Oubykh Mektupları Temmuz 2016

0
418

Büyüğünden küçüğüne, herkesin herkesi tanıdığı, herkesin herkesi bildiği bir sahil kasabası…

Sadece bu kasabaya ait bir sırrın olduğu bir sahil kasabasıymış burası…

Yaz döneminde, deniz için, tatil için gelenleri o kasabadan saymadıklarından, kasabanın gizemini söylemezlermiş kasabaya dışarıdan gelenlere…

Çocuklar saklar, kimseye söylemezmiş sırlarını…
Kuşlar saklar, kimseye söylemezmiş sırlarını…
Söyleseler de, duyanlar anlamaz, tuhaf zannederlermiş kasabalıyı…

Şimdi, bir tek size söylüyorum…
Siz de kimseye demeyin…
Ben mi nasıl biliyorum…
Bir kış vakti, bir tam gün geçirdiğim o sahil kasabasında, kasabanın sırrını söylediler bana…

Bu sahil kasabasında bir günde yirmibeş saat varmış…

Ağır işlermiş sahil kasabasında zaman…
Bir günde yirmibeş saat…

Her gün, bir saat fazla yaşamak…
Her sene, kaç gün fazla yaşamak…
Her bir ömür, kaç gün fazladan yaşamak…
Artık varın, siz hesap edin durun…

Kuşların kendilerine sakladığı, çocukların kendilerine sakladığı bu sırrı, rakı masasında bir-iki dile getiren olmuş, dile getirenler çok içmekle suçlanmış…

Bir yandan çocukların, bir yandan kuşların hoşuna gidermiş bu gizemli durum…
Aslında kendileri için gayet doğalmış bu durum…

Bu durumdan keyif alırlar, kuşlar daha çok öter, çocuklar daha çok kumdan kaleler yaparmış sahil kasabasının sahilinde…

Misafir gelen çocukların kalelerini dalga bir çırpıda götütürmüş, yirmibeşinci saati yaşayan çocukların kalelerine dalgalar yetmezmiş…

Kasabada ninniler daha çok söylenirmiş…
Kasabada çocuklar daha çok uyurmuş…

Kasabada hiç saatçi yokmuş…
Kimsenin saati de yokmuş…

Yaz dönemi için gelenler haricinde kimsede saat olmaz, saat bilmezmiş kasabalı…

Yelkovan…
Akrep…

Güneş…
Ay…

Kasabaya yaz döneminde gelenler, bir yerde gördükleri birini, kendileri için çok kısa bir zaman diliminde, bir başka yerde gördükleri zaman, bunun nasıl olduğunu hiç anlayamazlarmış…

Kasabada iki değirmen varmış…
Biri yel değirmeniymiş…
Biri su değirmeniymiş…

Yel değirmeni akrep…
Su değirmeni yelkovanmış…

Rüzgar ne kadar güçlü ise o kadar hızlı dönermiş akrep…
Su ne kadar güçlü ise o kadar hızlı dönermiş yelkovan…

Her gün yirmibeşinci saatte hiç aksamadan buluşurlarmış…

Bir avuç buğday…
Bir kap un…
Bir ekmek…

Rüzgar esmiyor…
Su gürül gürül akıyor…

Midas’ın kulakları eşek kulaklı…
Kasabanın sırrı, kasabada kalsın…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz