Her zaman belirttiğim gibi, aylık periyottaki bir gazetede yazıyor olmak zor zenaat. Günceli yakalamak oldukça güç. Bu sebepten “Son ana kadar beklemeli ki daha da önemli olan bir olayı atlamamalı” derken; Ankara’daki büyük facia patlak verdi. İki canlı bombanın kendini patlattığı olayda 102 can kaybı oldu maalesef.
Bunların üzerine yazayım derken de; babamın rahatsızlığı gündeme geldi. Tansiyona bağlı olarak sağ tarafına gelen felç sebebiyle, günlerce hastane odalarında idik. Hasılı bütün bu olanlardan ağzımızın tadı kaçtı iyice.
Bu aylık kendime izin vereyim derken Serap Canbek’in gülücüklü “bekliyorum” maili geldi. O moralle de oturdum klavye başına.
Türkiye’deki tartışmaların artık gerçekten çok can sıkıcı bir hale geldiğini söylemeliyim açıkçası. Öyle ki yaklaşan seçimlerin önüne geçti neredeyse sen ben kavgası.
Masanın kimin tarafından yıkıldığı tartışması, gündem maddesi olurken; bir hususun ısrarla ıskalandığı kanaatindeyim. Niye kimse “masayı kimin kurduğunu” sorgulamıyor, anlamış da değilim.
Ak Parti’nin ve dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın tavan yaptığı dönemler masanın kurulduğu, daha doğrusu masaya oturulduğu dönemler. Hal böyle olunca Ak Parti’ye “oylarınız düştüğü için masayı devirdiniz” suçlaması anlamsız ve büyük haksızlık.
Belli bir kesimin dillerine rekaket gelmiş olmalı. Sürekli aynı şeyleri söyleyip duruyorlar. Yeniden hortlayan terörün tek sorumlusu Ak Parti’dir söyleminin abukluğu karşısında söyleyecek söz bulamıyorum açıkçası. Dillerdeki bu rekaket beyinlere de vurdu anlaşılan ki geçmişi sildiler bir çırpıda.
Genç jenerasyonu belki anlayabilirim. Onlar on üç yıldır Ak Parti iktidarından başkasını bilmedikleri için geçmişte yaşananları masal tadında dinleyebilirler.
Akşam karanlığı çöktü mü sokağa çıkmaya korktuğumuz ve kurtarılmış bölgeler, şehirler, üniversiteler yarattığımız yetmişli yılları ne çabuk unuttu bazı zevat.
Gençler patır patır vuruluyordu sokaklarda. Beşbin kişiyi kaybettiğimiz yetmişli yıllardan sonra, 12 Eylül silindiri geçmedi mi bu ülkenin üstünden?
Ayrıca doksanlı yıllardaki binlerce faili meçhul cinayeti nereye sokacağız erenler? Beyaz Toros’ların “Sessiz Gemi” olduğu günleri hatırlamıyor musunuz hiç?
İşin en acı tarafı da on binlerce insanın canına mal olan çatışmalar. Bütün bu olan bitenler içerisinde PKK terörünü yok sayan, başta HDP ve onun dümen suyunda gidip bütün siyaseti Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kuranlara ne demeli peki?
Çok uzatmak istemiyorum. Özellikle Demirtaş bir gün çıkıp desin ki: Ey PKK! Kürtlerin temsilcisi olarak bizler artık meclisteyiz. Düz ovaya indik. Siyaseti mecliste yapacağız. Silahı hemen bırak. Silahı bırakmazsan sana lanet olsun…
O gün ben de HDP’ye oy vermezsem namerdim.