Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Egemenlik tartışması

Türkiye–Azerbaycan–Gürcistan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı’nın üçüncüsü 19 Şubat 2014 tarihinde Azerbaycan’ın Gence şehrinde gerçekleştirildi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Dışişleri Bakanı  Elmar Memmedyarov ve Gürcistan Dışişleri Bakanı Maia Panjikidze’nin katılımıyla gerçekleşen toplantı sonunda imzalanan ortak bildiride bir diğerinin egemenlik ve toprak bütünlüğüne verilen desteği teyit ettiler ve Dağlık Karabağ ile Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarına egemenlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası tanınmış sınırların ihlal edilemezliği ilkeleri ve Birleşmiş Milletler, AGİT ve Avrupa Konseyi’nin ilgili kararları temelinde en kısa sürede barışçıl bir çözüm bulunmasının öneminin altını çizdiler.

Apsuvara Grubu ve KAFFED konuyla ilgili bildiri yayınladı.


Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Yetkililerinin Bilgilerine

Tarihi gerçekler bilinmeden günümüzde geçerli politikalar üretilemez. Abhaz-Gürcü ilişkileri de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Tarihin ilk çağlarından beri Kafkasya’nın otokton halklarından biri olan Abazalar bu coğrafyada kardeş olan diğer halklar ile birlikte varlığını sürdürmüş ve tarihin hiç bir döneminde Gürcistan’ın egemenliği kendi rızasıyla kabul etmemiştir. 19 Yüzyıl Kafkas-Rus savaşları neticesinde halkının büyük bir çoğunluğu başta Osmanlı devleti olmak üzere dünyanın birçok farklı coğrafyasına dağıtılan Abazalar 1878 yılında en son sürgün neticesinde kendi topraklarında azınlık durumu düşmüşlerdir. Bu tarih itibarıyla; sürgünde boşalan topraklara Rus çarlığının o günkü politikaları gereği başka halklar yerleştirilmeye başlandı. Etno-demografik dengeyi Abazalar aleyhine bozarak, ülkenin asli unsurunu kendi yurdunda azınlık durumuna düşüren ve yok oluşu hızlandırmayı hedefleyen bu sömürgeci göçmen politikası, Abhazya’ya çok yoğun bir Kartvel (Gürcü, Migrel ve Svan) nüfus göçüne sebep oldu. Sadece, 1897 yılında Abhazya’da 58 bin Abaza yaşarken, kolonizasyonla yerleştirilenlerin sayısı 45 bin civarındaydı. Bu durum ivme kazanarak devam etti.

Ekim 1917’de Rus çarlığının devrilmesinin ardından Kasım 1917’de toplanan Abhaz Halk Kongresi’ne katılanların ortak iradesi ile Kafkas Dağlı Halklar Birliği’nin bir birimi olarak görev yapacak olan ve Abhazya’nın ilk parlamentosu olan Abhazya Halk Konseyini kurdular.11 Mayıs 1918’de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti bünyesinde diğer kardeş olan halklar ile birlikte yer aldılar. Bu aşamaların hiç birinde Gürcistan yer almadı!

Nisan 1918’de Gürcü Menşeviklerin saldırısı sonucu 17 Mayıs 1918’de Abhazya, Gürcü Menşeviklerin eline geçti. 1921’e gelindiğinde Abazalar, Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi (SBKP MK), Şubat 1922’de Abhazya’nın statüsünü Gürcistan’la “Anlaşmalı Sosyalist Federal Cumhuriyet ” olarak belirledi. 1931’de Abhazya’nın statüsü, Gürcistan içerisinde özerk bir cumhuriyete dönüştürüldü. Böylece Abhazya, SSCB tarihinde siyasi statüsü düşürülen tek ülke unvanını elde etmiş oldu. Bu yıldan sonra siyasi hakların gasp edilmesiyle beraber Abhazya’nın milli-kültürel gelişimini engellemek için Gürcüler tarafından tedbirler alınmaya başlandı. Gürcüleştirme politikası gereği, Abazaca olan ad-soyadları ve yer adları, uydurulan Gürcüce isimlerle değiştirildi. 1948-1952 yılları arasında 150’den fazla şehir ve yerleşim merkezinin adı değiştirilmişti. Cadde, meydan, tren istasyonu, ortaokul ve liselerin isimleri de dönüştürüldü. 1940’tan itibaren ise bütün resmi belgelerden Abhaz sözcüğü kaldırıldı. Sömürgeci zihniyetin eylemlerinin ayyuka çıktığı bu dönemde göç politikası, Çarlık Rusya ve Menşevik Gürcistan’ı aratmayacak bir süratle devam ettirildi. Belli bir program dâhilinde Gürcistan’dan on binlerce kişi Abhazya’ya transfer ediliyordu. Bu göçmenleri cezbetmek için Migrel stilinde köyler kuruluyor, yeni devlet çiftlikleri eşsiz ormanlar kesilerek ve masrafları Cumhuriyet bütçesinden karşılanarak oluşturuluyordu. Önceleri göçmen kolektif çiftlikleri Abhaz köylerinin dışına kurulurken, sonraları köylerin içine taşınmış ve Abhaz nüfus azınlığa düşürülmüştü. Tiflis’te ise Gürcü kolektif çiftçilerinin Abhaz kıyılarına yerleşmeleri için özel arazi bağışları yapılmaktaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın zor koşullarında dahi, göç hareketi hız kesmeden devam ediyordu. Bir gecede, toprak üstüne dikilen direklerin üzerine kurulan “Stalin evleri ” bugün hala yerlerindedir. Çok sayıda siyasetçi ve akademisyen 1930’lu ve 1940’lı yıllarda yok edildi. Birçok genç araştırmacı 1950’lı yıllardan 1980’lere kadar baskıya uğradı.

Yakın tarihinde bu faşist zihniyetin politikalara maruz kalan Abaza ulusu sonrasındaki yıllarda tarihinden ders çıkartarak direnmeyi ve birleşmeyi seçti. 14 Ağustos 1992’de Gürcistan’ın Abhazya’ya saldırısı ile başlayıp 30 Eylül 1993’te Abazaların zaferiyle neticelenen savaşta kendi tarihine, kendi topraklarına ve kendi halkına sahip çıkan Abazalar tekrarlanması muhtemel saldırılarda aynı duruşunu tekrar gösterecektir. Görüldüğü üzere vatanımıza uzun süredir zarar vermeye çalışan bu zihniyet her şeye rağmen başarıya ulaşamamıştır.

Bizler diaspora gençleri olarak şunun iyi bilinmesini istiyoruz. Abhazya’nın göz ardı edilerek bölgesel işbirliği anlaşmalarının yapılması bizleri derinden yaralamaktadır. Böyle bir yaklaşım gerçekçi değildir. Abhazya’yı görmezden gelmeniz; onun varlığının ve bağımsızlığının birçok devlet tarafından tanınmış olduğu realitesini ortadan kaldırmaz. Abhazya Cumhuriyeti bağımsızdır ve öyle kalacaktır. Bizim devletimiz, yani Türkiye Cumhuriyeti Abhaz kökenli vatandaşlarını ve onların isteklerini ne zamana kadar görmezden gelecektir? Sayın bakanımız Davutoğlu’nun, “Güney Kafkasya havzasının bir barış havzasına dönüşmesi gerektiği” düşüncesine gönülden katılıyoruz. Ama bu barış ancak bağımsız Abhazya ve Bağımsız Güney Osetya gerçeğinin kabullenilmesiyle olabilir. Saygılarımızla,

Apsuvara Grubu


Kamuoyuna

19 Şubat’ta Azerbaycan’ın Gence şehrinde düzenlenen ve Türkiye–Azerbaycan–Gürcistan Dışişleri Bakanları’nın katıldığı üçlü Toplantı sonucunda T.C Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da imzaladığı ortak bildiride; “Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarına egemenlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası tanınmış sınırların ihlal edilemezliği ilkeleri çerçevesinde en kısa sürede barışçıl bir çözüm bulunması” şeklinde ifadeler yer almış ve basına da bu şekilde yansımıştır.

Ne Abhazya, ne de Osetya tarihin hiç bir döneminde Gürcistan toprağı olmamıştır. Abhazya ve Osetya, başta Rusya Federasyonu olmak üzere Nikaragua, Venezuela, Nauru, Vanuatu ve Tuvalu tarafından resmen tanınmış, bağımsız devletlerdir.

Türkiye’deki Kuzey Kafkas Diasporası’nın temsilcisi Kafkas Dernekleri Federasyonu olarak, T.C. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu, tarihi gerçekleri bilmeden, Türkiye’de yaşayan Abhaz, Oset ve tüm kardeş Kuzey Kafkas halklarının hassasiyetlerini yok sayarak, binlerce yıldır üzerinde yaşadıkları vatanlarını bir başka ülkenin toprağıymış gibi, “toprak bütünlüğü ve uluslararası tanınmış sınırların ihlali” şeklindeki asılsız ve toplumumuzu rencide edici açıklamaları nedeniyle kınıyoruz.

Kafkas Dernekleri Federasyonu

Yazarın Diğer Yazıları

“Derneklerimiz kültürel temelde örgütlenmeler olmakla birlikte sürgün ve soykırım, anadili, dönüş hakkı gibi taleplerimizin aslında siyasetin konusu olduğu açık”

-Nasıl bir KAFFED/Federasyon/Birlik hayaliniz var? Üye derneklerle ilişkiler, uluslararası kurumlarla ilişkiler, sürgün, soykırım, başta anadili olmak üzere kimliğe ve kültüre dair her konuda nasıl...

Vefat: Zafer Sürer

Ankara Çerkes Derneği’nin kültür ve anadili emekçilerinden, Adana Kayapınar Köyü’nden Şejoko Zafer Sürer vefat etmiştir. Ailesi, yakınları ve sevenlerine sabır dileriz. Tha bu acıyı unutturacak başka...

İKKD’nin küçük yönetmenlerinden ‘Kavuşma’

Bayrak tüm dünyada bir ulusu oluşturan en temel yapıtaşlarından biri olarak kabul görülür. Aslında bir sembol olmaktan öte milletin tarihidir, ruhudur. Geçmişten geleceğe...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img