“Mızıka da Ubıhça gibi yok olmasın”

0
644

Adigelerin pşıne, Abhazların amırzakan dediği mızıkanın tarihsel yolculuğunu bilmiyorum, ama mızıka denildiğinde gözümün önüne ikindi vakti, dut ağacının altında, mızıkasını alıp mahallenin hanımlarıyla ceug yaptığı söylenen babaannem gelir. Benim bu sahneyi görme şansım olmadı. Ancak nasıl olduğunu hayal edip, onu ve çevresindekileri bir masal kahramanıymışçasına zihnime hapsettim. Bu yüzden mızıka sesi, en hareketli parçalar çalınsa da bende tarifi imkânsız bir hüzün bırakır. Dilden dile aktarılan bu miras, tarihin tozlu sayfalarına gömülmek üzere. Ama neyseki gündelik hayatın koşuşturmasında, mızıkanın folklorik bir öğe olmasının ötesine geçmesi için çalışanlar da var.

Sakarya’da Zerrin Şamba Kobaş’ın emekleriyle, yaşları 7 ile 16 arasında değişen bir grup cesur yürek, 2009 yılından beri neredeyse her Pazar bir araya gelip mızıkaya hayat veriyorlar. Wohayra mızıka grubunun bu cesur çocukları, mızıkadan mahalli oyunlara, Abazacadan kültüre ait ne varsa sahip çıkmaya çalışıyorlar. Bu tutkunun emeğe dönüşmesinde gerek Zerrin ablanın gerekse ailelerin katkısı tartışmasız çok büyük. Benim grubu ziyaret ettiğim gün, orada olamayan diğer grup üyeleri de vardı. Simay Yıldırım (Gucgeripha), Emre Cansız (Aşba) ve Orhan Umut Şamba onlardan bir kaçı, hepsini bu cesaretlerinden dolayı tebrik ediyorum.

Şimdi sözü, önce Zerrin ablaya sonra da Wohayra mızıka grubunun üyelerine bırakıyorum.

Zerrin Şamba Kobaş

“Benim mızıkayla tanışmam çocukluğuma dayanır. Köyde büyüdük biz. Harmantepe köyünde mızıka çalan çok genç kızlar vardı. Hep onları izlerdim. Birgün köyde amcam kız kaçırdı, tasımhara derler, düğün olana kadar gelinin getirildiği evde her gece gençler toplanırlar, ben çocuk olduğum için beni yanlarına almıyorlar ama ben sürekli onları izliyorum, mızıka çalan genç kızları gözlüyorum. Kulakla 11 yaşımda mızıkayı geliştirdim. Her mızıka çalanın bir tekniği vardır, çok güzel mızıka çalan genç kızlar vardı, ben Cavide abla ekolündenim. İlkokul yıllarımda annem beni okulumun mandolin kursuna yolladı ve notalarla tanışmam böyle başladı. 12 yaşıma geldiğimde beni düğünlere mızıka çalmaya götürürdü.

Ortaokulu bitirdiğim yıl Perihan halam bana bir mızıka hediye aldı, bu tarifsiz bir mutluluktu benim için. Liseyi Arifiye Öğretmen Okulu’nda okudum ve öğretmen okullarında müzik çok önemliydi, her öğrenci bir müzik aleti çalardı. Diyebilirim ki müzik hayatımda hep vardı. Üniversite hayatıyla beraber İstanbul’da Bağlarbaşı Derneği’ne gitmeye başladım. Bir süre sonra mızıka ile çaldığım parçaları notalamaya başladım. Öğretmek için bunun daha iyi olacağını gördüm. Ben Tarih öğretmeniyim, emeklilikte bir grup arkadaş Warada Grubunu kurduk, o da farklı bir deneyim oldu. Sonrasında yeğenime mızıka çalmayı öğrettim, düğünlerde mızıkacı kalmadı artık, bu yüzden öğrenmek isteyen herkese öğretmeye çalıştım. Sonrasında ise Wohayra mızıka grubunu kurduk çocuklarla birlikte, yalnızca mızıka değil pkheçıç, keman, Abazaca, mahalli halk dansları, anadilde şarkı, ne yapabilirsek onları yapmaya başladık.

Mahalli Abaza oyunu için Sımsım Selçuk’tan yardım aldık. Benim asıl istediğim köy çalışmaları. Balbalı, Uzuntarla, Yanık gibi köylerde mızıka grupları oluşturup, onlara mızıka çalmayı öğretmek istiyorum. Yaz için böyle bir planım var. Notaladığım parçaları kitaba dönüştürmek istiyorum. Wohayra mızıka grubu olarak birçok programa katıldık, televizyon kanallarına da haber olduk, dileğim kurumların çatışmasının bitip bu güzel çocukları sahiplenmeleri. Daha çok çalışmaları gerekiyor ama umuyorum ki yakın zamanda ben olmadan da kendi kendilerine bu işi yürütecek kıvama gelecekler. V e bu çocuklara vasiyetim, her biri en az 10 kişiye mızıka öğretecekler, söz verdiler.”

Miraç Çakar (Şamha)

“On beş yaşındayım. Harmantepe’de yaşıyorum, Abaza’yım. Mızıka çalmaya on yaşımda başladım. 2009 Şubat ayından beri de gruptayım. Mızıka çalmayı öğrenmek istedim çünkü artık köyde çalan kimse yoktu, benim de öğrenmemi istiyorlardı. 2009 yılı Haziran ayında gösteriye çıkacak kadar mızıka çalmayı öğrenmiştim. Mızıka çalmayı çok seviyorum, buraya gelmediğim zamanlarda da evde çalıyorum. Yazın düğünlere beni mızıkacı olarak götürüyorlar. Zaten düğüne gittiğimde mızıka çalan kimse hemen onun yanına gidip ben de mızıkamla eşlik ediyorum. Mızıka çalmayı hiç bırakmayacağım, ben de ileride öğrenmek isteyenlere öğretmek istiyorum. En çok Fantoumas qafeyi çalmayı seviyorum.”

Zülal Bozkurt

“On üç yaşındayım. Sakaryalıyım annem çerkes. Annem mızıka çalmamı çok istedi, kendisi hep öğrenmek istemiş, öğrenememiş benim öğrenmemi istedi. Önce ben de Sakarya Derneği’nde ekipteydim, orada Wohayra mızıka grubunu duyunca, 2010 yılında ben de gruba dahil oldum, grup arkadaşlarımı çok seviyorum, mızıka çalmayı da seviyorum, ileri de hiç bırakmayacağım çalmayı. Zaten çalışmalar dışında da görüşüyoruz. Bu grubun hiç dağılmamasını istiyorum.”

Sıla Öztekin (Pasaniapha)

“On dört yaşındayım, Abazayım. Kayalar köyündenim. Ben de dernekten sonra, 2009 yılında gruba dahil oldum. Amacım kültüre sahip çıkmak. İki yaz önce grup arkadaşlarımdan Zeynep ve Fırat’la beraber Abhazya’ya yaz okuluna gittim. Orada dil eğitimi almak, insanlarımızı görmek, ama en çok da vatanımızı görmek istedik. Mızıkalarımızı da götürdük, oradakiler mızıkayı çok bilmiyorlar, bizim mızıka çalmamıza çok şaşırdılar. Biz de çamgurla tanıştık orada, nasıl çalınacağını öğrendik. Arkadaşlarımız oldu. Ailemde halam mızıka çalar, başka kimse yok. Bu kültüre sahip çıkmamız gerekiyor diye düşündüm.

Mızıka çalmayı çok seviyorum, düğünlerde hem çalıyorum hem de oynuyorum. Grubumuz pkheçıç çalan arkadaşlarımızla on beş kişiyi buluyor, ileride ben de mızıka çalmasını öğretmek istiyorum. En çok As Guryüala’yı çalmayı seviyorum.”

  Zeynep Cansız ( Aşıpha)

“On beş yaşındayım, annem Abaza, mızıka çalmayı o çok istemiş, çalamamış, şimdi ben çalıyorum. 2009 yılında dernekte grupla tanıştım. Zerrin teyzenin mızıka öğrettiğini duyunca çok sevindim, müzikle daha çok haşır neşir olmaya başladım. Şimdi mızıkada öğrendiğim parçaları akordeonla çalıyorum. Babam bana bir akordeon aldı. Benim için de Abhazya’ya gitmek çok heyecan vericiydi. Savaştan sonra orayı görmek, oradakilerle kucaklaşmak çok büyük şanstı. Gitmeden önce Bekir Aşba’nın ‘Üşüyorum’ kitabını okumuştum, Abhazya’ya gittiğimde kendimi o kitaptakiler gibi hissettim. Mızıka çalmayı hiç bırakmayacağım, en çok Ağlatan Qafe’yi çalmayı seviyorum.”

Sinem Guma (Gumha)

“On altı yaşındayım, abazayım, Maksudiye köyündenim. Ben de mızıka ile ve grupla 2009 yılında tanıştım. Gençlerden mızıka çalan kimse yoktu, bir tek yaşlılar kaldı, çok küçük yaşlarımdan beri dinliyordum, çalmayı çok istiyordum. Wohayra ile beraber mızıka çalmayı öğrendim, şimdi düğünlerde mızıka çalıyorum ve oynuyorum.

Mızıkada öğrendiğim parçaları akordeonla da çalmaya başladım. Bir akordeon aldılar. Mızıka çalmak gurur verici, kimse çalmıyor artık. Çerkes olmayanlar mızıkayı pek bilmiyorlar, okulda müzik öğretmenimin de ilgisini çekiyor. Bazen, bana da öğretsene diyorlar. Herkesin bu kültüre sahip çıkmasını istiyorum, mızıka çalmayı hiç bırakmayacağım. İleride ben de öğretmek istiyorum.”

Fırat Özkoç (Taskoç)

“On altı yaşındayım, Abazayım, Kayalar köyündenim, yedi yıldır keman çalıyorum. Keman çalmayı babamın teşvikleriyle öğrendim. Mızıka çalmayı da öğreniyorum. Abhazya’ya gittiğimde çok farklı hissettim. Orada arkadaşlarımız oldu. Keman ile geleneksel şarkılarımızı çalıyorum. Grup arkadaşlarımla her zaman görüşüyoruz.

Şarkının verdiği duyguları kemanıma yansıtmak istiyorum. Grup olarak kendimize ait kültürü aktarıyoruz. Her kültürün bunu yapması gerekir, biz de bunu yapıyoruz.”

Çağrı Deniz (Jade)

“On dört yaşındayım, Adıgeyim, Maksudiye köyündenim. Dernekte Zerrin teyzeyle tanıştım, pkheçıç çalıyorum ve dans ediyorum. Gruba 2009 yılında katıldım. Wohayra’da olmak anlatılmaz, yaşanır. Grup olarak geziler düzenliyoruz, hiçbir zaman ayrılmıyoruz. Bu kültürü tanıtmak istiyorum. Grubun hiç dağılmamasını istiyorum.”

Risa Bigvava (Biguapha)

“On üç yaşındayım, Abazayım, Pitsunda’lıyım, her yaz Abhazya’ya gidiyorum. Gruba 2009 Şubat ayında katıldım. Bazen aksaklıklar olsa da neredeyse aralıksız çalışmaya devam ettik, kendi okulumda konserler veriyorum. Mızıkayı gördüklerinde çok şaşırıyorlar, mızıka dediğimde daha çok ağızda çalınan mızıkayı anlıyorlar. Abhazya’yı kimse bilmiyor, Rusya sanıyorlar. Mızıka çalmaya devam edeceğim. Neden mızıka çalıyorum diye sorarsanız kaybolmaya yüz tutmuş bu kültürü, sesimizi birilerine duyurmak için çalıyorum. En çok Abhazya’da mızıka çalmak istiyorum. Orada mızıka çalan yok. Mızıka da Ubıhça gibi yok olmasın istiyorum. Mızıkanın yaygınlaşmasını istiyorum.”

Sude Yıldırım (Gucgeripha)

“Yedi yaşındayım, Abazayım. 2 yıldır Wohayra’ya geliyorum. Zerrin teyze bana küçük mızıka aldı, onu çalmaya başladım, oynuyorum da. En çok Ağlatan Qafe’yi seviyorum.”

 

Sayı : 2013 04