Ne zaman yeni bir şey olsa, bir grup bölünme şarkısını koro olarak okumaya başlıyor Çerkes diasporasında. Bu bir hastalık mı yoksa alışkanlık mı bilemiyorum adını siz koyun.
Mesela geçenlerde Uluslararası Kafkas Derneği isminde bir dernek kurulmuş; allah sahibine bağışlasın, aynı grup başladı; kendi çalıp kendi söylemeye “bölünüyoruz, küçülüyoruz” diye. Yahu bir durun, kendinize gelin; siz onlarla bir bütün müydünüz de bölünüyorsunuz şimdi? Derneğin tüzüğünde yazanları, camiaya giriş biçimini veya öngörülebilir faaliyetlerini falan eleştirenleri bir kenara koyarak yazıyorum. Eleştirmek ayrı şey, koro söylemek apayrı bir şey.
Nedir bu bölünme paranoyası? Ne bölünüyor ki? El insaf! Sanki birlik ve beraberlik ortamı yakalayabildiğimiz tek bir şey varmış gibi. Önce birlik ve beraberlik yakalayabildiğimiz bir şeyler çıkaralım ortaya; ama öyle bilmem ne derneği, falan federasyonu diye değil; bir reçete olsun. Her dernek, her federasyon istediğinde nasibini alsın bu reçeteden. Öyle kimsenin tekelinde olmasın, Ankaralı beyleri temsil etmesin. Öz hakiki vatan menşeili olsun, buram buram Xabze koksun. Olmayan bir şeyin bölünmemesi için gösterilen çaba kadar, bizim olan şeyleri kavrayabilsek keşke… Anlamıyorum ki! Abhazlar yeni federasyon kurarlar; bölünüyoruz. Dernekler Çerkes derneği olur; bölünüyoruz. Bölünmüyoruz arkadaşlar; yok oluyoruz. Ama ne Abhazlar federasyon kuruyor diye, ne de dernekler Çerkes adını alıyor diye değil; olmayan şeylerin içinde debelenmekten önümüze bakamıyoruz diye yok oluyoruz. Nasıl bölünüyoruz ben anlamıyorum, nerede birleşebilmişiz de bölünüyoruz? İçinizde anlayan birisi varsa bana anlatsın; yeni bir dernek, yeni bir federasyon ya da başka bir yeni şey; korumaya çalışılan neyi bölüyor? Sakin olalım; bırakalım su aksın ve yolunu bulsun. Birlik ve beraberlik yok ama, olunduğu kadarı da yerinde duruyor panik yapmayın.
Elimizde bir kaplan var doğru, ama bu kaplan artık kağıttan bir kaplan; kendi genel kurulundaki kürsüye çıkıp acımızı inkar eden bir politikacıya cevap verecek durumu bile kalmadı, bunları da herkes kendi gruplarında fısıldıyor da; birbirini de “aman kimse duymasın, bölünürüz” diye tembihliyor. Kağıttan kaplanımız olacağına varsın canlı-kanlı bir kedimiz olsun daha iyi; susmayın. Çünkü esas zarar verecek bölünme konuştuğunuz zaman değil, sustuğunuz zaman oluyor; ruhunuz bile duymuyor.