Çerkes Ethem 1886’da Bandırma’da doğdu. 1948’de Amman’da öldü. Türk Kurtuluş savaşının önde gelen kumandanlarındandı. Eğer ki Türk Kurtuluş savaşına katılanlar birere kahramansa Çerkes Ethem de bir kahramandı. Kim ki ona hain diyorsa büyük bir yanılgı içindedir. O hain değildi. Kumanda ettiği Kuvay-i Seyyare birlikleriyle Türkiye kurtuluş savaşında Düzce, Adapazarı, Yozgat ayaklanmalarını bastırmış, Yunan kuvvetlerine karşı savaşmış, Yeşil Ordunun kurucuları arasında yer almıştı.
Eskişehir’de Arif Oruç’un çıkardığı Bolşevik yanlısı Yeni Dünya adlı bir gazeteye de destek olmuştu. Önderlik, bağımsızlık sonrası sorunlar yüzünden Kemalist iktidarla ters düşmüş çatışmıştı. Bu çatışmadan sonra emrindeki kuvvetleri dağıtmış, hastalığından dolayı Yunanlılara yanaşmıştı.
Sonrasında yaşamında yaptığı büyük yanlışının bu olduğu dillendirilmişti hep. Bu durumu günümüze dek siyasi hasımlarının ardıllarınca kullanıldı, hain ilan edildi. İlk defa Dünya yayınları arasında çıkan Anılarım adlı kitabı daha sonra Berfin yayınları arasında çıkmıştı, bakıldığında bu kitaba Ethem Bey, ben kimim diye başladığı anılarında kendisiyle ilgili şöyle demektedir: “Ben emlak ve arazi sahibi, mesut ve müreffeh yaşayan ve aynı zamanda ‘ekmeğimin hasmı’ denecek kadar cömert bir ailenin evladıyım. Merhum babam Ali Bey malik hanesinin bulunduğu Bursa vilayetinde şeref ve haysiyet ile tutuşmuş kimseydi. Ben babamın en çok sevdiği en küçük oğlu, ağabeylerimin de evlatlarını tercih ettiği bir kardeşiydim. Subay ve kurmay değildim. Askerlik mesleğine girmeyi çocuklukta çok istediysem de rahmetli babam iki büyük kardeşimin asker olmalarını yeter görmüş, olacak ki, beni bu şereften mahrum etti. Bununla ben hemen on dokuz yaşımda babamın bedeli nakdi vermesiyle meydan bırakmadan İstanbul’a kaçmış nefer olarak süvariliğe girmiş, okuryazar olduğumdan pek de zorlanmadığım halde talimhanede staj görmüştüm.”
Ethem Beyin, Kurtuluş savaşı süresindeki yaşamı, mücadelesi, Kurtuluş savaşından önce kurulan Teşkilatı Mahsusa’da ki görevleri ve daha sonra 1919’da Sivas üzerinden Ankara’ya gelen Heyeti Temsiliyenin İzmir Milli cephesi merkezinden Anadolu vilayetlerinden milletvekili seçimlerine başlamasıyla, Yunan ordusu Ödemiş’in kuzeyinde Bozdağ yöresine girmiş Birgi’de üslenmişti. Nazilli ve Salihli’ye ilerleyişini Anılarında kalemiyle ele alan Ethem Bey<em>; “Demirci Efe ile muharebe ederek Yunan birliklerine karşı ortak bir harekete geçmeyi kararlaştırdık. Ben Salihliden 400 yüz mevcutlu bir müfreze yolladım. Bu müfrezenin başına tecrübeli arkadaşlarımdan Gavur Ali’yi tayin ettim” biçiminde Yunan kuvvetlerine karşı ilk direnişi başlatmıştı. Ethem Bey’in başından geçen bütün olaylarla Kurtuluş savaşı sırasındaki yaşamı, pek çok tarihi belgelerle, yazışmaları, telgrafları kendi kalemiyle yazdığı anıları okunduğunda onun yakın tarihin, önemli kahramanlarından, kumandanlarından biri olduğu görülecektir. Yunan Kuvvetlerinin Bozdağ yöresinde ilerlemeleri sırasında Salihli’de Poyraz ve Alaşehir Çetelerin önderliği konusunu da şöyle dillendirmektedir: “Bunlar milli cephemize hizmet edeceklerini söyleyerek teşekkül etmişler ve birkaç defa da bizimle savaşlara katılır gibi görünmüşlerdi. Birkaç gün devam eden hastalığımdan yararlanarak vaziyet aldılar. Mevcutları beşer yüz kişiden bin silahlı, kısmen Alaşehir eşrafından mütevellizade Mustafa Bey’le, Poyraz eşrafından Hacı Ali Bey namlarındaki iki fesatçının idaresindeydiler. Aralarına bazı kimlikleri meçhul subaylarda katılmıştı. Hatta Poyraz asilerinin komutanı Ahmet Bey isminde bir binbaşı ben hasta iken Salihliye girmiş karargâh kurmuş, bazı eşrafı kandırmış, gizli toplantılar tertiplemişti. Alaşehirli Mustafa Bey ise aynı şekilde kandırarak kendi tarafına çektiği bir kuvvetle Alaşehir’e çekilerek orasını merkez tayin etmiş, kuvvetini arttırmaya çalışıyordu. Ben evvelce bunların bazı hallerinde şüpheye düşmüştüm ve bu şüpheyi halletmek istemiştim. Fakat ağabeyim Reşit Bey’in müdahalesi bu teşebbüsüme engel olmuştu. Bunlar Reşit Bey’i ağabeyimi vatansever olduklarını kandırmışlardı.”
Çerkesler Kurtuluş savaşı kadrolarının içerisine girmiş cumhuriyete kitlesel destek olmuşlardı. Kemalist hareketin önemli kadroları Çerkesti. Sonra ulus devlet oluşturuldu, tekçi politikalar oturtuldu. Çerkesler de diğer halklar gibi siyasi, kültürel alanda kendilerini ifade edemediler. Şimdiki Türk milliyetçiliğinin oluşturulmasında Çerkes azınlığın ve Kürtlerin kaybedişleriyle birlikte şu günlerde tartışmaları yürütülen 1937-38 Dersim kırımının, katliamının ardından Türk kimliğinin oturtulması vardı. Güneş Dil Teorisi geliştirilmiş, milliyetçilik yaygınlaştırılmıştı. Türk milliyetçiliği geçmiş gecikmişliğini ortaya koymuş; azınlıkları, farklı inançları yok saymış, Ethem Bey’i hain ilan etmişti. Tek dil, tek millet, tek inanç yaratılmıştı. 1923’de İstanbul da Çerkesce öğretim veren Çerkes Örnek Okuluyla, Çerkes dernekleri kapatılmıştı. O güne kadar ismi tüm yazışmalarda Ethem Bey olarak geçerken kendisi birden bire “Hain Çerkes Ethem” olmuş, Marmara da 14 Çerkes köyü sürülmüş, İstiklal Mahkemelerinde 150’likler arasında 80 Çerkes hain ilan edilmişti. Türkçe dışında yayınlar yasaklanmış, “Vatandaş Türkçe konuş” kampanyaları başlatılmıştı.
Başbakan Erdoğan geçmiş Dersim katliamından dolayı Dersimlilerden özür diledi. Bir ileri adımdır bu. Ethem Bey’den dolayı da Çerkeslerden özür dilemeli. Ethem Bey’in itibarı iade edilmeli, mezarı doğduğu yere getirilmeli.
Sayı: 2011 12