Dildaşlarım, “Ben kimim?”, Türkçe konuşuyorum ama;
– Tıp dilini
– Hukuk dilini
– Siyaset dilini
– Ticaret dilini
– Dinsel inanç dilini
Anlamıyorum. Ben kimim?
– “Hac” zengine farz
– “Zekât” zengine farz
– Fitre ve sadaka da parası olanlar için
– Şeytanı taşlamak için de para gerekir
– Hele bir de “bakabileceğin kadar kadınla evlenmek”, o da zengin için.
Ben kimim?
Dildaşlarım, Tanrı aşkına rica ediyorum. Kime ait olduğunu sorgulamadan Tanrı’nın ve meal yazarının “niyetini” okumadan, “AHZAB” suresinin bazı ayetlerini okuyun. Örneğin, Ayet 32-50-51-52. Buralarda konuşan kimdir?
Sonra, sen kendine sor;
“BEN KİMİM?” diye.
Ben sordum. Yanıtım; “Merzifonluyum” oldu. Kıbrıs, Girit veya Midilli demiyorum.
Notlar
1- Ölümcül bir hastalıkla boğuşurken neden bunları yazıyorum? Yanıtım; “DİN” diye 1400 yıldır, girdiği her yeri talan eden bu Arap kabilesi kültürünü okuyun.
2- Sözüm ona yanık bir ses, Arapça ile okunduğunda ne dediğini anlamadan “AMİN” diyorsun.
3- Sana, Тхьа – Тхьамадэ – Хабзэ inancı yeter. Korkma. “Тхьа” Tanrı’dır.
***
Sevgili yurttaş, dost ve arkadaşım. Ben, seçtiğim seçilmişi tanımıyorum. Kimdir, ne iş yapar, ülkeye, yani bulunduğu veya doğduğu yere ne gibi hizmetler vermiştir?
Yıllarca benim ödediğim, alın terimin mahsulü paradan maaşını alıyor ve o paradan memlekete ne büyük hizmetler verdiğiyle “övünüyor.” Ben de bakıyorum “kimdir” bu şahıs, tanımıyorum. Ve kendime soruyorum; yanıtım yine “Sen seçtin!” Peki şimdi neden ağlama numaraları çekiyorum? Esasen, utanması gereken birisi varsa o da benim. Diyorum ki “Ali Çurey, bir gün uyanırsın inşallah?!”