(Türkiye) Kafkas Derneği Kuruluyor
Marje – Aralık’1992
I.Bölüm
Hâlâ failleri meçhul bir saldırıyla ve Tsey Mahmut kardeşimizin ölümüyle kesintiye uğrayan Türkiye’deki Kafkasyalıların kurdukları derneklerin birlik çabaları tam 13 yıl aradan sonra 1990’da Ankara KKKD’nin girişimi ile yeniden başlamıştı. Yoğun bir tartışma süreci yaşayan birlik çabaları 11-12 Ekim 1992 tarihinde merkezi Ankara’da olmak üzere Kafkas Derneği adıyla yeni bir derneğin kurulmasına, kurulu derneklerin de yeni derneğin şubelerine dönüştürülmesine oybirliğiyle karar verilmişti. Toplantıya katılan 23 demek temsilcilerinin bu kararı sonrasında 21-22 Kasım’da Kurucular Kurulu’nun toplanması ve Demeğin kuruluş çalışmalarının tamamlanması yönünde ortaya çıkan eğilim, Türkiye’de yıllardır tek yumruk olamama sıkıntısı yaşayan Kuzey Kafkasyalıları umutlandıran önemli bir karar niteliğindeydi.
Sonuçta Kafkas Derneği kuruluyor… Umutlar yine var, fakat beklenmedik gelişmelerle, özellikle Marmara Bölgesi’nde bulunan bazı derneklerin erteleme istekleri bütün Türkiye’de şok etkisi yarattı. Kaf-Kur (Kafkas Dernekleri Koordinasyon Kurulu) yöneticilerinin “emirle tüzük onaylatmaya çalıştığı” şeklindeki suçlamalara kadar varan fax trafiği ilgi çekiciydi.
Bugüne nasıl gelindi? Kim haklı; haksız var mı? Buna elbette tarih karar verecektir. Biz, tartışmalar öncesi 1992’de yeniden başlayan “birlik” çabalarının nasıl bir süreçten geçtiğine göz atmakta yarar olduğuna inanıyoruz.
İlk Kültürel Danışma ve Dayanışma Toplantıları
Ankara Demek Lokalinde yapılan ilk toplantıya (1990) 9 demek temsilci statüsünde, 1 dernek de gözlemci statüsünde hazır bulundu. Kültürel Danışma ve Dayanışma Toplantısı sonunda katılan derneklerin ortak imzasıyla bir “Sonuç Bildirgesi” yayınlandı. Sonuç bildirgesinde iki önemli tespitten bahsediliyordu.
a- Türkiye’deki Kuzey Kafkasyalı nüfus dünyadaki toplam nüfus içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle, Kuzey Kafkas Kültür Derneklerinin (KKKD) sorumlulukları büyüktür.
b- Asimilasyon çok yüksektir. 50 sene sonra arşivlenmek için bile olsa kültürel değerlerimiz bulunmayacaktır. Bu nedenle, kuşağımız çok önemli bir sorumluluğu taşımaktadır.
Bu iki tespit sonrası “bildirge” de dikkat çeken en önemli maddelerden biri de, “Dünyada ve Kuzey Kafkasya’da çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler izlenmeli, ortak tavır koyabileceğimiz, daha aktif olabileceğimiz bir yapı oluşturulmalıdır” şeklinde ifade bulan 5. madde idi.
Bu ifadenin günümüzde bile doğru dürüst hayata geçirilememiş olmasının suçluları kim? Yorumu okuyucuya bırakıyoruz…
Kültürel danışma ve dayanışma toplantılarının ikincisi 28 Ekim 1990 tarihinde yapıldı. 11 demekten temsilci ve gözlemcilerin katıldığı toplantıda “Nasıl bir örgüt çatısı altında birliktelik sağlanabileceği” tartışıldı. Üç örgütlenme biçiminin gündeme geldiği toplantıda, “Yasaların federasyon biçiminde örgütlenme imkânı vermediği, Merkez-Şube örgütlenmesine derneklerimizin henüz hazırlıklı olmadıkları, vakıflaşmanın da yasal olarak mümkün olmakla birlikte, uzun işlemler gerektirdiği” şeklinde ortak görüş ortaya çıkmıştı. “Yasal meselelerin halline kadar, geçici olarak KKKD’nin işbirliği ve güç birliğine gitmek, imkânlarını birleştirmek, ortak programlar tespit etmek üzere bir koordinasyon kurulu oluşturulması” yönünde karar alınmıştı. Koordinasyon Kurulu’na ön hazırlık yapmak üzere de Ankara, Bursa ve Kayseri derneklerinden birer temsilcinin oluşturacağı Teknik Komite kurulmuştu. Teknik Komite hazırlıklarını bir sonraki toplantıya kadar tamamlayacak ve toplantıda bu taslak üzerinde tartışılarak karar verilecekti.
Kaf-Kur (Kafkas Kültür Dernekleri Koordinasyon Kurulu) Kuruluyor
Danışma ve Dayanışma toplantılarının üçüncüsü 14 dernekten temsilci ve gözlemcilerin katılımıyla Düzce’de yapıldı.
S. Yançatoral (Ankara), S. Diyner (Kayseri), Ş. Jane (Bursa)’den oluşan Teknik Komite’nin hazırlamış olduğu Koordinasyon Kurulu oluşturma taslağı üzerinde yoğun tartışmaların yapıldığı Düzce toplantısı sonucunda;
“- Oluşturulabilecek merkezî yapılanmaya hazırlık,
– Toplumumuzun dil, kültür ve toplumsal yapısı ile ilgili araştırma ve etkinlikler düzenlemek,
– Kamuoyunda etkili olmak, toplumumuzla ilgili görüş oluşturmak,
– Gerektiğinde derneklerimiz adına temsil görevini üstlenmek”
amacıyla Kuzey Kafkasya Kültür Dernekleri Koordinasyon Kurulu (Kaf-Kur) oluşturulmuş ve ilk seçimini yaparak, Nejdet Hatam (Bandırma), Şamil Jane (Bursa), Yusuf Taymaz (İstanbul-Bağlarbaşı), Süleyman Yançatoral (Ankara) ve Mehmet Uzun (Antalya)’dan oluşan beş kişilik ilk Kaf-Kur yöneticileri seçilmişti.
Bu aşamadan sonraki “birlik” olma çabalarına yönelik çalışmalar Kaf-Kur öncülüğünde yürütülmüştür. Kaf-Kur, ilk dernekler arası toplantıyı Yalova Derneği’nin ev sahipliğinde 16 Haziran 1991 tarihinde ve 17 dernekten temsilci ve gözlemcilerin katılımıyla yapmıştır. Yalova toplantısında ağırlıklı olarak Kaf-Kur ile derneklerin nasıl bir statü ile ilişki içinde olacakları tartışılmış, o güne kadar derneklerin tutumları yeniden gözden geçirilmiştir.
Yapılacak dernekler arası toplantılarda, derneklerin temsilci (delege) sayılarına sınırlama getirilmiş, son genel kurullarda oy kullanan dernek üye sayıları baz alınarak;
16-50…….. üye………2 delege
51-100 ………………… 3 delege
101-156……….…… 4 delege
151-200……….……….5 delege
201 ve yukarısı için…..6 delege
ile derneklerin temsil edilmesi kararı alınmıştır. Gözlemcilerde herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Ayrıca, dernekler genel kurulları da oy kullanan kişi başına Kaf-Kur’a 1000- TL. aidat ödemeyi kabul etmişlerdir. Ödemelerin genellikle yapılmaması, sonraki toplantılarda tartışma konusu olmuştur.
Nalmes Topluluğu’nun Türkiye turnesinde olması dolayısıyla dernekler arası toplantı tarihi ertelenerek beşincisi, 18-19 Ocak 1992 tarihinde 26 derneğin temsilcilerinin katılımı ile İstanbul Kafkas-Abhazya Derneği’nin ev sahipliğinde yapılmıştır.
Kaf-Kur için seçimin de gündemde olduğu bu toplantı Kaf-Kur’un belirlediği “Derneklerimizin etkililik açısından durum tespiti ve acilen tüzel kişiliği olan merkezî bir örgüt oluşturulması çalışmaları” şeklindeki gündeme pek sadık kalınmadığı gözlenmiştir.
Nalmes Topluluğu’nun organizatörlerinden Kafdağı Dergisi’nin yayın hayatına devam edip etmemesi konusuna kadar özde adım atmayan biçimsel yönü ağır basan bir tartışma olmuştur.
Toplantının en ilgi çekici yönlerinden biri de; dişe diş bir seçim arenasına dönüşmesiydi. Yapılan seçim sonucunda Nejdet Hatam (Bandırma), Sönmez Baykan (Ankara), Fahri Huvaj (Ankara-Gözlemci), Uğur Apiş (Adana), İlhan Önder (İzmir), İlhan Canbolat (Düzce) ve Mehmet Şıklaroğlu’ndan (Kayseri) oluşan 7 kişilik yeni Kaf-Kur kadrosu oluşturulmuştur.
Mehmet Şıklaroğlu daha sonra çalışmalara katılmamıştır. Kaf-Kur’un yeni yönetim kurulu ile çalışmaları ivme kazanmıştır. 30-31 Mayıs 1992 tarihinde 16 derneğin katılımı ile İzmir toplantısı örgütlenmeye yönelik önemli adımların atıldığı bir toplantı niteliği taşır. En ilginç yönü ise, delegeler tarafından ayrı ayrı tam 147 önergenin divana sunulması olmuştur.
Merkez-Şube konusunda odaklaşan tartışmalar sonunda, Kaf-Kur yönetimine taslak tüzük hazırlaması için yetki verilmiştir.
Yeni kurulacak birliğin kuruluş kararının Tsey Mahmut ÖZDEN anısına Balıkesir’de alınmasını talep eden önerge kabul edilmiş fakat bu toplantı, Gürcistan diktatörlüğünün Abhazya’yı işgal etmesiyle yapılamamış, Kaf-Kur ve derneklerin gündemine Abhazya ile dayanışma çabalan girmiştir. Yoğun çabaların verildiği sıcak günlerde hep geç kalınmışlığın zavallılığı yaşanmıştır, ilk toplantıda konulan, “Dünyada ve Kuzey Kafkasya’da çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler izlenmeli, ortak tavır koyabileceğimiz, daha aktif olabileceğimiz bir yapı oluşturulmalıdır” tespitinin hâlâ hayata geçirilememiş olmasının sıkıntılarıyla karşılaşılmıştır.
Abhazya gündemiyle Kafkas-Abhazya Derneği’nde yapılan toplantıya 28 dernekten temsilci ve gözlemciler katıldılar. Yoğun tartışmalar sonucu olağanüstü durum dolayısıyla Kafkas-Abhaz Dayanışma Komitesi’nin oluşturulduğu bu toplantıda Kaf-Kur komitede görev almayarak bir cesaretsizlik örneği sergilemiştir. Yıllardır demekler adına kamuoyu ve yetkililerle iletişim kurmaya çalışan bu görevi de bugüne kadar başarıyla yerine getiren Kaf-Kur Kafkas-Abhaz Dayanışma Komitesi’nin de siyasî boyutunu üstlenmek zorundaydı. Zira, sonradan yapılan eylemler ve görüşmelerde bu görevi yerine getirmek zorunda kalmışlardır. Bu durum da, sanki Dayanışma Komitesi ile Kaf-Kur’un farklı yaklaşımlar ve bir yarış içinde olduğu şeklinde -yanlış anlamaya varan- bir yansı ortaya çıkarmıştır. (Devam edecek)
Sayı : 2011 06