Kafkasya Kültürel Dergi
Sayı 10 Mart, Nisan, Mayıs 1966
Çerkeslerin Temel Tarihte Rolleri ve Amazonlar
Dr. Vasfi GÜSAR
Bilindiği gibi tarih; milli ve ilmî (bilimsel) olarak iki şekilde incelenir ve izlenir.
Milli tarih; yetişmekte olan yeni kuşaklarda, genç ve körpe nesillerde milli şuur, milli ruh, milli heyecan yaratmak, milliyetçiliği aşılayıp kamçılamak, hisleri tahrik etmek amacı güttüğü için yalnız okul kitaplarında, dergilerde, gazetelerde yer alır. Bu bakımdan bu okul tarihi gerçekten uzak ve daha ziyade hissi bir pozisyon taşır.
Bilimsel tarih ise; mutlak bir objektif ile realitelere ulaşmak için arkeoloji, antropoloji, etimoloji, etnografik ve linguistik gibi ilmi temellere ve kesin tarihi araştırmalara dayanır, bunlara kıymet ve önem verir ve GERÇEKLERİ her şeyden üstün tutan bir ortam taşır.
Bazı yazarlar ve kurullar, menfaat, bencillik, şövenlik (üstün ırk teassubu) aşırı hodgâmlık, hoş görünme tesiriyle gerçekten bir hayli uzaklaşarak tenkide kadar giden sarp ve sapık yollara yönelirler, çıkarlarına bakarak esen hava ve rüzgâra uymaya çalışırlar.
Bizler ise; Çerkeslerin bilimsel milli tarihlerini düşünerek, gerçekleri göz önünde tutarak ve onlardan faydalanarak incelenmesini, temel kaynaklara dayanarak belirtmesini, en eski devirlere uzanılarak açıklanmasını, tenkitlerden mümkün olduğu kadar kaçınılarak hareket edilmesini en doğru yol bulduk. Kazancımız buradadır.
Çerkeslerin Kuzey Kafkasya’da kendilerini binlerce seneye götüren pek eski otokton (yerli) varlıkları vardır (1). Bu arada ilgilenerek konu olarak seçtiğimiz Amazon’lardır.
AMAZONLAR, eski çağlarda yaşamış, dünya tarih bitaplarında yer almış, içlerine erkek cinsi sokmayan bir KADINLAR DEVLETİ idi. İSA peygamber doğmadan (milattan) önce sekiz yüz yıllarına doğru Doğu Roma İmparatoru Büyük İskender devrinde adları geçen bu Amazonların yaşayışını, varlıklarını ve Anadolu kuzeyinde Samsun kıyılarından güneyde Adana (Kilikya) ve batıda Ege denizine kadar uzanan geniş bir alanda uygarlıklarını genişlettiklerini tarihler yazar.
Amazonların hayatı, yaşayışları, idareleri, savaşları eski Yunanlıların (Hellene) sanat alanında büyük ilgi uyandırmış, çekici bir olay olmuştur. Şiirlerde, menkıbelerde, rivayetlerde güzel sanat eserlerinde (resim, heykel) mabetlerin donatımında, salonların tezyininde Amazonların hayatı belirtilmiş, tasvir edilmiştir. Birçok saraylar bunların muhayyel resimleriyle donatılmıştır.
Amazonların pek geniş olan mitolojisi son zamanlarda güzel sanat sevenleri ilgilendirmiştir. Çağımız insanlarınca, nesillerin anası kadınlık âlemine çok önem verdiğinden erkeksiz bu tek kadınlar devletinin kuruluşuna, ilgi çeken idarelerine, geçmişteki mücadele ve savaşlarına yakınlık göstermek çok yerinde görülmüştür. Daha sonra Rönesans devrinin bir yıldızı durumunda olan Amazonlar aynı zamanda kadın inceliğinin, zarafetinin, kahramanlığının kıvılcım saçan iç ateşin ve hürriyet aşkının derin izlerini de taşır.
Çağlarımıza kadar uzanan ve derin izler bırakan Kadiri Erkek eşit haklarının bu ilk mücadeleci ve müjdecilerinin hayat anlayışlarını, felsefelerini, sosyal ve siyasal düşünce ve kavrayışlarını deştikçe, inceledikçe (Amazonlar) coşup giden bir konu olmuştu bizlere… Çünkü eski çağlarda kadınlara çok fena muamele ediliyordu. Araplar, Kenaniler (eski Yahudiler), sürülerle kız çocuklarını kurban ederler, kızlarını diri diri toprağa gömerler, Mısırlılar kızlarını coşkun Nil nehrine atarlar, Eski Hintliler eceli ile ölen karılarını ateşe vererek yakarlardı. Fakat Kas ve Kafkas ırkında böyle yüz kızartıcı bir hal görülmemekle beraber az da olsa Amazonlar erkeklerin kadınlara hor baktıkları, kıymette kusur ettikleri o devirlerde kadınlara yapılan baskılara, zedelenen izzeti nefislere karşı isyan etmişler, hükümet idaresini ellerine alarak devleti yalnız kendi cinslerine bırakarak ve gerektikçe amaçlarını savunarak savaşmaktan çekinmemişler, bağımsızlıklarını çevrelerindeki milletlere de tanıtmışlardır.
Gerçekten Amazonlar; kadınlık âleminin alemdarı idi. Hiç bir şeyden korkmayan, destanlar, efsaneler yaratan üstün savaşçıydılar. Bu kahraman kadınların erkeklerden üstün yararlıklar, mukavemetler gösterdikleri, idare ve siyaset alanında da hatırı sayılır konular üzerinde durdukları belirtilmektedir.
Her milletin tarihinde kahramanlık menkıbeleri yaratan, şöhret bulan kadınların adlarına rastlanır. Fakat bunlar yalnız şahsa bağlanmış ya da ufak topluma münhasır kalmıştır. Pek geniş bir kadın topluluğunun bir ülkede birleşmesi, kay-naşması, bir hükümet kurarak ortaya atılması, kendilerini ve vatanlarını savunacak devlet kurması dünya tarihinde yalnız Amazonlara nasip olmuştur.
9. yüzyılda Çerkes-Rus savaşında büyük kahramanlık göstererek yurduna engin hizmetler gören RİDADE (2) bir Çerkes kadını idi. MS. 8. yüzyılda Bohemya’da (Çekoslovakya) Alman kadınları; başlarında VLASTA olmak üzere asker ve sivil teşkilat kurarak kral PREMYULES ile sekiz sene savaşmışlar, ellerine geçen esir erkekleri nesillerinin azalması için öldürmüşlerdi. 1341 yılında İngiltere’de Monkor kontu; düşmanlarla savaşırken esir düşmüş, fakat karısı kontes silahlanıp atına binmiş, askerlerin başına geçip senelerce savaşmış ve kahramanlığı ile ün vermişti. Fransız-İngiliz savaşında Fransız Jan Dark’ın (Jeanne d’Arc) kahramanlığını bilmeyen yok.
1871’de Fransızların krallığa karşı Kommun (Commune) ihtilalinde Paris kadınlarının gösterdikleri üstün kahramanlıklar da dillere destan olmuştu. Versaille’de krallık askerleri Paris’e girip belediye taraftarları Parisli kadınlar ile savaşırken kadınlar; ümitleri kırılınca çevreyi ateşe vermişler, hükümet askerleri tulumbalarla yangını söndürmeye uğraşırken Paris kadınları tulumbalardaki suyu boşaltarak yerine petrol (gaz) dökerek yangının şiddetlenmesine sebep olmuşlar, birçoğu kurşuna dizilmesine rağmen amaçlarından vaz geçmemişlerdir.
Kahramanlık, cengâverlik alanında Kuzey Kafkas kadınlarına da büyük bir pay vermek gereklidir. Büyük vatansever İmam Şamil Ruslarla savaşırken Kuzey Kafkas kadınları kocalarının, oğullarının, kardeşlerinin ve mini mini yavruların intikamını almak için Ruslara karşı son nefeslerine kadar savaşmışlar ve sıkışık durum görünce önce çocuklarını sonra da kendilerini yarlardan atmak suretiyle hayatlarına son vermişlerdir.
I. Dünya Savaşında (1918), istiklâlci bin beş yüz Arap gönüllüsünün Şam (Suriye) çevresinde ELGOTA’da 50 hanelik MERÇ SULTAN Çerkes köyüne saldırışlarında köy etrafında barikat kuran kadınlı erkekli köylü köylerini savunmuşlar, saldırganları köye sokmamışlar, birçok telefat verdirmişler, üstelik Araplardan tazminat alarak köy çevresinden uzaklaştırmalardı.
Son Macar ihtilalinde Komünistlere karşı savaşan Macar erkekleri yanında birçok Macar kadınlarının da yer aldığı görülmüş, bu kadınların kahramanlıkları Avrupa ve Amerika gazetelerinde, dergilerinde günlerce yazılmış, resimler basılmış, yurtseverlikleri övülmüştür. 16. yüzyılda Güney Amerika’da Kızılderililerle savaşan Fransızlar, savaşçı Kızılderili kadınların hatırasını anmak için yanlarından akan büyük nehre bile “Amazon” adını vermişlerdi.
AMAZON denildiği zaman hatıra ilk gelen ÇIPLAK ATA BİNMİŞ SUVARİ kadınlarıdır. Amazon heykellerinde kadınlar çoğunlukla çıplak at üstünde belirtilir. Çünkü Amazonların çoğu süvari idi, azı da savaşa yaya giderdi. Kızlar daha küçük yaşta iken çıplak ata binmeyi, hızla giderken yerde bulunan her şeyi eğilerek almayı, yürürken hayvanın altından sırtına geçmeyi, derin nehirlerden atla yüzerek geçmeyi, nehirlerde yüzmeyi talim ederlerdi. Bu gün bile ata binen kadınlara Amazon dedikleri gibi ata binen kadınların giydikleri geniş etekli roba da Amazon derler.
Amazonların silahları ok, yay, mızrak, bir tarafı keskin çift yüzlü balta, tek yüzlü balta idi. Yuvarlak veya böbrek biçiminde kalkan kullanırlardı. Baş açık veya firijya (phyrigia) külahı veya deriden kürk kalpak (3) giyerlerdi. Küçük yaşta nişancılık, zorluğa tahammül, avcılık gibi eğitim işleri gösterilirdi. Harekette, atıcılıkta zorluk çekmemek için sağ memeleri (Sauromateler gibi) dağlanırdı, erkek gibi yaşamak, ağır işler görmek en büyük kaygıları idi.
Amazonların savaşta kullandıkları oklar, Afrikalı muharip kabilelerin okları gibi zehirli nebatın (bitki) suyuna batırılmış olan oklardı. Açtığı yaralar ölümle sonuçlardı. Kilikya ve Firikyalılarla savaşlarda bu okları kullanmışlar, Kilikya kiralı TOROS’u esir almışlardı. Amazonlar savaşlarında özel bir taktik kullanırlar, düşmanları ile sınırlarında karşılaşmazlar, yiyeceklerini nakil araçları ile beraberlerine alır, şehir ve köyleri boşaltır, geri çekilir, düşmanın kendi yurtları içine girmesine göz yumarlar, onları iyice soktuktan ve yolculukla yorduktan ve aç bıraktıktan sonra en uygun gördükleri yerlerde pusuya düşürüp savaşırlar ve galebe çalarlardı. Amazon taktiği diyeceğimiz bu hareketi Ruslar Napolyon seferinde Moskova’da ve II. Dünya Savaşında Stalingrad’da Almanlara karşı tatbik etmişlerdir. Amazonlar seferlerinde çoğunlukla bu usulü takip ederlerdi.
Amazonlar komşuları ile senede bir defa haziran ayının ilk haftasında dostça, âşıkane buluşurlar, neşeli vakitler geçirirler ve sonbaharda üzümlerin kemâle geldiği sıralarda birleşme günü ve yerini komşularına haber verirlerdi. O gün Amazonlar en güzel elbiselerini giyerler, en güzel koku ve esansları sürünürlerdi. Erkekler de sevgililerinin yanlarına tertemiz elbiseleri ile giderlerdi. Böylece üç gün üç gece zevk ve aşk alemi içinde yaşanırdı. Bu görüşmeler sonunda doğan erkek çocuklar babalarına verilir ya da öldürülür veya hadım edilip yanlarında bırakılırdı.
Amazon kelimesinin Yunan dilinde, Asiz, mazos-göğüs kelimelerinin yanlış etimolojisinden çıktığı ve Amazon’un göğüssüz anlamına geldiği söylenir. Amazon kelimesinin kendi dillerinden olduğunu bildirenler vardır.
Amazonlar Efes (EPHES) kültürünün kurucuları sayılırlar ve Artemis ile harp ilahesi Ares’e taparlar ve Amazonlar aslı Serake’ye (Trak) dayanan Ares’in çocukları sayılır.
Amazonlar, ince ve güzellikleriyle sanat tarihlerinde önemli hatıralar bırakmışlardır. Roma’da Capitalina müzesinde birçok lahitler üzerinde Amazon savaşları, Roma devri boyunca rağbet görmüştür. Roma Vatikan müzesinde Phedias’ın Amazonu seyirciler üzerinde güzel izler bırakmıştır. Amazon savaşlarını gösteren en önemli eserler Atina’da Stoa poikile ile Theseus tapınağını süsleyen Ressam Mikon’un 5. yüzyılın ilk yarısında meydan getirdiği büyük duvar resimleridir. Bu resimlerin vazo ressamları üzerinde büyük etkisi olmuştur. En büyük Yunan heykelcilerin elinden çıkmış dört yaralı Amazon heykeli Efes’teki Artemis tapınağında yan yana duruyordu (5).
(1)Morgan tarihi, cilt 2, s. 175
(2) Ridade. Seyin Time. Yeni Kafkas. İstanbul. 1957, no. 4, s. 18
(3) İnönü Ansiklopedisi, cilt 2, fasikül 13, s. 256. Amazon bahsi
(4) Aynı eser. s. 255
(5) Aynı eser. s. 256
*Menkıbe: Olağanüstü olaylarla ilgili anlatı, hikâye
Tezyin: Süsleme
Muhayyel: Hayal gücüyle yaratılan, hayal edilen
Kadiri: Erkek
Kadir: Değer, kıymet, itibar