Demokrasiye bağlılık

0
1965

Kafkasya’da; ABD ve Batı, ne varsa eski-yeni tüm hesaplarını enerji ve petrol boru hatlarının geleceği üzerinde inşa etmeye çalışıyor. ABD, Kafkasların “özel çıkar” alanları olduğunu saklamıyor. RF ise, tarihi çıkarları olan Kafkaslara; ABD, NATO, BM ve Batı’nın sızmasını asla istemeyecektir. ABD ve Batı’nın enerji ve petrol hesapları Rusya’nın, Kafkasya bölgesindeki nüfuz alanlarını elden çıkarmak istemeyişi, yeni bölgesel çatışmalarla olası bir savaşın çıkmasını düşündürmektedir.

Kafkasya’nın konumu ve önemi, dünya enerji hatlarının düğüm noktası olmasındadır. Küresel emperyalistler bölge üzerine gelecekte de oyunlar çevirmekten geri kalmayacaklar. Kafkasya, insanlık ve uygarlık tarihinin en temel alanlarının başında gelen bir toprak parçasıdır. Büyük acılara, ölümlere, baskılara, sürgünlere uğramış; savaş ve işgallerin ne demek olduğunu, kendilerinden neleri alıp götürdüğünü yaşamış halklar diyarıdır.

Kafkas-Rus savaşları Kafkasya topraklarında, çetin sonuçlara sebep olmuştu. Dağlı halkları, çeşitli dönemlerden başlayarak kendilerine yönelik saldırılara karşı daima güçlü direnişler gösterdiler. Savaşlar uzun yıllara yayıldı. Rusya üstün askeri ve silah gücüyle Kafkas coğrafyasında Çerkesleri sürdü. Baskı ve katliam yaptı. Çerkesleri her zaman etkisiz bırakmaya çalıştı. Onların özgürlüklerini ellerinden aldı. Adıgeler, Çeçenler, Alanlar (Osetler), Abazalar, Ubıhlar’la birlikte onlarca Kafkas halkı sürgün edildi. Rus-Kafkas savaşları sırasında her bölgede savaş farklıydı. Savaşlar farklı olunca sürgünler de farklı gerçekleştirildi. Bazı bölgelerde Çerkeslerin nüfuslarının tamamına yakını sürgün edildi, topraklarından çıkartıldı. Sürgünlerin trajik öyküleri insan yüreğini yaralamıştı.

Çerkesler dünyanın dört bir yanına dağıtılırken, geride kalanlar “kötü kaderlerinin” üstesinden gelmeye çalıştılar. Aradan geçen yaklaşık yüz elli yıl sonra; onlar günümüzde de yazgılarıyla baş başa kaldı, bir kez daha “kötü kaderleriyle” yüz yüze geldiler.

Bugün Kafkasya’da Çerkesleri, RF pasifize ederek etkisizleştirmek, bir başka bünyenin içinde eritip asimile etmek istiyor. Bundaki amaç, Kafkasya’da geride Çerkes diye bir şey kalırsa onları da bu yolla eritmek, yok etmek… Her zaman olduğu gibi bu gün de RF geçmişten gelen sömürgeci alışkanlıklarıyla Çerkeslerin sesini boğmaya çalışıyor. Her türlü sivil oluşumları pasifize ediyor. Hiçbir muhalif sese tahammül göstermiyor. Çerkes oluşumlarına türlü yol ve biçimlerde el atıyor.

Kafkasya’da süren bu sindirme ve pasifize etme girişimleri diasporada da farklı olmuyor. Diasporada hayat her zaman Çerkesler için korkutucu, türlü baskılarla ürkütücü… RF diasporada da her türlü sivil oluşumları ve muhalif Çerkeslerin seslerini Kafkasya’daki gibi boğmak, ileri mücadele içindeki kimlikleri tasfiye etmek istiyor. Dün Kafkasya RF için neydiyse bugün de hala kırk tilkinin kafasında dolaştığı yer. Kafkasya ve diaspora RF’nin siyasi, stratejik, politik çıkarlarına ters düşmedikçe sorun yok! Ama RF, tüm emperyalistler gibi nerede demokratik bir yöntem varsa bu demokratik yöntemler, onun uygulamalarına ters, çıkarlarına karşı düştüğü için demokrasiden korkuyor. Her zaman diktatörce yöntemleri seçip destekliyor. Sonuna kadar antidemokratik uygulamaların yanında oluyor. Diktatörce yöntemlerle halkların özgürlüklerinin ve geleceklerinin karşısında yer alıyor. Halkların özgür geleceklerinin kazanımları onun çıkarlarına ters düştüğü için de bunu anladığı anda her türlü muhalif duruş gösterenleri nerede olursa, orada boğmaya çalışıyor. RF, diasporanın Kafkasya’ya yönelik her ileri adımına tahammül etmiyor, diasporanın Kafkasya politikaları RF’nin çıkarlarına ve stratejik uygulamalarına ters düşmedikçe diasporayı destekler gözüküyor.

RF, Çerkeslerin Kafkasya’ya koşulsuz geri dönüşü, dönüş için olanak sağlanması, anadilinde eğitim ve kültür kurumlarının açılması gibi talepleriyle birlikte, Kafkasya’ya dönenler için yerleşim yerleri ve alanlarının açılması gibi en masum talepleri reddediyor. Ekonomik destek sağlama diye bir derdi de olmuyor. Diasporanın çifte vatandaşlık gibi tüm hakların kabulü ve en önemlisi de her ne sebeple olursa olsun sürgün edilenlerin anavatana dönüşüyle birlikte tüm yasal ve anayasal hakların iadesi, zararlarının tazmin edilmesi, en önemlisi de soykırımın kabulü, özür dilenilmesi gibi her türlü demokratik hak ve taleplerin, politik isteklerin kabulünü tanımamakta direniyor.

RF, ekonomik, siyasi, stratejik çıkarlarına uygun olmadıkça her tür muhalif oluşumu ve kurumları reddediyor. Bu reddini güçlü ve büyük devlet oluşu üzerine kuruyor. Bir devletin büyük devlet olması ya da onun büyüklüğü, ancak kendilerinden başka kültürlere, halklara yardımlarıyla ve demokrasiye, insan haklarına bağlılığıyla ölçülür.

RF, Çerkeslerin siyasi, politik, kültürel taleplerini, demokrasiye bağlılıkla büyüklüğünü gösterecek midir? Soru budur. RF diasporanın neler istediğini, gelecekte anavatanlarında kendilerini özgürce ifade etmelerinin önündeki yasal engellerin kaldırmasını sağlayarak kendisinin büyüklüğünü, demokrasiden yana olduğunu ancak o zaman gösterecektir. Demokrasiye bağlılık her zaman büyüklüktür.

Sayı: 2013 07