Kökeni Adige dili olan ve farklı dillerde yaşayan bazı kelimelerin örnek çözümlemeleri -10

0
304

Değerli okurlarım, bu köşe yazısı ile birlikte aynı başlık altındaki seri yazılarımın onuncusunu okumuş olacaksınız. Tüm çalışmalarım Adigece referanslı, Otej Teoremi esaslı etimolojik çalışmalardır. Okuyucu, taramasını yaptığım kelimeleri ilk bakışta kavramakta zorlanabilir. Ne var ki çalışmasını gerçekleştirdiğim tüm kelimeler Hititçe-Adigece tezimi doğrulamaktadır, Adigecenin kadim yapısını ve etkileyici başat gücünü göstermektedir. Gören göz, anlayan beyin, seven her vicdani gönül için Adigece bir hazine olarak gönüldaşlarını bekliyor. Onun hakkında yazılacak o kadar çok şey var ki anlatmakla bitmez. Onun için işin bir yerinden başlamak gerekir. Onuncu seri yazı sonuna yine ‘Devam edecek’ ifadesini ekledim, çok şükür. Ancak bu konuda yazabilmek diğer konulara pek benzemiyor. Dikkatlice okumak, irdelemek ve doğru çözümleme yapmak gerekiyor. Elim ererse bir veya iki makale ile seri yazımı sonlandırmak istiyorum. Bu yazılarda incelediğim kelimeler ile ilgili çokça kaynak bulmak mümkündür. Ne var ki çoğu zaman kelimelerin anlamları konusunda tereddütlü ifadeler kullanıldığına şahit oluyoruz. Bunu da konunun bir getirisi olarak normal karşılamak gerekir. Amacımız bilime katkı sunmaktır. Bu açıdan sizlerin destekleri son derece önemlidir. Bu açıklamalardan sonra seçtiğim kelimeleri birlikte irdelemeye çalışalım.

 

Fraktin rölyefi, Kayseri Müzesi’ndeki nüshası: Puduhepa ve Hebat

Gaşşulaviya ve Manefrure

Babaları büyük kral III. Hattuşili, anneleri büyük kraliçe Tavananna (Tawnane / Таунанэ), “Kumanni şehrinin kızı” Putuhepa. Erkek kardeşleri IV. Tuthaliya. Haliyle her iki isim de son derece onore edici kelimelerden oluşmuştur. İnceleyelim. Burada bir geleneği belirtmek isterim. Adige toplumunda kadın evlendiği zaman, ailenin evli veya evli olmayan, gelinin yaşıtı kadın arkadaşları toplanır ve geline yeni bir ad verilirdi. Gelin de yeni katıldığı ailenin tüm bireyleri için ayrı birer isim düşünürdü. Bu işlemden sonra bütün çevresi geline yeni ismiyle, gelin de yeni akrabalarına taktığı isimlerle seslenirdi. Bu Xabze kuralının Hititlerde de olduğu kanısındayım. Çünkü Hatti-Hitit ve Adige kültürleri arasında, gelinin ağzına bal çalma âdetinden tutun, kraliçeyi / guaşe taht üzerinde omuzda taşıma kültürüne kadar benzerlikler bulunmaktadır. Haliyle kraliçe   isimlerinin evliliklerinden sonra verilmiş isimler olması ihtimali oldukça yüksektir diye düşünüyorum. Osmanlı Sarayı’na Çerkes kadınlarının girmesinden sonra da bu geleneği görmek mümkündür.

Gaşşulaviya / Гашшулавия: Kelimeyi Gaşşu şeklinde okuma yerine, Guaşe / Гуащэ şeklinde okumanın daha anlamlı olduğu kanısındayım. Kaldı ki aradan geçen bunca zaman içinde dillerde şive farklılıklarının oluşabileceğini de düşünmemiz gerekir. Adigece Guaşe kelimesi hanımefendi anlamına gelir. Kaynana gelinin, gelin de kocasının guaşesidir.

Guaşe, kelime yapısı olarak, gu / гу: kalp  ve şe / щэ: çekmek, götürmek vb anlamlar içeren birleşik bir kelimedir. Guaşe: Kalbi kendine çeken, cezbeden anlamlarına gelir. Siyasi bir terminoloji kelime olarak günümüz “Hanım Sultan, Kraliçe” kelimelerinin karşılığıdır.

Kelime, başındaki [G] sesini Adige dilindeki sürekli ünsüz olan [Г- Адыгэ, пагэ] kelimelerindeki [Г] sesinin okunuşu gibi okuduğumuzda yüksek, gururlu, muhteşem, yüce gibi anlamlar kazanır. Kelimeyi oluşturan Şşu / шъу – шъо ise cehre, cilt, görüntü gibi anlamlar taşır. Gaşşu / Гашъу: Muhteşem, gösterişli yüce, şeklinde anlamak mümkündür.

Gaşşulaviya kelimesini oluşturan Laviya kelimesinin kökünün [LU, Lav / Лу, Лау] olduğu kanısındayım. Law, Luw, Lav, Luv kelimeleri, Lu / Лу kelimesinin farklı imla ve aksanlarından başka bir şey değildir. Bunlar eril söylemlerdir.

Luviya kelimesi ise yukarıda yaptığım açıklamaların dişil ifadesi olsa gerektir.  Bahriye, Bedriye, Hamidiye, İhsaniye örnekleri gibi.  Özetle, okuyucuların hoşgörüsüne sığınarak kelimeyi Guaşe Lawiya / Гуащэ Лауия veya Guaşe Luwiya / Гуащэ Лауия şeklinde okumanın en doğru okuma olduğu kanısındayım. Anlamı ise “Prenses veya Hanımefendi” Luwiya, (Lawiya) demektir. Luw ve Law kelimelerinin erkek ismi olduğunu yukarıda söylemiştim.

Manefrure: Kelimenin ortasındaki Nef-Нэф kelimesi isim ve fiil olarak kullanılabilir, aydınlık anlamına gelir ve asıl anlamı da bu kelime taşımaktadır. Menef, geçişsiz fiillerin 3. tekil çekimli şeklidir. Fiilin yön belirleme ihtiyacı duymadan “aydınlatan veya aydınlatıyor” anlamındaki kullanımı, menef şeklinde “ışıyan” manasında kullanılır. Nefır kelimesindeki R sesi, ismi belirtili yapar; fiili ise isim… Kelime sonundaki Ure (uwre) kelimesi ise nurun, ışının yayılması halidir.

Manefrure / Nefer + uwre: Aydınlatarak, nur saçarak, ışık saçarak  şeklinde şeklindeki bir duyguyu ifade eder. Aynı zamanda Nefertiti / Neferteti kelimesindeki nef kelimesiyle kökteş, sesteş ve anlamdaştır.

Menef + rure, şeklindeki bir ayrımın anlamını ışıldıyor da şeklinde çözümlemek mümkündür. Bilindiği gibi dil canlıdır; bazı kullanım biçimleri değişebilmektedir. Ne var ki ilk yorumladığım değerlendirme dilin linguistik yapısıyla da uyum halindedir.

 

Hapat

Hurrice isim. Hurrilerde baş tanrıça. Kelimenin anlamı ve kökeni hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte fiil olduğu tahmin edilmektedir. Adige, Abhaz dil ailelerinde HA kelimesiyle başlayan oldukça çok isim vardır. Ha kelimesi çoğu kez başına geldiği kelimeye insan anlamı katmaktadır. Zamanla da bir başına kullanma özelliğini kaybetmiştir. Ancak kelimeler ek ve kök yönünden ayrıştırıldığı zaman net olarak anlaşılabilmektedir. Hümanizm derken kelime başındaki ‘hu’ aynı kelimedir. Hat, Hatuw, Hatuş, Haleb, Halэw, Hakhe, Hatse, Hağur, Hableş, Hatsıraw, Habiy,  Hatukh, Hatkho, Hatıkhoy, Hağoş, Hakurıne, Hade: Ceset, ölü. Ha: arpa, he: köpek kelimelerindeki ‘ha’ ile karıştırılmamalıdır. Hameş: Harman, Haluğ: Ekmek, Hantxhups: un çorbası, Haluj: bir çeşit Adige milli yemeği Halp’am: Bir çeşit hamur yemeği.

Hapat, Hurrilerin Güneş tanrısı olarak bilinir. Hititler tarafından da benimsenmiştir. Hapat kelimesini Türkçe harflerin tonlamasıyla okursanız kelimenin asliyyeti kaybolmaktadır. Ha kelimesinin kalın H / Хь ile; P sesinin P’e / П| şeklinde patlamalı, T sesinin de yine Arapçadaki (DAT) T’ / Т| sesine yakın patlamalı okunması gerekmektedir. Kelimenin Hap’at’ (Хьап|ат|) şeklindeki okunmasının doğru okuma olduğu kanısındayım. Adigelerde ve Abhazlarda hem sülale adı hem de özel isim. Ancak erkek ismi olarak kullanılır.

 

Labarna ve Tawananna

Sayın Prof. Dr. Ekrem Memiş’in aşağıya alıntıladığım pasajında geçen bazı isimleri ele alıp irdeleyeceğim. Önce metni okumamız gerekecektir. Aşağıdaki metinde bazı şahıs adları yorumlanmış olsa da ben farklı isim tahlilleri yapacağım.

“Hitit krallarının atası olarak kabul edilen Kuşşara kralı Anitta ile onun ölümünden sonra tahta geçtiği sanılan oğlu Peruva zamanındaki kraliçelerin kimlikleri hakkında ne yazık ki, hiçbir bilgiye sahip değiliz. Ancak, MÖ 1700-1450 yılları arasında tarihlenen Eski ve Orta Hitit Devletleri zamanında iş başına gelen krallar ve onların eşleri olan kraliçeler hakkında, tatmin edici olmamakla beraber, söz konusu devirlere ait arşiv belgelerinden bilgi edinmemiz mümkün olmaktadır. Buna göre, ilk hükümdar çiftinin Hattice adı T/Labarna ve Tavananna, MÖ 15. yüzyıldan itibaren Hitit kral çiftinin unvanı olmuştur. Hititlerin dilinde ise Tabarna-’Egemen Kral’, Tavananna- ‘Egemen Kraliçe’ anlamlarına geliyordu.

Yakın zamanlara kadar, Labarna ile I. Hattuşili’nin farklı kişiler oldukları zannediliyordu. Fakat artık, Labarna’nın Hattuşaş şehrini zapt ettikten sonra, ‘Hattuşaş fatihi’ anlamına gelen Hattuşili lâkabını aldığı bilindiğinden, Labarna’nın icraatları ile I. Hattuşili’nin icraatlarını aynı pota içinde değerlendirmemiz icap etmektedir.

Durum böyle olunca, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır. Kral Labarna’nın (I. Hattuşili), Tavananna’dan başka iki eşi daha vardır. Bunlar Haştayar ve Kudduşi isimli kadınlardır.”

Bu açıklamalardan sonra kral T/Labarına [Lh’ıbarına / Л|ыбэрынэ] ve kraliçe unvanı olan  Tawananna [Tawnane / Таунанэ] isimlerinden başlayarak bazı kişi adlarını etimolojik yaklaşım başta olmak üzere dilbilim yönünden ele almaya çalışacağım.

Labarna / Лабарна kelimesi ile ilgili çözümleme: Kelime yapısı itibariyle [L’ı + be +rıne] birleşik. Kelimenin erkek kişi için ad veya unvan olarak kullanıldığını biliyoruz. Ayrıca kral adıdır. Labarna kelimesinin L’ıbarına (Л|ыбарына) kelimesindeki L’ı / л|ы: Adigecede adam, erkek kişi anlamına gelmektedir. L’ıbart’e / Л!убарт|э, iri yarı, kilolu adamlar için günümüzde bile kullanılır. Barıne: Gözü çok şeyi gören, şeklinde anlamlandırmak mümkündür. Bu durumda L’ıbarina: Çok şeyi görüp gözeten adam, şeklinde özetlemek mümkündür. Siyasal anlamda ileri görüşlü insan anlamında kullanılabilir. Sıfat olan bir kavram kişi adı olarak her çağda kullanılmıştır. Her şeye rağmen ayrıcalıklı kral/lar için kullanılmış unvan olma ihtimali kişisel kanımdır. Tıpkı büyük prenseslerden öte ailenin, sarayın büyük anneleri için kullanılmış olan Tawnane [таунанэ] unvanı gibi.

Batı Adigey’de Labe bölgesi var. Meotlardan kalma en çok tarihi eserlerin bulunduğu yerlerden bir tanesi. Mitolojilere konu olan Pageşıs (Pegasus) uçan at, gururlu at figürünün bulunduğu bölge. Labe, “güzelliği, süslemeleri çok” gibi anlamlar içeriyor. Labarıne, iyilik merkezi veya iyiliğin merkezi, iyiliğin sahibi, çok lütufkâr gibi anlamları taşıyan bir unvan olarak değerlendirmek de mümkündür. Anlam varlık eşleşmesi önemlidir. Nedensizlik ilkesine dayanmaktan çok, yanılma payı olsa da nedensellik ilkesini doğru tespit etmeye çalışarak sonuca varmak daha gerçekçi bir tutum olacaktır. Çünkü bu tip konularda nedensizlik ilkesinde de yanılma payı çok daha fazladır.

Aşık kemiğinin (pç’en) üst kısmının adı Taw’dır

Tavananna / Тауананна (Tawnanэ/Таунанэ): Kelime yapısı itibariyle birleşik bir kelimedir. Taw ve Nanna kelimelerinden oluşur. Taw, sosyolojik olarak en üst noktaya ulaşmayı ifade eder. Tawananna’yı (Tawnane) bir kadın adı olmaktan çok bir kraliçe unvanı olarak algılamak çok daha doğru olacaktır.

Ayrıca aşık oyununda üst, düz kısmı ifade eder. Adige Nart destanlarına konu olmuş aşık kemik oyunları dönemin kültürü oluşturan temel yapılarından biriydi. Binlerce yıl çocukların, gençlerin hatta yetişkin insanların hayatını, insan ilişkilerini etkilemiş pç’en (aşık) oyunlarında kullanılan kimi oyunların toplumun karakteristik kişilikleri ilgilendiren ifadelerle etkileşim içerisinde olmaması düşünülemez. Haliyle pç’en kelimesinin bir pozisyonu ile yönetimin en üst katmanındaki bir kişinin pozisyonunu benzerliği aynı kelime ile adlandırmayı doğurabilir. Hele hele Hattilerin /

Hititlerin ve Hurrilerin, Sümerlerin Kafkasya kökenli olması ve Adige kültürüyle dünyaya dağılmış olmaları bu durumu daha da anlaşılır kılmaktadır.

Günümüzde tavan (Тауан) diye bilinen üst çatıyı ifade eden kelime de aynı kökteştir. Adigece düşündüğümüzde -an mastar ekidir. Tawan: bir şeyin üstünü kaplayan, bir yapıyı tamamlamış kısım. Üstü tamamlamış anlamındadır.  Adige dilinde ‘TE’ üst anlamın katan 13 adet kelimeler grubundandır.

Tawananna: Hayatı her türlü tecrübelerle tamamlamış, yeterince bilgiye ermiş, toplumun üst katmanı seviyesine kadar yükselmiş, yönetimin üst mercilerinde karar noktasında bulunan ve böylesi merkezlerde karar meclisine müdahil olma yetkisine haiz büyükanne. Bu makalelerin 7. seri yazımızda ane, ate, aneş, ateş kelimelerini irdelemiştim. Nanna kelimesi de ane / анэ (nı – ны) kelimesiyle kökteştir. Günümüzde Adige dilinde Tawnane / Таунанэ ifade edilir. Altmış yaş üstü olup büyük aileler içerisinde, haç’eş kültürüyle yetişmiş olan insanlarımızın hatırlama ihtimali vardır. Sülalenin en büyük annesi o sülale için hatta köy için Tawnane / Таунанэ ifadesine muhatap olmayı hak eder. Bu kelimenin diğer bir karşılığı Aniy /Аний kelimesidir. Muhtemeldir ki Tawnane (Tavananna) kelimesi daha politik bir kavram olabilir.

 

Lugal / Лугал

Sümerce ve Hititçe metinlerde geçer. En sağlıklı anlamı “kral; sahip, efendi (lú, ‘adam’, +gal, ‘büyük’)” sözlükteki çeviri olduğu kanısındayım. (https://www.sumer.grazhdani.eu/index.php) Gerçekten de Adigecede L’u / Л|у: adam, erkek yetişkin kişi demektir. Gala: Büyük, etkileyici derecede gösterişli gibi anlamları vardır. BU kelimeyi farklı yazılarımda da açıklamıştım. Adigecede G / Г sesinin kullanıldığı kelimelerden birkaç örnek vereyim. Gın: barut, LhaGe / лъаГэ: yüksek. PaGE / паГэ: Burnu havada, kibirli, gururlu. Avrupa dillerinde kullanılan GALA kelimesinin anlamı da aynıdır. Büyük gösteri. Kelimenin sonundaki L / Л sesi kelimeye çizgi çizmek, makyaj yapma, resmetme gibi anlamlar katar.

Özetlersek, Lugal / Лугал gösterişli, etkileyici büyük adam, anlamına gelir.

 

Peruva veya Pirva / (Пэрыо)

“MÖ 18 yüzyıl sonları 17. yüzyıl başlarına gelindiğinde ise, İç Anadolu’da Kuşşara kralları güç kazanmaya başlamıştı. Yapılan kazılarda elde edilen tabletlerin çevrilmesi sonucu, bu hanedanlığın kralı Anitta ve babası Pithana’nın, Hititler ile ilişkili oldukları tespit edilmiştir. Anitta’nın Peruva veya Pirva isimli bir oğlu olduğu bilinmekte ise de günümüze yalnızca hükümdarlığını takip eden olaylar ile ilgili tablet parçaları kalmıştır.” Hitit Kralı Anitta’nın Peruva adında bir oğlunun olduğunu öğreniyoruz. Bu bilgileri verilen kaynakların çok daha fazlasında bulmak mümkündür.

Peruva / perıwa (Пэрыо) kelimesi yapı itibarıyla birleşik bir kelime. Pe: !. Anlamı burun. Pe (burun) kelimelerin önüne gelerek ön, ileri, lider vb anlamlar kazanır. Wa: vurmak, atmak. Perıwa: Perıva: İlk vuruş (hakkı). Bir güce karşı koyma. Ön savunmacı, Lider savaşçı şeklinde yorumlanabilir. Adigecede yaşayan bir kelime.

Döneminde kelimeye kazandırılmış olabilecek farklı anlamlar da olabilir. Örneğin günümüz algı biçimine göre başkalarının önüne geçerek tahtın ilk varis olan kişi şeklinde bir anlam yüklenmiş de olabilir. Osmanlıdaki en büyük şehzade gibi. Bu anlamın da yadsınması gerekmektedir. Her haliyle Adige dil yapısının özelliklerini taşımaktadır.

 

Şauşga / Шаущга (Шаушкъо)

Şauşga,Hurrilerde Tanrıça olarak bilinir. Adigelerde Şaw, Şauş (Şawış: Шауш, Şawıjj(Шаужъ, Şauşkho / Шаушкъо (Şauşoğlu) sülale isimlerinin benzerliği ve varlığı tesadüflerle izah edilemez.тKelimesin(Шаужъкъо)şeklinde sert J sesiyle okunma ihtimali öncelik arz eder kanısındayım. Şaw(e), kelimesi evlenme çağındaki erkekler ve düğünü yapılmak üzere olan erkekler için kullanılır. Şawe kelimesi de (Şı + we) kelimesinden oluşan birleşik bir kelimedir. Şauşga kelimesinin doğru tercüme edildiğinden emin değilim. Tanrıça İstar’ın erkek eşi olma ihtimalinin değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım.

 

Teşup

Hurrileri Fırtına tanrısı olarak bilinir. T sesi ser ve kesmeli okunur. Arapçadaki dat sesi gibi. T’eşup / Т|эшъуп| şeklinde okunur. Kelimenin kökü T’eşu kelimesidir. Adigelerde günümüzde bile sülale ismi olarak yaşamaktadırlar. Kelime sonundaki (P’) yer, mekân bildiren bir kelimedir. Lejap’e (çalışma yeri), şap’e (satış yeri) gibi. T’eşup’, kaliteli toprak sahibi şeklinde anlamak mümkündür.

Farkına varmış olmalısınız; tanrı sıfatı verilerek yüceltilen kişiler ya sonradan ilahlaştırılanlar veya inandıkları tanrılara atfettikleri çeşitli sıfatlardır. Şu an konumuz bu olmadığı için konuyu burada bitirmek istiyorum. (Devam edecek)

 

 ÜNSAL, V. (2023). Esk Anadolu’da Teokratk Devlet Düzen. Esk Anadolu’da Teokratk Devlet Düzen (s. 1–256). İksad Yayınev. https://do.org/10.5281/zenodo.8420397 , S.38, Dipnot:103

 hps://www.academia.edu/92280638/Hit_Saray%C4%B1nda_Krali%C3%A7elerin_Rol%C3%BC , Memiş E., Hit Sarayında Kraliçelerin rolü, S.280

Çilingir,S., Hit Tapınak Kentleri, Yüksek Lisans Tezi.S.13,Par.,2.

 https://www.sumer.grazhdan.eu/ndex.php

Lh: Adigecedeki Лъ sesini karşılar. Dİl ucu üst diş etine yapışık olarak nefesinizi üflediğinizde elde ettiğiniz sestir. L sesinin bir kategorisidir.

Çilingir S., HİTİT TAPINAK KENTLERİ, (Yüksek Lisans Tezi), S.11

https://belleten.gov.tr/tam-metin/2300/tur#:~:text=Buna%20g%C3%B6re%2C%20ilk%20h%C3%BCk%C3%BCmdar%20%C3%A7iftinin,%22Egemen%20Krali%C3%A7%22%20anlamlar%C4%B1na%20geliyordu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz