Uygarlık

0
445

Dildaşlarım, Çerkeslerle ilgili ne yazarsanız yazınız, dünyanın, kültürel ve uygarlık konusundaki yetkililerinin, bitmez ve tükenmez bir sorusu şudur: 

-Senin, insanlık tarihinin bilinen uygarlık yaratılarında yerin nedir? Bu uygarlık yaratılarını, sonsuz renkler içeren bir kocaman HALI kabul etsek, bu halının bir ilmiğinde ve renklerinden birinde yerin nedir? 

İşte ben, bu soruya yanıt bulmak için, yarım asırı geçkin, bir araştırma ve uğraşı içindeyim.  

Musevinin Hz. Musa’sı ve ona izafe edilen Tevrat’ı var. Ayrıca (seçilmiş bir kavim) İsevilerin İsa’sı ve İncil’i var. Dahası, Hint-Avrupa tekerlemesi ile de, ırksal yaratıcılığı ve egemenliği var.  

Arabın, Hz. Muhammed’i ve kendi dilinde kutsal kitabı var. Ayrıca bu üç cenahın, yılları, ayları ve günleri kendi aralarında paylaşıp, onun üzerinden, dinsel, ırksal, siyasal ve parasal egemenlik ve kazançları var. Dolayısıyla, her üçünün beslendiği dördüncü bir cenah var.  

Elbette ki, bu arada, ağız tadıyla kullanamadığı, çıban başları da var. JAPONYA-ÇİN vb.leri…  

Dildaşlarım, ben, bu tablonun, neresindeyim? Lütfen, sizler de kendinize bu soruyu sorun. Gerçekten, sen kimsin? Tekrar ediyorum; bu sorunun yanıtı; Hatti-Hititlerin yazılı tarihinde saklıdır. Hiçbir gerekçe, Çerkeslerin, üç coğrafi bölgedeki (KAFKASYA-K. ASYA-MEZOPOTAMYA) dilsel ve kültürel varlıklarını “YOK” edemez. Sunduğum dilsel veriler, bu sorumun somut belgeleridir. 

Samimi ve iyi niyetle çalışan, yazan ve yaşatan dildaşlarım; daha önceleri bu konu ile ilgili ömrünü veren büyüklerimizi, merhametsizce ve belgesiz olarak suçlamak yanlıştır. Bu tutumumuzla, inanın; yarınlarda, sizin çalışmalarınız ve uğraşlarınız için de söylenecek ve yazılacak “Kötü” yazılara kapı hazırlamaktasınız. Burada, kişi bazında, isim vererek, bilinen o bilgisiz ve belgesizce yazanların beslenme alanı olan “DİDİŞME” iğdişliğine meydan vermek istemiyorum.  

Her konu ve olayı, mutlaka, cereyan ettiği zaman, imkân ve mekân üçgeninde mütalaa etmek sizi küçültmez. Yüceltir! 

Tarihimizle, yarınımızla ve mevcut durumumuzla ilgili yazmak istiyorsan, önce “KENDİ” ailen ve yakın akrabalarından başla, korkma! 

Bakınız dostlarım, bunca söz eden, ben Ali Çurey. Sadece kızımı bu yolda çalışmaya yöneltebildim. Burada “EGOMDAN” dolayı, hep “BEN” odaklı yazıyorum. Oysa hayat arkadaşım, yani çocuklarımın annesi unutuluyor veya öyle görünme “sahtekârlığına” giriyorum. Hani ya, biz Çerkeslerde, eş, çocuk ve kendini öne çıkarıcı eylem ve söylemler, sözüm ona (AYIP – ЕмыкIу – Хьайнапэ) ya… İster kızın ve ister darılın. Gerçek bu değildir. Kişisel ve bazen de toplumsal zaaflarınızı örtme ve kapatma davranışlarıdır. Cinsellik ayrımcılığı ve her türlü dinsel baskıya rağmen, yaşattığımız, o güzelim “EĞLENCE DÜĞÜNLERİ” neyin kanıtıdır? Stop – УвыIа! 

Dostum kertenkele, 

Vur kuyruğunu yerden yere; unutma, AÇ YATIP tok kalktığımız günleri…!!!  

  

Notlar 

1- Doğu kökenli ve özellikle, Arap kabile kültürü öncelikli, inanç sahibi kişi ve toplumlarda, “DOSTLUK” anlayışı, cenaze ritüeli anlayışı düzeyinde işler. İyi veya kötü gününde arar, sorar ve ziyarete gelir ve gider. Her şey bitmiştir. Çünkü görevini yapmıştır. Eh cenazede de böyle değil midir? “Peki, ne yapalım?” diyeceksiniz. Bunun için bende bir reçete yok. Ama “telefon” diye bir aparat var. Bu yaklaşım, benim saplantımdır, bağışlayın.  

Си къуэш си шыпхъухэ 

1- фымыгусэ 

2- фымыфыгъуэ 

3- фымыдыгъуэ 

4- фымыуъэ 

5- фымыучI  

6- пцlыфмыупс 

Özel not: Sn. Ayşe Sucu, önce selam ve saygılarımla diyorum. Sizden, bir yurttaş ve sürekli okuyucunuz olarak, istirhamım şudur; inandığımız ve Tanrı buyruklu kitabımızın Türkçe olarak okunması için biraz ısrarcı olmanızdır. Ondan sonra, göreceksiniz, hiçbir din taciri, dinimizi istismar edemeyecektir, diye düşünüyorum. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz