Kız alırken oğlan tarafından 50-60 ve dana çok silâhlı atlı, oğlanın ağabeyi, yoksa mutlaka bizzat kendisi, bir araba içinde akrabalarından yaşlı bir kadın ve yanında iki kadın, birlikte kızın köyüne giderler. Orada kızın evinde bir gün bir gece konuk kalırlar. Armenîk denilen çalgılarıyla ulusal havalar çalarak oynarlar. Gece gelin almaya gelen delikanlılara kız tarafı araba koşmak, ça¬mura düşürmek, ıslatmak gibi türlü eziyetler yaparlar.
Ertesi gün gelinin akrabalarından iki kız, yaşlı bir kadın ve köyün delikanlıları, gidecekleri köyün uzaklığına göre düğün kafi¬lesini bir iki saatlik yola dek uğurladıktan1 sonra geri dönerler. Yol sırasında uğradıkları köylerin halkı, düğün topluluğundan “toprak bastı” parası alırlar. Sonra da atlarına binip bunlara katılırlar. Oğ¬lanın köyüne vardıklarında bir gün bir gece çalgı çalarak oynarlar.
Kız tarafından gelecek olan kişilerin ağırlanmasından sonra nikâhı yazdırırlar. Taraflar delikanlının parasal gücünü gözönüne alarak para ya da hayvan verilmesiyle ağırlığı kararlaştırırlar, düğüne başlarlar.
Düğünde at yarışı, pehlivanlık gibi ustalıklar gösterilir. Şölen arasında kızın babası, amcası, dayısı ve ağabeyi bulunmazlar. Kız¬dan küçük olanlarla yakın arkadaşları bulunur.
Çerkez kızları, evleninceye dek akrabalarından ve köylülerden kaçmazlar. Evlendikten sonra gelin ve damat kayınbabalarına gö¬rünmezler. Delikanlı gerek kayınbabasının gerek yaşlı kişilerin ya¬nına iki üç ay kadar çıkmaz. Özellikle gelinin akrabalarına üç beş yıl gözükmez. Gelenekleri gereği kayınbabasının yanma çıkmak İçin belirli süre bekledikten sonra damat yanına iki üç yakın arka¬daşım alıp, kayınbabasının evine gider. Parasal gücüne göre bir at armağan olarak götürür. Buna «el öpme» geleneği denir. Kız tarafı da damada eşlik eden delikanlılara uygun birer armağan vererek karşılıkta bulunurlar. Delikanlı kendi babasına, annesine, akraba¬larına ve gücü varsa komşularından yaşlı kimselere ruba yapar. Bu giysilerle birlikte birer de koyun gönderir. Sonra da onların yanına çıkar.
Kaynana ve gelinin kardeşleri güveyiden kaçmazlar. Fakat ge¬lin, kayınbiraderinden kaçar.
Gelin bir yıl baba ve annesinin köyüne gitmez. El öpmeye gi¬derken ana, baba ve akrabalarına birer kat elbiselik kumaş ve giy¬siler götürür.
Babasının evinde iki üç ay kadar kalır. Akrabaları bunun ge¬tirdiği armağanlara karşılık olarak güçleri oranında çeyiz yerine geçmek üzere damızlık inek, kısrak, manda ve üç dört araba çeşitli eşya armağan ederek kocasının evine gönderirler. Akrabalarının tü¬münün durumlarına göre yardımda bulunarak yeni kurulmuş bir yuvanın pekiştirilmesine yardım etmeleri Çerkez’lerce sürdürülen güzel geleneklerden biridir. (Sayfa 21, 22)
Köy düğünlerinde pek uygun olmayan durumlardan biri de kız köyünün halkı tarafından yola ip germeleri ve ellerinde tuttukları uzun değnekleriyle gelin al¬maya gelenlere – canları acımayacak ölçüde – vurmaları, ancak bahşiş aldıktan sonra yol vermeleridir. Bu gelenek Çerkez ve Gürcülerde baskı ölçüsündedir. Yolu ağaçlarla keserek geçişe engel olurlar. (Sayfa: 23)
Kaynak: Anadolu Köy Düğünleri
Yazan: Muallim Hasan Bahri.
Eski yazıdan günümüz Türkçesine çevirerek yayı¬ma hazırlayan: Güner Sernikli
Ortadoğu Teknik Üniver¬sitesi Türk Halkbilimi Topluluğu Yayını. Sayı: 4, Ankara, 1979.
Birinci Baskı: Muallim Hasan Bahri: Anadolu Köy Düğünleri Şems Matbaası. 1332 (1916), İstanbul
Sayı : 2014 06