Okuyucumuzdan

0
433
Merhaba,
Gazetenizin 2011 Temmuz sayısında “Tiflis’in Sorumluluğu” isimli bir köşe yazısı dikkatimi çekti. Abhazya’da SSCB’nin dağılmasından sonra yaşanan trajediyi düşününce; “herhalde mevcut sıkıntıların çözülmesi ile Gürcistan’dan beklentiler sıralanmıştır …” beklentisiyle yazıyı okudum. Ancak okuduğum yazı beni hayretlere düşürdü ve “acaba yanlış mı yorumladım?” diye tekrar daha dikkatlice okudum.
Yazıda, Çerkeslerin yaşadığı ‘Büyük Sürgün’den söz edilerek; Çerkes Soykırımı’nın tanınması ile ilgili Gürcistan Parlamentosu’nun aldığı karara methiyeler düzülüyor, Kafkas Halkları’nın kardeşliğinden söz ediliyor ve en önemlisi Gürcistan’ın bu konudaki öncülüğüne destek verilmesi ile ilgili vurgular yapılıyor.
Irkçı yönetimlerinin hem geçmişte Çerkes Soykırım ve Sürgününde Rusya ile birlikte hareket ettiği gerçeği ortada dururken, hem de günümüzde benzer anlayıştaki takipçilerinin Abhazya ve Güney Osetya’da ellerine bulaşan kan temizlenmeden, bugün gelinen noktada da akılcı/sağduyulu adımlar atılmadan; Çerkes Soykırımı’nın tanınması gibi bir konuya Gürcistan öncülük edemez. Gürcistan Devleti’nin “Devletlerin Duyguları Olmaz…” düşüncesi ile gerçekleştirecekleri bu tür faaliyetler hem kendi menfaatleri hem de başta ABD olmak üzere bölgede farklı hesapları olan büyük devletlerin çıkarları açısından anlaşılabilir olmakla birlikte; biz Çerkeslerin bu lokomotife vagon olmamızı kimse beklemesin. Bizim mesafeli durmamız gerektiğine inandığım bu girişiminin Türkiye’de küçük bir grubun dışında Adıgeler arasında pek de teveccüh bulmamasını da çok anlamlı buluyorum. Sağduyulu bir toplum olduğumuzu bir kez daha görüyorum.
Bu konuda gazeteniz/gazetemiz Jıneps’ten beklentilerime gelince, bağımsız, özgürlükçü bir yayın organı olan her gazetenin kendisinin bir yayın politikası ve çizgisi olmalıdır. Köşe yazarlarının da -zaman/zaman görüş ayrılıkları olsa da- bu temel çerçevede yazılarını kaleme almaları gerekmektedir. Bir orkestrada her enstrüman kendi başına çalamayacağı gibi -başında bir şef, önünde notalar var- bir gazetede de köşe yazarı canı ne isterse yazar rahatlığında olmamalıdır. Yayın Kurulu bu yazıları incelemeli ve gazetenin ilkeleri doğrultusunda süzgeçten geçirmelidir. Gazetedeki haberlerde gazetenin yayın politikasına uymayan haberlere yorumsuz olarak yer verilmeli, “misafir köşe yazarları” tarafından kaleme alınan farklı görüşlerdeki yazılar da kamuoyunun bilgilenmesi açısından yayınlanmalıdır diye düşünüyorum.
Duygu ve düşüncülerimi ifade ederken “sürç-i lisan ettiysem af ola” temennisi ile saygılarımı sunarım.
Ulvi Özcan

Sayı : 2011 08