Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Koynunuzdaki yılanlar ejderha olmuş…

Bugün başka bir mutluluğun içindeyken bu hislerin içine bırakmak istemiyorum kendimi…

Bunu sonraya bırak diyorum, olmuyor…

Buram buram bebek kokusu geliyor ruhuma…

Nasıl? Nasıl bu kadar insan olamazlar sorusu itişe kakışa doluşuyor zihnime!

Bir “Sarı İnek” hikâyesi vardı; bilir misiniz?

Son öküz şöyle der: “O sarı ineği vermeyecektik…”

Bu hikâyeyi daha önce paylaşmıştım; Google’da aratırsanız bulursunuz…

Hayattaki her şey görünmez zincirlerle ya da ağlarla bir denge içerisinde birbirine bağlıdır…

Ekosistemde canlılar mükemmel bir düzenin içinde farkında olmaksızın yaşarlar; birini öldürürseniz diğeri ürer; birini çoğaltırsanız diğerinin sonu olur!

O sistemi, yaratıcı öyle bir denge içerisinde kurmuştur ki müdahale eden her canlı başında kurnazca sırıtsa da sonunda mutsuz olur…

Her çocuk ya da her aile tıbbı istediğinde amaç sadece saygın bir meslek, iyi bir gelir değil, aynı zamanda insanları yaşatmaktır…

Başka bir meslekte başka bir insan mesleğini daha fazla PARA kazanmak için kirlettiğinde işin buralara varacağını düşünmemiştiniz oysa!

Meslekler farklı olsa da amaç koşulsuz şartsız çıkar sağlamak olunca durum değişmiyormuş demek ki…

Kutsal bir değer olan inancınızı meslek edinen insanlar bu yolla daha fazla kazanç, popülarite ve işin doğrusu amaçları sizlere dini doğru öğretmek olsa da tomurcuk göğüslü huriler; matematik profesörlerinin hesaplayabileceği türden sevaplar ve bir ibadet ile silinen günahlar işinize gelmişti! O zaman hiç kimse mesleğini kötüye kullanan insanı sorgulamadı; sorgulamıyor!

Hukuku, adaleti kendine göre; yasadaki boşlukları kullanarak haksızken HAKLI duruma geçmek avukatınızın maharetiydi!

Üreticinin, emekçinin hakkı da, pazarlamacı ve pazarı oluşturanın yanında yendi…

Risk almayanlar binbir türlü riske girerek üç kuruş para kazanmaya çalışan insandan kat ve kat daha fazla kazanınca adına ticaret ve pazarlama dediniz!

Eğitimden dine, ticarete, üretime, vergiye, siyasete…

Her şeye! Ama her şeye bir kılıf uydurdunuz!

Profesyonel oldunuz!

Adamınıza göre, kurumunuza göre; çıkarınıza göre!

Önce uydurduğunuza siz dahi inanmasanız da sonunda savunucusu oldunuz!

Ve baktınız ki peşinizden gelenler var…

İşinize geldi.

Her türlü haksızlığa göz yumdunuz!

Ve şimdi yaşananlara inanamıyorsunuz, öyle mi?

Hangi sektörden; hangi meslekten olursa olsun! İşini doğru yapmayan, işini doğru yapmayana göz yuman ve hatta üç kuruş çıkarı için bunun peşine düşen herkes suçludur!

Birisi inancınızı çalar; birisi rızkınızı çalar; birisi de hayatlarınızı…

Kendi ellerinizle; dualarla, korkularla, minik yavrunuzu yaşatmak için sonuna kadar güvendiğiniz doktorun… Doktor mu cellat mı olduğunu nasıl bileceğiz sonra?

Ahhh, ne büyük bir acı… Ne denli çetin bir sınav…

Yüreğimiz dayanmıyor okurken bile…

İzin vermeyin!

Bana ne demeyin!

Kimsenin mesleğini kötüye kullanmasına izin vermeyin lütfen!

Yoksa…

O sarı inek gün gelir hepimizin vebali olur…

Yazarın Diğer Yazıları

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img