Kafkas Dernekleri Federasyonu IV. Olağan Genel Kurulu
KAFFED Genel Başkanı Cihan Candemir
Açılış konuşması
Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun 4. Olağan Genel Kurulunun Değerli Kongre Delegeleri ve Değerli Misafirleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
… Geçmiş dönemin bilançosuna baktığımda, yeterli destek ve katkının olmamasına rağmen, KAFFED’in geçmiş dönemini başarılı bulduğumu samimiyetle söylemeliyim. Başarının sahibi elbette Yönetim Kurulunda görev yapan arkadaşlarımız, amatör ruhla çalışan profesyonel arkadaşlarımız ve başarılı çalışmalar yapan derneklerimizdir.
Benim için başarılı olmanın en önemli ölçüsü şudur: KAFFED iki yıl öncesine nazaran Türkiye’deki siyasi ve bürokratik kurumlar nezdinde, Sivil Toplum Örgütleri nezdinde tanınırlılığıyla, güvenilirliğiyle, daha itibarlı bir konumdadır. Çerkes toplumu yapılan çalışmalarla kabuğunu kırmıştır. KAFFED, Çerkes toplumunun ve Kafkasya’daki sorunların referans kurumu olmuştur.
… İki yıl önceki genel kurulda o günün şartları içinde neler söylemişiz: “Kültürümüzün dilimizin yaşatılması adına, Çerkes toplumunun asimile olmadan, yok olmadan onuru ile var olabilmesi adına, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının gelişmesi adına, Kafkasya’daki cumhuriyetlerimiz adına yapılacak çok şey var. Ben şu anda önümüzde yapılması gereken bu kadar büyük işlerin karşısında herhangi bir eziklik duymadan mücadeleye hazır olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Uzun vadede bir plan çerçevesi içinde yapılması gereken konuları üç ana başlık altında toplamamız mümkündür.
1- Türkiye’deki çalışmalar;
2- Kafkasya ile yapılacak çalışmalar;
3- Çerkes diyasporasının yaşadığı diğer ülkelerle ve Avrupa Çerkesleri ile yapılacak çalışmalar.
Türkiye’de yapılacak çalışmalar çok boyutludur. Bunların başında Türkiye’nin demokratikleşme sürecine yönelik olan ve aynı zamanda kültürümüzün ve dilimizin yaşatılması için yapılacak çalışmalar gelmektedir.”
Bu sözleri söylediğimiz sırada Türkiye’nin gündeminde henüz “Demokratik Açılım” paketinin adı bile yoktu.
“Kafkasya için yapılacak çalışmaları, kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi ile Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlık mücadeleleri yönünde yapılacak katkılar olarak ikiye ayırmak durumundayız… Görevlerimizi yılmadan, bıkmadan ve küsmeden yerine getirmek konusunda da kararlıyız.”
… Şimdi bunlara yeni ve büyük görevler eklenmiştir.
Bunlardan birincisi Türkiye’deki “açılım” sürecine katkıdır… Türkiye bizim de yürekten savunduğumuz bu “Demokratik açılım” sürecini ya akıl ile toplumsal uzlaşı yolu ile aşacaktır. Ya da akılsızlık ve kavga sonucu etnik ve dini ayrışma noktasına gelecektir.
… Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olacak “açılım” tartışmaları üzerinde Federasyonumuzun görüşlerini paylaşmak istiyorum.
İnanıyoruz ki, Türkiye ve dünyada meydana gelen son gelişmeler, özellikle KAFFED gibi belli bir halkı ve kültürü temsil eden Sivil Toplum Örgütü kurumlara da yeni ulusal görevler yüklemektedir… KAFFED’in kuruluş aşamasında yıllar önce ilke olarak belirlediği şu prensipleri hatırlatmakta yarar görüyorum:
“KAFFED dünyanın neresinde olursa olsun toplumların tarihikültürleri ile yaşama hakkını savunur. Soykırımı insanlık suçu kabul eder.
KAFFED, dil ve kültür çeşitliliğini insanlık açısından bir zenginlik olarak görür. Bu zenginliği yok etmeye yönelik politik asimilasyona karşıdır. Herkesin hiç bir müdahaleye veya hiç bir ayırımcılığa maruz kalmadan ve serbestçe kendi kültürlerini yaşama, kendi dinlerinde ibadet etme ve kendi dillerini kullanma hakkına sahip olduğunu savunur. Bu doğrultuda uluslararası sözleşmelerde tanımlanan hakların tanınması ve geliştirilmesi için çalışır.”
… Yürekten inanıyorum ki, Türkiye’de gerçekleşecek bir açılımın başarıya ulaşmasında en büyük katkıyı sağlayacak toplum bizim toplumumuzdur. Bu konuda en bilinçli kurum da KAFFED’dir…
Üzülerek ifade ediyorum ki, Türkiye’nin bu hayati projesi maalesef doğru başlatılamamıştır. … Parlamentodaki tüm siyasi partilerin ortak akıl ile projeyi sahiplenmesi sağlanamamıştır. Adı baştan yanlış konularak, toplumun etnik bir kesimi diğerlerinden ayırılmıştır. “Kürt Açılımı” diye başlatılan çalışma daha sonra halktan gelen tepkiler üzerine “Demokratik açılım” veya “toplumsal barış projesi” gibi adlarla anılır olmuştur, fakat bu düzeltme kimseyi tatmin etmemiştir. … Bu güne kadar yürütülen çalışmalardan, hükümetin açılımı samimiyetle isteyip istemediğinden, konuyu çözmek yerine siyasi rant elde etmek gibi amacı olup olmadığından emin bile olamadık. Bizi tereddüte düşüren, bu güne kadar Sayın İçişleri Bakanının kurumumuzla ve benzer büyük sivil toplum örgütleri ile görüşmemiş olmasıdır…
Demokratik açılıma taraf olan, terörden en çok zarar gören Kürt kardeşlerimize gelince, onlar adına siyaseti yürütenlerin de söylem ve eylemlerinde dikkatli ve samimi olmaları gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü güçlendirmek konusunda samimi isek, “kendimiz için ne istiyorsak, herkes için istemek durumundayız.” …
Gelecek dönem yapacağımız çalışmalardan birisi, önümüzdeki dönemde değişen dünya ve Türkiye koşullarını göz önünde tutarak, KAFFED’in kısa ve uzun dönemli hedeflerini en geniş katılım ile belirlemektir… Yeni dönemde düzenleyeceğimiz toplantı, çalıştay ve konferanslar ile “ortak akıl”ı oluşturarak, sistematik bir çalışma sonucu yenilenmiş vizyonu ve hedefleri belirlemektir… (06.12.2009)
Kaynak: kafkasfederasyonu.org – Konuşmalar kısaltılarak alınmıştır.
Sayı : 2009 12