armut, erik, kiraz, şeftali, ceviz gibi meyve türlerini deneme yanılma yoluyla geliştirmeye çalışmışlardır. Bu köylüler tarafından geliştirilen meyvecilik sonucu, 1950’li yıllara gelindiğinde verimli meyve bahçeleri ortaya çıkmış ve çevredeki köylere de yayılmıştır.

Maşukiye Köyü’nden Cıdal Hazar’ın (K.K.:2) söylediğine göre “Yaşlılar köyün kuruluşundan beri evlerinin bahçelerine meyve fidanları dikerlermiş. Köyün havası ve toprağıyla uyumlu fidanları deneme yanılma metoduyla tespit ettikten sonra düzenli bahçecilik sistemine geçmişler. Daha sonra Maşukiye’den götürdükleri fidanları Uzuntarla topraklarında da tecrübe ederek meyve yetiştiriciliği ve budamacılık konusunda halka yardımcı olmuşlar. Böylelikle Uzuntarla ve çevresinde de meyvecilik başlamış”. Zaman içinde tonlarla üretilen meyveler İzmit, İstanbul illerinde “Maşukiye–Uzuntarla köy armudu” veya “Çerkes armudu” adı altında piyasaya sunulmuştur. Çok miktarda ve aynı anda yetişen yaş meyvelerin saklama koşullarında meydana gelen sorunlar, köylülerin kooperatifleşme ile kurduğu Maşukiye Kooperatifi’nin soğuk hava depolarında muhafaza edilerek mahallinde çözüm yoluna gidilmiştir. Çerkesler doğal mirasın avantajlarını kullanarak, bir dönem Kocaeli ilinde meyvecilikle maksimum kaynaklar yaratıp, iyi işleyen bir ekolojik-ekonomik sistem kurmuşlardır.

Hilal Atan’ın (K.K.:3) belirttiğine göre: “Maşukiye’de (1981-1982-1983) halkın girişim ve katkılarıyla, ‘Altın Armut’ adı altında üç gün süren festivaller düzenlenmiştir. Henüz belediye olmadan yapılan bu festivallerde ünlü sanatçıların katılımıyla armut güzelleri seçilmiş, spor müsabakaları, Çerkes halk dansları gösterileri sergilenmiştir. Devletin hiçbir katkısı olmadan köylülerin girişimi ile hazırlanan festivallerde, meyvelerin yanı sıra, katılımcılara evlerde yapılan Çerkes yemek ve börekleri ikram edilmiştir”. Kalabalık kitlelere hitap eden bu festivallerle hem yetiştirilen meyvelerin hem de Çerkes kültürünün tanıtımı yapılmıştır.

Böylelikle meyveciliğin ekonomiye verdiği katkılar, sosyoekonomik yönüyle de köyleri canlandırmış, kazançlardan elde edilen gelirlerle aileler yeni ve farklı iş sahalarına yönelmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra kentlerde elde edilen gelirlerin daha fazla olması, istihdam sağlayan kurumların şehirlerde yapılanması gibi nedenlerle bazı Çerkes ailelerin kent merkezine yerleşerek, kentteki ekonomik faaliyetlerin ilk müteşebbisleri oldukları görülmektedir.

İzmit denilince ilk akla gelen aynı zamanda kent merkezinin en popüler caddesi olan Fethiye Caddesi’nin ismi, Çerkeslerin kurduğu Fethiye Köyü’nden gelmektedir. İzmit Büyükşehir Belediyesi’nin şehir kültürüne katkı için 2018 yılı eylül ayında hazırlamış olduğu “Tarihi ve Tabiatı ile Fethiye Mahallesi (Köyü)” adlı tanıtım broşüründe şöyle bir yazıya rastlamaktayız. Milli Mücadele döneminde “Fethiye Köyü’nden Çerkes Mustafa Çavuş karargah komutanıymış. Bölgenin kurtarılmasında çok emeği geçmiş. Kahramanlıklar göstermiş. Günümüzdeki Fethiye Caddesi’ne Çerkes Mustafa Çavuş’un adı verilmek istenilince, Mustafa Çavuş caddeye Fethiye Köyü’nün adının verilmesini talep etmiş. Böylelikle caddenin adı Fethiye Caddesi olmuş”. Cumhuriyet döneminde şekillenen ticari işletmeler ilk olarak bu cadde ve çevresinde kurulmuştur. Günümüzde kent merkezinin yoğun ekonomik hareketliliği yine bu cadde üzerinde devam etmektedir.

Çerkesler tarafından kurulan Ketenciler Köyü’nden Zekeriya Görgün 1940 yılında, günümüzdeki İzmit Vakıflar Bankası’nın bulunduğu yere mülkiyeti kendisine ait olan “Cihan Palas” otelini kurmuştu. Bu otel 1940-1941 yıllarında İzmit Ticaret Odası’na kayıtlı 11 otelden biriydi (Ulugün, 2013: 57). Nursel Yılmaz Kurt’un söylediğine göre (K.K.:4). “Babası askerden geldikten sonra 1948’de bu otelde çalışmış. Demokrat Parti’nin ilk dönemlerinde İzmit’e gelen bakan ve milletvekilleri devamlı bu otelde konaklarmış”.

Fethiye Caddesi’ndeki “Hoşkanlar Manifatura” yine Ketenciler Köyü’nden olup 1938 yılında kente yerleşen Necmettin Hoşkan tarafından kurulmuştur. 1938-1999 yıllarında faaliyetini sürdüren mağaza, İzmit’teki terzilerin, olgunlaşma enstitüsü öğrencilerinin, köylünün ve kentlinin yıllarca kumaş ihtiyacını karşılamıştır (Ulugün, 2013:146).

İzmit merkeze bağlı Fethiye Köyü’nden Ömer Özdemir tarafından “Hacı Ömerler” ismi ile İstiklal Caddesi’nde hizmete açılan mağaza istikrarlı şekilde faaliyetini (1928-2005) sürdürmüştür (Ulugün, 2013:58). Takım elbiseler, gelinlik, nişanlık, sünnet kıyafeti gibi satışlarla her ihtiyaca cevap veren bu işyeri, İzmit’te katlı mağazacılık sisteminin ilk güzel örneğini de sergilemiştir.

Cahit Çağlın’ın (K.K.:5) anlatımına göre: “İzmit eski Belediye Başkanı Leyla Atakan’ın ağabeyi Nihat Atakan, Maşukiye Köyü’nün girişinde (Günümüzde BİM marketinin bulunduğu yerin yakınına) küçük bir benzin istasyonu (1955 yılı), bitişiğine de babam Galip Çağlın ile amcam Ragıp Çağlın lokanta açmışlar. Henüz D-100 karayolu olmadığından, Maşukiye Köyü’nün içinden geçen eski İstanbul-Ankara yolu çok işlekmiş. İstanbul’dan gelip Ankara istikametine veya Sapanca’ya giden araçlar benzin alır, burada dinlenirlermiş. Çevre ve köyler bazında Çerkes müteşebbislerin kurduğu ilk işletme buymuş. D-100 karayolunun açılmasıyla faaliyetler genişletilerek günümüze dek sürdürülmüş”.

İstanbul-Ankara D-100 kara yolunun İzmit’ten Sakarya’ya bağlanmasıyla (1962 yılı) meydana gelen hareketliliğin ekonomiye etkisi, aynı müteşebbis gurubun yol kenarlarında elektriğe kavuşan yerlere (Uzunçiftlik, Uzuntarla) dinlenme tesisleri kurmalarıyla (Shell istasyonu) gelişmeye başlamıştır.

Maşukiyeli Galip Çağlın’ın Uzunçiftlik’te “Konak”, Yanık Köyü’nden Burhan Kıran’ın Uzuntarla’da “Kıran” adları altında açtıkları benzin istasyonları, Türkiye’nin her yerinden gelip geçen araçların uğrak yeri olmuştur. Beraberinde lokanta, üst katlarında otelcilik hizmetlerinin verilmesi, işletmeleri daha da tercih edilir kılmıştır. Kısa bir süre sonra Sakarya-İzmit arası başlatılan taşımacılık şirketi “Atan Kardeşler” aynı müteşebbis gurup ve yakınları tarafından işletilmiştir.

İzmit’in ünlü “Varan” otobüs firması 1954 yılında Gazanfer Bilge tarafından kurulmuş, yönetimi sonradan yine bir Kafkasyalı olan Necmettin Kırbaş’a (Necmi Pehlivan) devredilmiştir. Çevrede filizlenip gelişen benzin istasyonu ve taşımacılık zamanla gelişmiş, İzmit halkının yakından tanıdığı anne tarafından Çerkes Mehmet Sadık Efe’nin de yurtiçi ve yurtdışı ticari faaliyetleri de sektöre ayrı bir boyut kazandırmıştır. Çerkes köylerini kuranların nesilleri olan bu işletmeciler, kaliteli hizmetlerini günümüze kadar sürdürmüşlerdir.

Çerkeslerin yoğun olarak yaşadıkları şehirlerin başında gelen İzmit’tin çevre köyleri, gastronomi yönünden de önemli bir yere sahiptir. Çerkes Köylerinde halen unutulmaz lezzetler yapılmaya devam edilmektedir. Özellikle evlerde yapılan Çerkes peyniri bazı ailelerin geçim kaynağı olmaktadır. Kocaeli’nin turizme açık yörelerinde ve köylerinde (Kartepe) açılan özel işletmelerde Çerkes tavuğu ve Çerkeslerin haluj adını verdikleri özel hamur işlerinin çeşitlerini yapan tesisler mevcuttur. Lezzetleri tatmak isteyenlerin uğradığı bu mekanlar her önüyle Çerkes toplumunun yemek kültürünü yansıtmaktadır.

Eğitime Verilen Önem

Osmanlı döneminde iken de eğitime önem veren Çerkesler, kentlerde yaşayan dost ve akrabalarının yanlarına çocuklarını göndererek eğitim aldırıyorlardı. Osmanlı döneminde başladıkları eğitimlerini Cumhuriyet döneminde tamamlayıp, devlet hizmetinde öne çıkmış Kocaelili örnek şahsiyetler vardır. Bunlardan biri de İstiklal Savaşı kahramanlarından, 1950 yılında orgeneral rütbesiyle 3. Ordu Komutanlığı yapan (1889-1979) İzmit/Maşukiye Köyü’nden Hasan Fehmi Atakan Paşa’dır. Aynı zamanda Türkiye’nin yetiştirdiği ilk kadın belediye başkanı Leyla Atakan’ın babasıdır.

Uzuntarla Köyü’nde doğmuş olan Nurettin Hazar (1915) aldığı hukuk eğitiminden sonra Bitlis ve Urfa valilikleri yapmıştır. Yine Cumhuriyet kurulmadan önce doğan (1906) ve Cumhuriyet döneminde çok özel görevler üslenen Uzuntarla Köyü’nden Dr. Mediha Eldem gibi şahıslar bunlara örnek olarak gösterilebilir.

1950’li yıllardan sonra çocuklarına eğitim aldırmak isteyen köylülerin sayılarında meydana gelen artış, köyden kente göçlerin başlamasına neden olmuştur. Bu konuda Sezer Cengiz Hazar (K.K.:6) şöyle bilgi vermektedir: “Aralarında kayınpederimin de bulunduğu bir gurup aile köy ilkokullarını bitiren çocuklarına eğitim aldırmak için şehir merkezinde ev kiralarlarmış. Yiyecek-içecek ihtiyaçları köyden karşılayıp, çocuklarının eğitimlerini bu şekilde sağlarlarmış. Eşinin kardeşi Vedat Hazar bu şekilde eğitim almış, sonra da İzmit Adliyesi’nde baro başkanlığı yapmış”. Bu örnekleri bir dönem İstanbul valiliği de yapan (1996-1997) Uzuntarla Köyü’nden Rıdvan Yenişen ve birçok bürokratlardan örnekler vererek çoğaltabiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş amacını tam anlamıyla kavrayıp hizmetleriyle yıldız gibi parlayan iki kadın vardır ki, bunların biyografilerine özel olarak değinilmelidir. Türkiye Yardım Sevenler Derneği Başkanlığı yapan Dr. Mediha Eldem ve İzmit’in kadın belediye başkanlarından Leyla Atakan’dır.

Dr. Mediha Eldem

Mediha Eldem

Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği kadınlardan olan Dr. Mediha Eldem, 1864 büyük Çerkes sürgününde Çerkesya’dan Osmanlı Devleti’ne gelen ve Kocaeli/Uzuntarla Köyü’ne yerleştirilen ailelerden Raşit Bey’in kızıdır. Babasının Yıldız Sarayı’nda kâtip olması nedeniyle 1906 yılında İstanbul’da doğan Mediha Eldem, İstanbul Kız Lisesi, daha sonra da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirmiştir. Türkiye’nin ilk hükümet tabiplerindendir. 1933 yılında tamamladığı jinekoloji ihtisasından sonra Numune Hastanesi’nde servis şefliği yapmış, 1939 yılında devlet görevinden ayrılarak serbest hekimlik görevine devam etmiştir (Çetinbaş, 2023: 255). 1942 yılında Ankara Yardım Sevenler Derneği’nde çalışmalarına başlayan Dr. Mediha Eldem 1946 yılında ikinci başkan, 1948 yılında genel başkan olarak, hayattan ayrıldığı 1975 yılına dek çalışmalarını sürdürmüştür. Her yaştan, her ırktan, her dinden ve ulustan olan insanları sevebilmiş, davranışlarıyla da ifade edebilmiş bir kişidir. Almış olduğu madalya ve plaketler yaşam öyküsünün en değerli simgeleridir. 1963 yılı Genel Merkez Kurulu’nda alınan karar gereği büyük bir özenle hazırlanan altın madalyayı, 9.5.1964 tarihindeki Genel Merkez Kurulu’nda Başbakan İsmet İnönü, “Çok şerefli bir vazife yapacağım. Bu güzel müessesenin Ankara’nın hayatında hususi bir minnet yeri vardır. Yardım Sevenler Kurumu’nun fedakâr, sabırlı ve hemen bütün ömrü boyunca hizmet etmiş değerli üyesi Genel Başkan Mediha Eldem’e olan minnetlerimizin ifadesi içinde bulunuyoruz. Bu vazifeyi bana verdiniz. Bunu ifade etmekle bahtiyarım. Yardım sevenlerin muhterem genel başkanının daha uzun zaman bu müessesede vatandaşlarımıza faydalı olmasını, hizmet etmesini yürekten dilerim” diyerek madalyayı Dr. Mediha Eldem’in yakasına takmıştır. Aynı törende Milli Eğitim Bakanı Sayın Dr. İbrahim Öktem ise yaptığı konuşmada: “Yıllar yılı hizmet duygusu ile nefes alan göğsü üzerine bir başka şeref madalyası daha talik etmiştir. Mediha Eldem’in hayat sebebi, hayat kaygısı hizmettir. Bundan daha imrenilecek hayat örneği olamaz” diyerek duygularını dile getirmiştir. Bu görkemli törende çok duygulanan Dr. Eldem kendisini çok basit sözcüklerle şöyle ifade etmiştir. “Ben yalnız başıma bir şey değilim. Yardım sevenlerle işleri beraber yürüttüğümüz bütün arkadaşlarımın bu madalyada hisseleri vardır” (70. Yıl. 1999, s.7-8).

Uzuntarla Köyü’nden Nedim Eldem (K.K.:7), Mediha Eldem ile ilgili açıklamada bulunmuştur: “Mediha halam, laik Cumhuriyet’e gönülden bağlı, çağdaşlığa inanmış, birçok kuruluşlarda gönüllü olarak çalışmış, öğrencilere kendi imkanları çerçevesinde burslar vermiş bir kişidir. Köyünün yol ve suya kavuşmasında, Ankara’daki bürokratik işlemlerin aşılmasında, muhtar-ihtiyar heyetine yardımcı olmuştur. Ankara’da yaşardı ama aktiviteleriyle İzmit/Uzuntarla Köyü’nün içinde gibiydi”. Mediha Eldem’in gönlünü verip yaşamını adadığı, Ankara’daki Yardım Sevenler Derneği binasının bulunduğu sokağa ismi verilerek kendisi ebedileştirilmiştir.

Leyla Atakan

1864 büyük Çerkes sürgünü sonrasında ataları Anadolu’ya, Kocaeli/Maşukiye Köyü’ne yerleştirilen Leyla Atakan, cumhurbaşkanı kontenjanından T.C. senatörü olarak da görev yapmış General Hasan Fehmi Atakan Paşa’nın kızıdır. (Berzeg, 2022: 158). 1925 yılında Maşukiye Köyü’nde doğan Leyla Atakan, babasının görev yeri nedeniyle liseyi Trabzon’da bitirmiştir. Kurtuluş Savaşımızın tüm cephelerinde savaşmış komutan olan babası Hasan Atakan’dan dinlediği Atatürk’ün gençliğe hitabesiyle yolunu çizmiş, ufkunu açmış, hedeflerini belirlemiştir. Genç yaşında enerjisini halkın hizmetine yöneltmiştir.

Leyla Atakan’ın hizmetleri hakkında bilgi ve belgelere sahip olan Hilal Atan (K.K.:3): “Henüz bir makam ve mevki sahibi değilken, Maşukiye Köyü’nde yaptığı hizmetler (Elektrik getirme, derelerin ıslahı, Kartepe yolu açılışı, kavakçılık çalışmaları, konserve yapımı, biçki-dikiş ve halı kursları, okul yapımı, okuma-yazma kursları gibi hizmetler) onun İzmit Belediye Başkanlığı için referans olmuştur. Maşukiye Güzelleştirme ve İlkokul Yaptırma Derneği Kurucu Başkanlığı da yapan Leyla Atakan’ın yaşamında Kocaeli Verem Savaş Derneği Başkanlığı’nın özel bir yeri vardır. 1955 yılında Maşukiye Köyü CHP Ocak Başkanı olarak aktif politika yaşamına giren Leyla Atakan, 1963 yılında il genel meclis üyeliğine seçilmiş, aynı yıl CHP Kocaeli İl Başkanı olmuştur. 2 Haziran 1968’deki yerel seçimlerde İzmit Belediye Başkanı seçilmesi Türkiye ölçeğinde Atatürk devrimleri ve kadın haklarının somutlaşan bir örneği olarak algılanmıştır. Üç yıl süren belediye başkanlığı görevinde üretken ve halkçı belediyecilik anlayışının filizlenmesini sağlamış, kısa süren başkanlığı döneminde bu günkü Kocaeli Fuarı’nın kuruluşunu sağlayarak, İzmit’in sosyal ve kültürel yaşamında kalıcı izler bırakmıştır”. Maşukiye Köyü’nden Cıdal Hazar’ın (K.K.:2) belirttiğine göre: “Leyla Atakan, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ü görmüş, gençliğe hitabesini çok iyi algılamış, Cumhuriyet ilkelerini çocuk yaşında benimsemiştir. Ayrıca, Leyla Atakan’ın yetişmesinde babası Orgeneral Hasan Atakan Paşa da etkili olmuştur. Projeler üreten, başarıyı paylaşan, ölçülü, kibirsiz bir kişilikti. Köylüsü-kentlisi herkes onun arkasında durur, hizmetlerini desteklerlerdi”. Yine Uzuntarla Köyü’nden Fatma Kural (K.K.:8) ise: “1966 yılıydı. Uzuntarla’da biçki-dikiş kursu açılmıştı. Yaptığımız el sanatı ürünleri köyün okulunda sergileniyordu. Muhtar, Kocaeli Valisi ile Halk Eğitim Müdürünü karşılayıp protokol bölümüne aldı. Bir süre sonra Leyla Atakan araçla okulun bahçesine geldi. Köyün muhtarına ‘Ömer amca ben davet edilmedim ama Uzuntarla’nın yolunu bildiğim için geldim’ diye protokol bölümüne oturdu. Muhtar telaşla ‘Eyvah cezalıyız, kendimizi affettirmemiz lazım’ diyerek özel misafirlere ikram edilen bir börek çeşidi olan ‘haluj’ ve yanında ayran getirmemizi istedi. Biz de ikram ettik. Bu defa Leyla Atakan, ‘Ben zaten hemşerilerimin halujunu yemeğe geldim’ diye espri yaptı. Meğer bizim köyün muhtarı Leyla Atakan’ı sergiye davet etmeyi unutmuş” diye açıklamada bulunmuştur.

Mehdi Nüzhet Çetinbaş da (K.K.:9): “Leyla Atakan’ın belediye başkanlığı döneminde liseye gidiyordum. Sabah okula gitmek için otobüsten indim. Leyla Atakan erken saatte fuar alanının yapımı için doldurulmakta olan hafriyatın içine girmiş, kamyon şoförüne yapılması gerekenleri sıralıyordu. Bayan belediye başkanını o halde görünce çok hayret etmiştim” diye belirtmiştir.

Çiftçi Nurettin Toker’e ait 11.02.1971 tarihli günlük (Hayrettin Toker arşivinden)

Uzuntarlalı Nurettin Toker adlı bir çiftçinin, 11.2.1971 tarihli günlüğünde el yazısı ile bir not görüyoruz (Ek: 2): “Gölcük-İzmit yolunda trafik kazası oldu, dört cenaze var. Karlı ve fırtınalı hava, Belediye Başkanı Leyla Atakan, İsmail Kolaylı, Abdurrahman Yüksel, gazeteci Feridun Özbay öldüler”. Aynı haber Türkiye basınında da yer aldı. 10.2.1971 tarihinde elim trafik kazasında hayatını kaybeden Leyla Atakan’ın hayatı da film yapıldı. Ayrıca, doğduğu Maşukiye Köyü meydanına heykeli dikildi.

Dr. Mediha Eldem ve Leyla Atakan’ın yanı sıra Hüseyin Avni Şirin’den de söz etmek gerekir. Leyla Atakan’ın İzmit Belediye Başkanı seçildiği dönemde (1968), Körfez ilçesindeki (eski adıyla Yarımca) yerel seçimi kazanan Hüseyin Avni Şirin’in de belediye başkanlığının ilk dönemidir. İlçedeki vakıf eserleriyle öne çıkan Çerkes Mehmet Efendi’nin torunu olan Hüseyin Avni Şirin’in düzenlediği ilk antik tiyatro, Güney Afrika’ya ilişkin gösteriler, film galaları, sinema, sanat etkinlikleri, yelken yarışları ve uluslararası festivaller gibi faaliyetler, dönemin Türkiye’sinin gündemine oturmuştur.

İlçenin alt yapısı sorununu çözerek halkın sevgi ve saygısını kazanan, cesur aynı zamanda adil kişiliğiyle efsane başkan lakabını alan Hüseyin Avni Şirin, Leyla Atakan gibi anılmaktadır. Körfez ilçesindeki caddelere ismi verilen başkanın büstü Körfez ilçesine dikilmiştir. (Devam edecek)

1 Kaynak Kişi (Kaynakçada yer alan Kaynak Kişiler listesine bakınız)

*Araştırmacı-Yazar


Kaynakça

-Akça, S. (2023). Geleneksel Kültürün Yapılanmış Çevreye Etkisi. Yazıt Kültür Bilimleri Dergisi ,3(1): 25

-Altın, F. (2016). Adige Filolojisi Sempozyumu-Güncel Konular; Düzce Üniversitesi Uluslararası Adige Filolojisi Sempozyumu-Güncel Konular; Dil, Tarih, Edebiyat ve Sosyo- Kültür, Düzce: Apra Yayıncılık, İstanbul. 31-32

-Altın, F. (2018). Ege Üniversitesi – Kafkasya Kökenlilerin Hafıza Mekânları Çalıştayı: “Tehlikede Olan Adığe Dili İçin Neden Kiril Alfabesi?”-Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Yayını, S. 115-133, (E.U. Institute of Turkish World Studies İzmir) Web Adresi: http://hafizamekani.com

-Berzeg, S. E. (2022). Çerkes-Vubıhlar Üzerine Notlar. Ankara, Kuban Matbaacılık Yayıncılık

-Beygua, Ömer (1935). Yayımlanmamış El Yazısı Notları.

-Çelebi. M. (2019). Adige Filolojisi II Sempozyumu-Adige Dünyasının Bugünü; Düzce

Üniversitesi ve Adige Devlet Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen II. Uluslararası Adige Filolojisi Sempozyumu 18-20.10.2019 (s.284-285). Ankara: Pelin Ofset Matbaa.

-Çetinbaş, M. (2023). Türkiye’de Bir Çerkes Köyü Uzuntarla: İstanbul Alioğlu Matbaacılık Basım Yayım ve Kağıt San.Ltd Şti.

-Erdal, G. (2019). Kocaeli Ketenciler Köyü Çerkeslerinde Müzik. Çevrimiçi Müzik Bilimleri Dergisi,4 (2), 212-231.

-Irmak, Y. (2016). Doğumdan Ölüme Bingöl Geçiş Dönemleri İnanç ve Uygulamaları, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6 (11), 114.

-Kalaycı, İ.ve Çatal, A. C. (2016). XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Kocaeli’ye Yapılan Çerkes Göçleri. Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu (s. 457-463) Kocaeli, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

-Topçu (Papşu). M. (2010). Çerkeslerde Atçılık ve At Kültürü. Nart Dergisi, sayı 72

-Ulugün. Y. (2013). İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi. (57-58-146), İzmit

-70 Yılın Öyküsü: TürkiyeYardım Sevenler Derneği 1928-1998: Ankara: Mars Ticaret Sanayi A.Ş.

Yazarın Diğer Yazıları

Kocaeli’de yaşayan Çerkesler ve Cumhuriyet dönemindeki toplumsal yaşama katkıları (2. Bölüm)

Yaşam Felsefesi ve Yerleşim Biçimi Her toplumun kendine özgü bir yaşam tarzı ve yüzyıllar içerisinde edindiği örf, adet ve gelenekleri vardır. Bunlar zaman içerisinde kalıplaşarak...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img