Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına!* 

Son yıllarda dilimizden düşürmediğimiz bir türkü var. Sözleri oldukça “absürd” ya da öyle bilinen bir türkü. Hani şu olur olmaz zamanlarda dilimize dolanan “Manda yuva yapmış söğüt dalına; yavrusunu sinek kapmış gördün mü?” diye başlayan ve yine aynı absürd sözlerle uzayıp giden türküden söz ediyorum canım. 

Bu türküyü ne zaman duysam, İnternet’ in bize sağladığı özgürlük ortamında, “sınırsız” bir terminolojiyle tartışan Çerkesleri düşünürüm hep ve olaylar karşısındaki tepkilerimizin “akıl ve mantık” yerine, fizikteki şu meşhur “etki-tepki” kuralına ne denli uyumlu olduğuna hayret ederim. 

Fazla dağıtmadan ne söylemek istediğimi biraz açayım isterseniz: 

Bence, manda bal gibi de “yuva yapar söğüt dalına” ve yavrusunu da “sinek kapar”. Şimdi yazımı okuyan bir çok kişinin “Hadi canım sen de!..” diye tepkilendiğini duyar gibi oluyorum; tıpkı bizim gibi düşünmeyen insanların yazdıklarına “hiç düşünmeden” tepkilendiğimiz gibi. Aşağıda yazdıklarımı okuduğunuzda ve söz konusu “manda yuva yapmış söğüt dalına” türküsünün sözlerinin ne denli “makul ve mantıklı” olduğunu gördüğünüzde bakalım ne düşüneceksiniz? 

Köy hayatını yaşamış olanlar bilir; mandalar yazın sıcağından korunmak için sulak alanları, özellikle de bataklıkları tercih ederler. Yine bilindiği gibi, hemen her sulak alanda söğüt ağaçları vardır ve suyun içinden gövdelerinden çok dallarını yüzeye çıkararak fotosentez yapmaya çalışırlar. Sıcaktan ve sinek saldırılarından kendini korumaya çalışan mandalar bataklığı kaplayan bu söğüt dallarının arasına girerek kendilerine adeta yuva yaparlar. Yani “manda söğüt dalına yuva yapar”. 

Gelelim “yavrusunu sinek kapmış” sözüne. Yine köy hayatını bilenler, Türkçe’de hayvanların sinek saldırısına uğramasının “sinek kapmak” deyimi ile tanımlandığını iyi bilirler. Açıkta kalan manda yavruları sinek saldırısına uğrayınca, kendilerini koruma içgüdüsüyle, atlayıp sıçrayarak sağa sola koştururlar. Türk köylüsü de bu durumu, “manda yavrusunu sinek kaptı” diye tanımlar. 

Değerli İnternet dostlarım, yukarıdaki örnekte de gördüğünüz gibi, bir çok şey “ilk göründüğü gibi” olmayabilir. Duyduklarımızı, okuduklarımızı, düşünmeden, ölçüp biçmeden anında yanıtlamak, hatta acımasızca eleştirmek bazen bizleri, sıradan bir köylünün bestelediği ve belki de yetmiş milyon insanla “ti” geçtiği, “manda yuva yapmış söğüt dalına” türküsü karşısında cümlemizin düştüğü komik duruma düşürebilir. 

Sorunumuz kişisel değilse, yani her zaman-her yerde iddia ettiğimiz gibi, sorunumuz gerçekten de toplumsalsa ve amacımız acımasız bir asimilasyon sürecine girdiğimiz ve varlığımızı sürdürebilmek adına onlarca sorunla boğuştuğumuz günümüzde iyiyi-doğruyu bulmaksa; daha fazla okumamız, daha fazla araştırmamız, daha fazla dinlememiz ve tüm bu birikimlerin sonucunda; “ kişisel komplekslerimizden arıtılmış, insanlarımızı yıpratmaya ve yok etmeye değil, kazanmaya yönelik, içerikli yazılar” yazmamız gerekir. 

Mutlu günler 

Hayri Ersoy 

Araştırmacı-Yazar 

*(Not: Bu yazı internet ortamında Çerkes Grupları’ndan birinde süren tartışmalar sırasında yazılmıştır.) 

 

Sayı : 2006 03 

Yazarın Diğer Yazıları

Cevdet Hapi’den “Vıbıh ve Abhazlara İlişkin Birkaç Düzeltme” Safsatası 

Jineps’in 2007 Şubat Sayısı’nda yayınlanan saptırmalarla dolu bir makaleye yanıttır.  Irkçılık gerçekten de tehlikeli bir hastalık; tedavisi olmayan ve insanı yaşamı boyunca kapkara bir yürekle...

“Ben Kimim” ya da “Biz Kimiz”?

“Ben kimim” ya da “biz kimiz” soruları, son on beş yıldır Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan insanların en fazla tartıştığı ve yanıt aradığı...

İlhan Selçuk Haksız mı?

En önemli özelliklerimizden biri de alınganlığımızdır. Bu konuda hiç düşünmeden “pire için yorgan” yakabiliriz. Ayrıca, biz Çerkesler çok zeki, cesur ve yaratıcı olmamıza karşın, asla akıllı...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img