Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Bence ağzını açmaya hakkın yok senin…

Gizli, aşikâr anlaşmalarla vatanından sürülürsün, “Osmanlı bize kucak açtı” diye minnet duyar, “Yediğimiz kap” sefil ifadesini kullanmakta sakınca görmezsin,

Nerede savaşacak ve ölecek insan lazım olursa oraya gönderilir, ölürsün,

Balkanlar’da savaşır, Ruslardan görmediklerini görür, bir kez daha sürülürsün,

Milli mücadelenin tam ortasına düşer, öldükçe ölür, hemen akabinde Gönen-Manyas’tan da sürülür, 150’likler listesine tıkıştırılır, hain ilan edilirsin.

“On yılda on beş milyon genç yarattık”, hakikatte ne demektir bilmez,

“Ne mutlu Türküm diyene” vecizesini tüylerin diken diken, gözlerin yaşararak haykırırsın.

Türkleştirme genelgelerine maruz kalırsın, kapın penceren dinlenir, dilini konuşman yasaklanır, komşun tarafından gammazlanır, eziyet görürsün.

Karatahtada çocuklarını ağlatırlar, geçmişine geleceğine haciz koyarlar,

“Kafkas Türküsün” derler,

“Çerkes kökenlisin” derler, kabullenirsin.

Kültürünü yemek, dans, müzikten ibaret zannedersin.

“Kars-Kafkas Halk Dansları Topluluğu”nu izleyince kendine gelir gibi olursun.

Hatta Çerkeslerin bir Türk boyu olduğuna bile inanırsın.

Yazacak çok şey var da sıkılıyorum ben bu tekrarlardan.

1 kişi eksik diye 9 çocuğun okulda dilini öğrenemez.

İlk kez duyduğun dillerde TV yayını vardır, senin dilinde yoktur.

Dizilerde, köşe yazılarında halkına yapılan saldırıların sonu gelmez.

Biraz sesin yükselince parmak sallayan, “Geldiğiniz yere dönün” diyenler eksik olmaz.

Velhasıl, bütün bunlara ve dahasına sesin çıkmaz, dilin tutulur, bazılarını “Devletlerde olur böyle şeyler” diye mazur bile görürsün.

Osmanlı torunu olursun, Kemalist olursun, ülkücü olursun, dinci olursun, biatçı olursun.

Muhtelif “izm”lere kurban edersin kimliğini.

Onun bunun önünde el bağlayıp durursun.

Kişisel ikbal uğruna daldan dala konar, dilsiz şeytan olursun.

Celladınla kadeh tokuşturursun.

Çok çabuk unutursun.

Falan filan…

İş “Çerkesleri” ve “Xabze’yi” konuşmaya geldiğinde allame-i cihan kesilip gerile gerile dikilirsin karşımıza.

Yok öyle yağma!

Bana göre, ağzını açmaya hakkın yok senin!

Süha Baytekin
Süha Baytekin
1965 Almanya doğumlu. Baba İstanbul, anne Eskişehirli. Haydarpaşa Lisesi ve Marmara Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik mezunu. Yüksek lisansını ve doktorasını İstanbul Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik'te yaptı. Koç Holding ile başlayıp sayısız firmada yöneticilik, Hamoğlu Holding ile sonlanan, pazarlama, iletişim kordinatörlüğü... Şu anda emekli. Uzun yıllardır sosyal medya ve çeşitli mecralarda yazarlık... 5.000 fotoğraflık eski Çerkes fotoğrafları arşivi var. Kitapları: "Diasporada Çerkes Olmak", "Çerkes Sürgünnamesi", "Kutsal Ay’ın Kızları-1". Basılacak Kitapları: "Kutsal Ay'ın Kızları-2", "Kutsal Güneşin Çocukları", "Diasporik Hikayeler". Medeni durum: Bekâr.

Yazarın Diğer Yazıları

Nauke Yakup Oğlu Reşit

Manyas’a bağlı Bolağaç Köyü’nden Nauke Yakup oğlu Reşit… Milli Mücadele’ye başından itibaren katılmış bir asker! Ölüme meydan okumuş, aç kalmış, soğukta kalmış, yılmamış, ana baba duasını...

Dile hasret…

Annesi Çerkes, babası Türk olan bir dostum anlattı bu hikâyeyi... 90 yaşına yakındı. Bizim yanımızda yaşıyordu anneannem. Köyde evi barkı kalmamıştı. Annemden başka bir evladı...

Nice kaybolan çocuk anısına…

Zaten zehir olan yaşamları çekilmez bir yük gibiydi artık. Emef olmasaydı., ölselerdi, bu hoyrat diyarlarda da olsa yerin altına girselerdi, toprak örtseydi üzerlerini, görmeseler,...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img