Çerkes Kadın Kıyafeti

0
653

Çerkes kadınlarının zerafet ve güzelliklerine üstün nitelikli giysiler ve görkemli süslemeler artı bir değer katardı. Dıştaki ceket uzun ya da kısa olarak çeşitli kumaşlardan yapılmış, astarlı ve genelde vatkalıydı. Vatkasız çeşidine “tsey” denirdi. “Bğeutl” ya da “ç’ıu” ipek ya da kadifeden yapılmış takma bir gömlek önüdür ve 12 çift kadar gümüş ya da yaldızlı tokalarla işlenmiştir ve uzaktan bakıldığında şaşalı görünür. Elbisenin ucunda altın ya da gümüş ipliklerle nakışlanmış kadife kollar vardır. Etek uçları nakışlarla donatılmıştır. İpek ya da kotondan yapılmış dökümlü uzun ve geniş uçlu ayakları kapatacak uzunlukta yerlere değecek kadar uzun kombinezon kullanılır. Bu da Çerkes kadınları tam kostümlü olarak dans ederlerken sanki zemin üzerinde süzülüyormuş görüntüsünü verir.

Daha üst düzeydekiler kürklerden, gümüş ya da pamuk kumaştan yapılmış brokarlı üstler giyerlerdi. 9 cm. genişliğinde kürk şeritlerle süslenmişlerdi. Bununla beraber genç kızların ve genç kadınların dondurucu soğukta bile bunları giymeleri yakışık almazdı. Aşağı tabaka ve fakirler koyun derisi ceketlerle idare etmek zorundaydılar.

Kadınlar ve kızlar çizgili kumaşlardan yapılmış bol pantolonlar giyerlerdi, ancak kombinezon tüm vücutlarını kaplardı. İç giysileri ipekten yapılmıştı ve yukarı doğru daralan katlanmış kolları vardı. Bel kısmında kırmızı Fas derisinden kemerler bulunurdu, bu kemerler sosyal statülerine bağlı olarak altın, gümüş, sicim, yumaklar, gümüş-altın-bakırdan yapılmış düğmelerle donatılmıştı. Hali vakti yerinde olanlarınki ise altın ya da değerli taştan yapılmış büyük artistik bir süslemeye sahipti. Kemer tokaları da altın ya da gümüşle süslüydü.

Şapkalar kumaştan yapılırdı, ender olarak kadife kullanılırdı ama asla kürk kullanılmazdı. Üst kısımları dar olarak, alt kısımları ise geniş olarak gümüş ya da altın sırmayla işlenmişti, saten iplikle nakışlanmıştı. Şapkanın üzerine dökümlü beyaz bir örtü takılırdı. Sıklıkla mükemmel küçük gümüş tokalar etrafına dikilir ve kenarları yaldızla kaplanırdı. Bazı şapkaların üst kenarlarından sarkan küçük püsküller vardı. Evli kadınlar genç kızlardan farklı olarak “şhatsç’eğu” adı verilen saç lüleleri takarlardı. Genellikle ipek eşarplarla başlarını örterlerdi ama asla yüzlerini kapatmazlardı. Yaşlı kadınlar ise pamuk şallarla başlarını kapatırlardı.

Olağan ayakkabıları kalın tabanlı, yüksek topuklu ve yumuşak deriden yapılmıştı. Zengin olanların ayakkabılarında karmaşık altın ve gümüş sırma süsler vardı. Soylu ailelerin genç kadın ve kızları yüksek tahta ayakkabılar kullanırlardı (pkhavaqa). Bunlar kemik süslerle donanmıştı, sıklıkla gümüş süsler de kullanılırdı. Güzel kızların avluda iş yapmaya çıktıklarında çamur ya da toza bulaşmalarını engellemek için yükseklikleri yaklaşık 7 cm. civarında olurdu. Ayakların büyümesini engellemek için özel ayakkabılar kullanılırdı. Tek parmaklı eldivenler hassas ellerini lekesiz tutardı.

Ergenlik çağı başlangıcında kızların korse giymesi gerekirdi. (Kabardeyce: kuenşıbe, Adigeyce: şuekstan). Bu kombinezon altına giyilen deriden ya da kumaştan yapılan kolsuz ve vücudu sıkı tutan bir atlet şeklindeydi. Göğüsten bele kadar inerdi ve ipek şeritlerle sıkıca bağlanırdı. Vücuda destek sağlamasının yanı sıra göğüs bölgesinin büyümesini sınırlardı, çünkü bu fiziksel simetriye büyük önem verenler için güzelliğin katı normlarından biriydi. Korse kızın düğün gecesine kadar gece gündüz giyilirdi, eskidiğinde aynı sıkılıkta bir başka korseyle değiştirilirdi.

Yeni evliler evlerinde yalnız kaldıklarında damat keskin kamasıyla korsenin şeritlerini keserek dört dörtlük bağı (ilişkiyi) başlatırdı. Bu büyük bir beceri gerektirirdi, gelinin vücudundaki en ufak bir acı ya da çizik bile damat için büyük bir utanç nedeniydi.

(Haziran 2009)

(http://www.circassianworld.com/new/general/1379-circassian-costumes-jaimoukha.html)

Fotoğraf: Adigey Devlet Akademik Halk Dansları Topluluğu “Nalmes” in tüm görkem ve parlaklığıyla Çerkes kostümleri.

1936’da kurulan Nalmes, kendisini Adige halk müziği ve dansının derleyicisi, bekçisi ve yorumcusu olarak görmektedir.

 

Sayı : 2009 11