Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Derneklerimiz – KAFFED – DÇB

Enes Özkan

Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun (KAFFED) uzun yıllara dayalı çalışma sonucu kurulduğunu biliyoruz. 2022 Olağanüstü Genel Kurulu ile başlayan bir tartışma sürecinin içindeyiz.

Dünya Çerkes Birliği (DÇB) üyeliği ve Tüzük üzerinden başlayan tartışmalar, 2023 yılı Olağan Genel Kurul toplantısı sırası ve sonrası bazı üye derneklerin “faaliyetlere gözlemci olarak katılma, üyelikten ayrılma, üyeliği askıya alma” gibi tavırlar almasıyla devam etti.

Tavır alan derneklerimizden başlayarak federasyon üyesi derneklerimizle süreci değerlendirmek, gerek Türkiye’de gerekse uluslararası arenada önemsediğimiz “birlik” konusunun daha sağlıklı yürüyebilmesi için katkıda bulunmak istedik. Derneklerimize aynı dört soruyu yönelttik.

Mart sayımızda İstanbul Kafkas Kültür Derneği, Kayseri Kafkas Derneği, Eskişehir Kuzey Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği yönetim kurulu veya başkanları ile yaptığımız söyleşileri verdik.

https://jinepsgazetesi.com/2024/03/derneklerimiz-kaffed-dcb/

Nisan sayımız için Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Samsun Çerkes Dernekleri ve Ceyhan Kuzey Kafkas Kültür Eğitim Derneği ile irtibat kurduk. 31 Mart yerel seçimlerine yönelik yoğunluk nedeniyle sadece Antalya Çerkes Derneği yanıtlarını gönderebildi.

https://jinepsgazetesi.com/2024/04/derneklerimiz-kaffed-dcb-2/

Mayıs sayımızda dönüş yapan Ankara ve Bursa Çerkes Derneklerini yayımladık.

https://jinepsgazetesi.com/2024/05/derneklerimiz-kaffed-dcb-3/

Haziran sayımızda Nazilli Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği’nin yanıtlarını yayımladık. İrtibata geçtiğimiz Samsun Çerkes Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Ayrancı, “Toplumumuzda yeni tartışmalara yol açmamak adına söyleşiyi uygun bulmuyorum” diyerek sorularımızı yanıtlamayacağını ifade etti. Adana Çerkes Kültür Derneği Başkanı Mutlu Kınık, görüş bildirmek istemediğini belirtti.

https://jinepsgazetesi.com/2024/06/derneklerimiz-kaffed-dcb-4/

Temmuz sayımızda Biga Kafkas Kültür Derneği ile Bandırma Kuzey Kafkasya Kültür Derneği’nin cevaplarına yer verdik.

https://jinepsgazetesi.com/2024/07/derneklerimiz-kaffed-dcb-5/

İrtibat kurduğumuz derneklerimizden dönüş beklerken, Susurluk Kafkas Derneği Yönetim Kurulu ile Sivas Kuzey Kafkas Kültür Derneği Yönetim Kurulu yanıt vermek istemediklerini ifade etti.

Ağustos sayımızda Düzce Adige Kültür Derneği, Sinop Kafkas Derneği, Çerkes Kültür Evi, Gönen Çerkes Kültür Derneği ve Balıkesir Adige Çerkes Kültür Derneği’nin cevaplarını yayımladık.

https://jinepsgazetesi.com/2024/08/derneklerimiz-kaffed-dcb-6/

Eylül sayımızda Bolu Kafkas Derneği’nin gönderdiği cevaplara yer verdik.

https://jinepsgazetesi.com/2024/09/derneklerimiz-kaffed-dcb-7/

Kasım sayımızda Göksun Çerkes Kültür Derneği’nin cevaplarını yayımladık.

https://jinepsgazetesi.com/2024/11/derneklerimiz-kaffed-dcb-8/

Bu sayımızda Denizli Çerkes Derneği’nin yanıtlarını paylaşıyoruz.


“Bizim içeriğimiz binyıllar önce formatlanmış”

 

 

 


-Jineps (J.): Nasıl bir KAFFED/Federasyon/Birlik hayaliniz var? Üye derneklerle ilişkiler, uluslararası kurumlarla ilişkiler, sürgün, soykırım, başta anadili olmak üzere kimliğe ve kültüre dair her konuda nasıl bir birlik? Mevcut durumun ihtiyacı karşıladığı seçeneği de var elbette.

-Denizli Çerkes Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Enes Özkan (E.Ö.): Burada tabii soruyu sorduran birlik hayalinin geçmişte KAFFED’i kurdurduğunu biliyoruz. Üzerine yeni bir hayal inşa etmek mi yoksa mevcut gerçekliği yaşamak, muhafaza etmek mi? Alternatif oluşumlara yönelen bir hayalin birliğe ihanet olduğunu düşünenlerin de haklılık payına sahip olduğunu görmezden gelmemek lazım. Mevcut durum ihtiyacı karşılamıyorsa birlik bozulur mu? Birliğe giden yol ortak düşünmek mi, ortak hareket etmek mi yoksa inatla ortada tek bir çizgide yer almak mı?

Sorudan soru türetmekten vazgeçip cevaba gelecek olursak; birliğin ruhu tabii ki birlik olmaktır. Bu konuda birlikten kopan farklı düşünmüş olmaz, farklı bir yola sapmış olur. Aynı düşüncede olmak toplumsal gelişime engel olacağı gibi farklı düşüneni dışlayan bir yapının da doğru değerlere sahip olmadığı düşünülebilir. Burada KAFFED’in kuruluş ilkeleri ve kuruluş sürecine baktığımızda farklı düşünenlerinin dışlandığı bir ortamın hiç oluştuğunu göremiyoruz. Kendilerini farklı görüp kurumu terk edenler var. Hatta slogan olarak “birlikteysek güçlüyüz” fikrini görüyoruz. KAFFED’i eleştirmek, KAFFED’i hatalı bulmak birlikte olmamak anlamına gelmemeli. Nitekim farklı düşünenlerin geçmişte kurumun başına yöneten sınıf olarak geldiği bir KAFFED’den bahsediyoruz. Biz dernek olarak konuya kurumsal ilişki düzeyinde bakmak zorundayız. KAFFED bizim çatı kuruluşumuz, bizim kurum olarak da KAFFED’e her türlü kurumsal desteği vermemiz gerekiyor. Ferdi olarak da bunun bilincinde olmamız gerekiyor.

21 Mayıs ise bizi birleştiren en önemli konulardan biri. Victor Frankl, dış koşullarınız ne olursa olsun hayata karşı tutumunuzu seçebileceğinizi savunuyor. Her şeyiniz elinizden alınsa bile, hayal edilebilecek en kötü durumda acı çekerken bile, mutlak cehennemde yaşarken bile, yine de bakış açınızı seçmekte özgür olduğumuzu söyler. İnsanın acısını başarıya döndürmesi, suçluluk duygusundan kurtularak insanın kendine daha iyi versiyonu için değişme fırsatı vermesi, insanın kendi yaşamında sorumluluk alma cesareti göstermesi temel konuları arasında. Sorumluluk almak da derneklerimizi desteklemek ve derneklerimizde görev almak ile olur. KAFFED ise zaten derneklerimizin çatı örgütü olduğu için güçlü dernekler de daha güçlü KAFFED demektir.

-J: Siyasi kararları, hemen her sosyal tabakadan insanların üye olduğu kültürel derneklerin birliği gerçeğinden hareketle nasıl almalı? Dernekler ve KAFFED siyaseten neyi ne kadar yapabilir? Kimliğe dair talepler demokrasi ile ilintili. Kendinizi ifade edeceğiniz kamusal alanların en etkili olduğu yer TBMM ve orada temsiliyetimiz yok. Yerelde yoğun yaşadığımız kentlerde belediye başkanlığı seçimlerinde ağırlığımız tartışılır. Ne yapmalı, nasıl yapmalı?

-E.Ö.: Önce adaptasyon kısmını çözmemiz lazım. Ülkenin mevcut siyasi zeminine insanımızın adapte olması lazım. Bu konuda bunu asimile olmak olarak dahi gören var. Bu maalesef ülkenin siyasi zemininin de ne kadar bozuk olduğunun, bu ülkede siyasetçi kimliğinin güvenilir olmadığının bir göstergesi. Küresel ideolojik akımlarla toplumlar zıt kutuplara bölünürken biz de bundan nasibimizi geçmişte aldığımıza göre bizim henüz kendi duruşumuza toplum olarak sahip olmadığımız ve bu konuda hassas ve kırılgan olduğumuz çok açık. Bu da siyaseti kurumlarımıza hiç sokmayalım fikrini doğurmuş. Kurum olarak siyasi bir eğilimin bizi dağıtacağı, bizim eleştirileceğimiz fikrine dernek olarak biz de sahibiz. Bu da bizi yerel yönetimlerle dahi ilişkimizi gizleme eğilimine sokuyor.

Hal böyle iken ben siyaseten güçlü olmayı nasıl becermeliyim? Siyasi kimliğimizden önceye kendi kimliğimizi koyan bir anlayış ile yapılabilir. Bu bakış açısı ferdi planda sağlandığı zaman, siyasi kimliği ile hareket eden insanlarımız amasız, şüphesiz arka çıkıldığı zaman temsiliyetimizin olmadığı yerde temsil edilmeye başlanacağına inanıyoruz. Geç kalındı ve mevcut durum maalesef içler acısı. Hep büyükler küçükleri eleştirir fakat geçmişte ideolojilerin böldüğü ortamı düşünecek olursak ve tabii ki ülkenin de geçmiş siyasi atmosferini, burada gençlerin de miras aldığı bir başarı yok.

-J.: Türkiye ölçeğinde en geniş, deyim yerindeyse kahir ekseriyeti kucaklayacak siyaseten karar alıp uygulayacak bir yapı olmalı mı? Olabilir mi?

-E.Ö.: Bir yere ben bina yapacağım demeden önce zemin etüdü yapılmalı. Bu zemine bu binayı dikmek uygun mu? Bu bina ayakta kalır mı? Toplum olarak buna karar versek dahi… Yeni nesil dernekçilik fikrini ortaya atıp manifesto ortaya koymuş, çiçeği burnunda bir yönetim olarak yeni liderlik anlayışını kolektif aklı temsil etmek olarak tanımladık. Toplumu okuduğumuzda siyaseten güçlü olmakta hemfikir olunsa da bu konuda uygulanacak yöntemlerin tartışıldığı ve bazı yöntemlerin doğru bulunmadığı çok açık. Destek görmeyen bir siyasi partiyi kurmak veya kurulanı desteklememek, siyasi partide birleşme yönteminin doğru olmadığını gösteriyor. Mevcut siyasi zemine adaptasyon sağlayan, kimlik bilincimizi koruyan insanlarımızın siyasi platformlarda sesimizi dile getirmesi ve bizim onları desteklememizi ise toplumsal olarak herkesin uzlaşabileceği bir yöntem olarak görüyorum. Burada bizi diğer toplumlarla kıyastan çok malzeme çıkar, lakin bu toplumun aynalama yaparak kendi içini düzenleyen bir toplum olmadığını bilmek gerekli. Bizim içeriğimiz binyıllar önce formatlanmış.

 

-J.: Dünya Çerkes Birliği’ni (DÇB) nasıl değerlendiriyorsunuz? 1997’de UNPO’da, Çerkeslerin XIX. yy’da yaşadıklarının sürgün ve soykırım olduğunu, Çerkeslerin çifte vatandaşlık ve tarihsel topraklarına koşulsuz dönüş haklarının olduğu kararlarının alınmasını sağlayan DÇB gerçeğinden hareketle kamuoyumuzda ‘2000 öncesi ve sonrası DÇB’nin iki farklı yanı oldu’ değerlendirmelerine katılıyor musunuz? Nasıl bir Dünya Çerkesleri Birliği/Uluslararası Birlik hayal ediyorsunuz? Diaspora merkezli birlik düşüncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-E.Ö.: Bazılarımızın DÇB konusuna yaklaşımı nafile işler olduğu yönünde. Nafile de biliyorsunuz yapılırsa iyi, güzel anlamı taşıyor, yapılmazsa da nihayetinde bir zorunluluğu yok. Keşke DÇB’nin iki farklı yanını değil de yüz farklı yanını konuşsak. Olaya bu sayede siyah-beyaz bakmaktan kurtarsak kendimizi. 2000 öncesi ve sonrası iki farklı DÇB oldu ise 2030 sonrası da farklı DÇB olabilir. Kurumları insanlar yönetir. Toplum bile toplu olarak yanlış kararlar alabilir. Devletlerin gölgesinde olan kurumları konuşuyoruz. Onların yasalarına göre hareket etme yükümlülüğü olan kurumları konuşuyoruz. Yıkılması gereken kurumlar değil, bir kurum kötü, yenisini yapalım anlayışıdır. Yıkıp yenisini yapmak kurumu ayakta tutan zemini değiştirmiyor ki! Aynı kurum aynı zeminde farklı bir hareket tarzına nasıl sahip olabilir? Şu an yeryüzünde bizim için alternatif seçenekler henüz oluşmadı. Oluştu ise de ben eksik bilgimi tamamlamak zorundayım. Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan halkımızın kültürel tehdit algısı bir mi? Aynı ülkede yaşayan bizlerin kültürel tehdit algısı aynı düzeyde mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Ders kitabı

Elizaveta Gogunokova ve Tamara Tanaşeva’nın hazırladığı “Türkçe Konuşanlar İçin Çerkes Dili (Kabardey Lehçesi) Uygulamalı Ders Kitabı”, Metropol Yayınları tarafından yayımlandı.

Ağır sıklette birinci Ahmed Hazbulatov

Rusya’nın Tver şehrinde 13-15 Aralık 2024 tarihlerinde, judo olimpiyat şampiyonu Sergey Petroviç Novikov’un anısına dövüş sanatları yarışması düzenlendi. Rusya’nın 24 bölgesinden 600’ün üzerinde sporcunun katıldığı...

Çeçen ve Oset güreşçiler madalya aldı

Khanty-Mansi Özerk Okrugu’nun Poykovski kentinde düzenlenen 19. V.N. Semenov Kupası Uluslararası Serbest Güreş Turnuvası’nda Çeçen sporcu Halid Yakhiev (79 kg) ve Oset güreşçi Cambulat...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img