Halklar Kendini Anlatıyor

0
701

Çerkesler-1

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından düzenlenen “Halklar ve İnançlar Kendini Anlatıyor” oturumları kapsamında sıra Çerkes halkındaydı. Çerkesler 2 Kasım 2019 Cumartesi günü düzenlenen bu ilk oturumda kendilerini katılımcı diğer halklara anlattılar. Çerkeslerden önce Aleviler, Arap Aleviler, Süryaniler ve Ermenilerin tanıtıldığı platformda Çerkes halkı Abaza, Oset ve Ubıh temsilciler ile yer aldı. Adigelerin ve Çeçenlerin anlatılacağı ikinci oturum, 7 Aralık 2019 Cumartesi günü yapılacak.
HDK Genel Merkezi’nde yapılan etkinlikte Gül Yılmaz, Banu Sarıaslan ve A. Seda Berzeg konuşmacı olarak katkı sunarken Yaşar Güven ise programın moderatörlüğünü üstlendi. Konuşmacılar sırasıyla Abaza, Oset ve Ubıh halklarının binlerce yıla dayanan tarihleri, günümüzde yok olmaya yüz tutmuş diller listesinde yer alan dilleri, kültürleri, anavatandaki ve diasporadaki yaşam biçimleri hakkında bilgiler paylaştılar.
Çerkes halklarının anavatanları Kafkasya’da uğradıkları soykırım ve yaşadıkları sürgün sonrasında, yaşamlarını sürdürmek zorunda bırakıldıkları coğrafyalar hakkında bilgiler paylaşıldı. Çerkes halklarının önce Osmanlı, sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki örgütlülükleri, bu örgütlerin yaptığı çalışmalar da oturum sırasında gündeme getirildi. Anadilinde eğitim alanında şimdiye kadar yapılmış çalışmalar ve bundan sonrası için yapılması planlananlar hakkında bilgiler sunuldu.
Anadolu coğrafyasında Çerkesler olarak isimlendirilen halkların kimler olduğu ve Anadolu halkları arasında bilinen yaygın özelliklerinin haricinde Çerkeslerin diğer halklar tarafından pek de bilinmeyen toplumsal yaşayış özellikleri karşılıklı konuşmalarla aktarıldı.
Oturumun ilk kısmından sonra Fıccın restoran tarafından hazırlanan ve psıhalive, velibah, halujun da yer aldığı Çerkes yemekleri beraberce tadıldı. Sonrasında katılımcılar ve konuşmacılar karşılıklı soru-cevap kısmıyla bilgi alışverişinde bulundular.

Haber: Leyla Kar

***

Hemşinliler

Halkların Demokratik Kongresi – Halklar ve İnançlar Komisyonu’nun düzenlediği “Halklar ve İnançlar Kendini Anlatıyor” programının altıncısında Hemşinliler vardı.
Mahir Özkan’ın rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı sunumda, Hemşinlileri Evrim Kepenek ve Hikmet Akçiçek’ten dinledik.

Hikmet Akçiçek:

MS 620 / 780’lü yıllarda -aynı hikâye iki farklı tarih için anlatılıyor- bugünkü Ermenistan sınırları içindeki Sevan gölü civarında Osaka denen bölgeden Arap baskınları nedeniyle yaklaşık 10 bin kişi, liderleri Hamam Amatuni önderliğinde, Çoruh nehrini aşarak Bizans topraklarına geldi. Bizans İmparatoru Konstantin onları Kaçkar dağları eteklerinde harabe halde olan Dampur bölgesine yerleştirdi. Liderlerinin isminin zaman içinde evrilmesi sonucu Hemşin olarak anıldılar.
Fahrettin Kırzıoğlu ise; Hemşinlilerin, Horasan ve Hemedan üzerinden Orta Asya’dan gelen Türk boyu olduğunu iddia ediyor. Ermeni bölgesinde oldukları için Ermeniceyi öğrendiklerini, Gregoryen olduklarını ifade ediyor.
Kırzıoğlu dışındaki tarihçilerin tümü Hemşinlileri Ermeni kökenli bir halk olarak tanımlar.
1700’lü yıllardan itibaren Çarlık Rusyası’nın Kafkasya’ya saldırıları sonucu Hemşinlilere yönelik İslamlaştırma çalışmalarının arttığını yazan tarihçiler de vardır. Hemşinlilerin İslamlaşması 1500’lü yıllarda başlayıp 1800 sonlarına kadar devam eden bir süreçtir.
Türkiye’deki Hemşinliler, kendilerini Türk milletinin ve İslam ümmetinin bir parçası gibi görürler. Hemşinlilerde Ermenilik iddiası nedeniyle travmatik boyutta tepkiler olduğu söylenebilir. Türk veya Ermeni olmak; iki yönlü basınç söz konusu. Kırzıoğlu gibiler ‘Türksünüz’ diyor, milliyetçi Ermeniler ‘Ermenisiniz’ diyor. Bizler ise bir Hemşinli kimliğinin oluştuğunu söylüyoruz. Ermenilerden Müslümanlaşmış bir kimlik ama tarihsel süreçte bir ‘Hemşinli’ kimliği oluştu. Hemşinli olmak “huzurlu bir liman”, “kendimizi korumaya aldığımız” isimlendirme olarak değerlendirilebilir.
Hemşinlilerin görünür olması, kültüre dair yapılan çalışmaların sonucunda gerçekleşmiştir.
Doç. Dr. Erhan Gürsel Ersoy, İbrahim Karaca (Bir Avuç Hemşin, Su yayınları) gibi isimlerin çalışmaları; 2005 yılında çıkan, Hikmet Akçiçek, Mustafa Biber, Cebrail Kalın ve Abdullah Şakar’dan oluşan Vova’nın ‘Hemşince Anonim Ezgiler’ albümü, ikinci olarak ‘Garmi Doç’ albümü; yönetmen Özcan Alper’in Momi, Sonbahar ve Gelecek Uzun Sürer filmleri; Kazım Koyuncu’nun, Ayşenur Kolivar’ın albümlerinde Hemşince ezgilere yer vermesi; 2011 yılında Hemşin Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği’nin (HADİG) kuruluşu ve anadil kursları başta olmak üzere yaptığı çalışmalar; 2014 yılında GOR dergisinin (6 ayda bir) yayına başlaması; Mahir Özkan’ın Hemşin Hikâyeleri derlemesi ve Küçük Prens’i Hemşinceye çevirmesi (Bidzig Prens)…
Literatürde yaşadıkları coğrafyaya göre Batı, Doğu ve Kuzey Hemşinlileri olarak üç grupta ele alınırlar.
Hopa çevresi doğu, Rize’nin Hemşin ve Çamlıhemşin çevresi batı, Abhazya ve Soçi çevresi kuzey.
Türkiye’de yaşayan Hemşinlilerin tamamı Müslüman’dır. 1877-78 Osmanlı-Çarlık Rusyası savaşı döneminde bir grup Hopa Hemşinlisi Düzce ve Sakarya’ya göçmüştür. İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1944 yılında ise, Batum’daki Müslüman Hemşinliler, Kırgızistan ve Kazakistan’a sürülmüşlerdir. Sovyetlerin dağılmasından sonra bu insanların bir kısmı oralarda tutunamadılar; Soçi, Krasnodar, Rostov ve çevresine dönüp yerleştiler.
1915’e kadar az da olsa özellikle Elevit köyünde Hıristiyan ailelerin varlığına dair bilgiler mevcuttur. Hıristiyan Hemşinlilerin Hemşin’den göçü 1600’lü yıllarda başlıyor, 1915 yılında son buluyor. Önce Trabzon, Samsun ve Ordu çevresine göçen Hıristiyan Hemşinliller, daha sonra Abhazya ve Soçi’ye göçmüşlerdir.
Rize bölgesindeki Hemşinliler Hemşince bilmiyor, onlar kendilerine özgü bir Türkçe konuşuyor. Hopa, Hemşin, Soçi ve Abhazya Hemşinlileri Hemşince konuşur. Hemşince, literatürde Ermenicenin batı lehçesi içinde kuzey ağzı olarak tanımlanıyor. İstanbul Ermenileri ile sınırlı bir anlaşma söz konusu. Ermeni alfabesinde Hemşincenin tüm sesler var, Latin alfabesi yeterli olmuyor. Altı ayda bir yayınlanan GOR (İmece) dergisi, Latin alfabesi ile Hemşince yazıların olduğu bir dergi. Gor, anadilinde kendi yazarını ve okuyucusunu oluşturuyor. Zorlu bir süreç bu.
Hopa çevresinde 20 civarı Hemşin köyü var. Bilimsel veri yok ama Türkiye’de kabaca 100-120 bin civarı -30-40 bini dil bilir-, Abhazya ve Soçi’de 300-400 bin civarı Hemşinli olduğu iddia ediliyor. Hıristiyan Hemşinlilerle Hemşince anlaşabiliyoruz, Ermeni alfabesi kullanıyorlar. Orta Asya’ya sürülen ve geri dönenler ise 5-6 bin civarı tahmin ediliyor.

Evrim Kepenek:

GOR dergisi Türkçe yayınlansın talepleri var ancak Hemşince yayın devam edecek.
Rize’nin sahil kesiminde yaşayanlar olarak dil bilmiyoruz, Türkçeyi iyi konuşmakla övünüyoruz…
Hemşin kadını çok çalışır ancak evde söz sahibi erkektir. Erkek cesaretlendirilir ama kadın… Miras hakkı yoktur kadının. Kendimizi ifade etmeli, Hemşinli kadınlar olarak var olmalıyız. Kadınların toprakla, yaylayla, ağaçla, meyveyle kurduğu bağ farklı ve özeldir. HES mücadelesinde kadın öndedir örneğin.
Hemşin kadını, güzel çorap ören ve güzel ezgi söyleyenden fazlasıdır.
Ermeni bağımız travmatik bir durumdur. Hemşinliler için çift kimlikli olma hali yaratmıştır bu durum. Babam özelde bana Ermeni olduğumuzu söyler, Ermenice ile Hemşincenin ortak sözcüklerinden örnekler verirdi.

Haber: Yaşar Güven

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz