Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Neolitik Çağda Anadolu ve Avrupa Halkları

Çağımızın gelişmiş kültürlerinin hepsi insanlığın ortak eseridir. Avrua kültürünün temelinde Anadolu’nın Neolitik Çağ Halkı, yalnız dil ve kültür olarak değil, bir halk olarak da yer almatadırlar.

İnsanlığın avcılık ve toplayıcılıktan hayvancılık ve tarıma geçişini İngiliz İlkçağ tarihçisi Gordon Childe, “Cilalı Taş Devrimi” olarak nitelemekte ve insanların modern uygarlık çağına girmelerinin başlangıcı olarak değerlendirmektedir. Yerleşik yaşamın ilk kez nerede ve ne zaman gerçekleştiği konusunda kesin bir şey söylenememekle birlikte Anadolu, Mezopotamya, Filistin ve Zagros dağları öne çıkmaktadır
 “Avrupa’nın Anası Anadolu” kitabının yazarı olan Helmut Uhlıg’in de belirttiği gibi insanların ilk kez büyük yerleşim birimleri kurduğu alanlar, “Ölü Deniz, Kuzey Mezopotamya ve İç Anadolu bölgesini kapsıyordu” (Uhlıg, s.35).
Dünyanın İlk Kenti Çatalhöyük
Konya ovasındaki Çatalhöyük’ün dünyanın en eski Taş Devri Kenti olduğuna ilişkin hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Çatalhöyük’teki taş devri uygarlığının Ege Adaları ve Akdeniz sahilleriyle ticari ilişkilerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Kurt Bittel’e göre Çatalhöyük, Kıbrıs’la da ticari ilişkiler kurmuştur.
Anadolu’dan Avrupa’ya Göçen İlkçağ Halkları
Gritte’ki Knossos Sarayı’nın hafiri Arthur Evans, bu adadaki uygarlığın köklerinin Anadolu’da bulunabileceğini belirtir. Avusturyalı tarihçi Fritz Schachermeyr’e göre, Yunanistan’daki Sesklo Uygarlığı’nın kumaş desenlerinin asıl kaynağı Anadolu’daki Hacılar Uygarlığı’dır (Uhlıg, s.53).
Yine Uhlig’e göre, bu dönemde Anadolu ile Avrupa arasında yalnız kültürel etki ya da ticaret yok, Anadolu’dan Avrupa’ya doğru bir halk göçü vardır: “Bir şeyi şimdiden kesin olarak söyleyebiliriz: Orta Avrupa’nın iyice güneyine kadar olmak üzere, tüm güneydoğu Avrupa sahasına, Yakındoğu’dan halkların göç ettikleri ve bu şekilde uygarlık kayması olduğu açıktır. Bunlar yerel uygarlıklarla karışmış ve birçok yerlerde belirleyici olmuşlardır.” (Uhlıg, s. 69).
İlk Uygarlık Merkezleri Asya’dadır
Yukarıdaki tespitlerden anlaşılacağı üzere Neolitik çağda Küçük Asya ve Mezopotamya gelişkin kültürel merkezler olup uygarlık buralardan Ege Adaları, Mora Yarımadası ve Orta Avrupa’ya doğru göçlerle yayılmıştır. Böylelikle doğudan batıya doğru Zagros dağlarından Macaristan’a, güneyden kuzeye doğru Filistin’den Kafkasya’ya kadar olan sahada gelişmiş neolitik merkezler ortaya çıkmıştır.
Mezopotamya ve özellikle Anadolu’da Neolitik Devrimi gerçekleştiren halkların kültürel gelişimlerinin kesintisiz ve sürekli oluşunu gözlemleyen akademisyenler, bu halklarla yazılı belgelerde bölgede yaşadığı kanıtlanan en eski halklar arasında bir akrabalık ilişkisi bulunduğu sonucuna ulaşmaktadırlar. Bu görüş doğrultusunda Neolitik Devrimi gerçekleştiren bölge halklarının adlarını az-çok belirleyebiliyoruz: Güney Batı İran’da Elamlılar, Aşağı Mezopotamya’da Sumerler, Kuzey Mezopotamya’da Subarlar, Kuzey Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Doğu Anadolu’da Hurriler, Güney Doğu Anadolu ve İç Anadolu’da Hattiler, Batı Anadolu, Ege Adaları ve Mora yarımadasında Pelasglar.
Bu halkların az-çok türdeş oldukları, birbirleriyle düzenli ticari ilişkiler içinde bulundukları, aynı anaerkil kültürü ve ortak değerleri paylaştıkları anlaşılmaktadır. Bu halkların dili de, muhtemelen ortak bir kökenden gelen ve Hint-Avrupalı ve Sami olmayan bir dildir.
Hint-Avrupa ve Sami Dillerini Konuşan Halklar
Sami dilini konuşan halklar bölgede ilk kez M.Ö. üçüncü bin yılda görüldüğü gibi, Hint-Avrupa dilini konuşan ilk halk olan Hititler (Nesiler) de Anadolu’da ilk kez M.Ö ikibinli yıllarda tarih sahnesine çıkarlar. Bu tarihten birkaç yüzyıl sonra da yine Hint-Avrupalılar, yoğun olarak Güney Batı Avrupa ve Ege adalarında görülmeye başlamışlar, bölgenin eski halklarıyla uzun süren mücadelelerden sonra, Fritz Schachermeyr’in ileri sürdüğü bizim de doğru bulduğumuz varsayıma göre, yeni bir kültür ve yeni bir dil oluşturarak yeni bir halk haline dönüşmüşlerdir (Umar, s.292-308). Grek halkı, Illyria halkı, Makedon halkı, Trak halkı böyle bir melez kültürün temsilcisi olduğu gibi, Anadolu’da görülen Luwi, Hitit, Pala halkları da böyle melez bir kültürün temsilcileridir ve bu halkların hepsinin de temelinde Neolitik Çağ Anadolu kültürünün yaratıcısı olan Hatti halkı vardır.
Sonuç
Özet olarak söylemek gerekirse, çağımızda saf bir dil, saf bir halk ve kültür yoktur. Çağımızın gelişmiş kültürlerinin hepsi de insanlığın ortak eseridir. Avrupa kültürünün temelinde Anadolu’nun Neolitik Çağ halkı, yalnız dil ve kültür olarak değil, bir halk olarak da yer almaktadır.
Kaynakça
1. Uhlig,Helmut, Avrupa’nın Anası Anadolu, İstanbul, 2007.
2. Umar, Bilge, “Türkiye Halkının İlkçağ Tarihi”, İstanbul, 1993.

Sayı : 2010 08

Yayınlanma Tarihi: 2010-08-01 00:00:00

Yazarın Diğer Yazıları

Genç ve cesur: Kuzey Kafkasya’nın modacıları

Nalçik'ten üç genç tasarımcı, günümüz tüketicilerinin nelere değer verdiğini ve küçük etnik markaların kârlı hale gelip gelemeyeceğini anlatıyor Farklı DNA’ya sahip Lalina Saralp’ın konsepti, Kuzey Kafkasya’nın...

Sürgün ve soykırım temalı yarışmalar

Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED), 21 Mayıs 1864 Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nün 160. yıldönümü kapsamında düzenlediği afiş ve resim yarışmalarının duyurusunu yaptı. Afiş yarışması: https://kaffed.org/2024/03/28/cerkes-soykirimi-ve-surgununun-160-yili-afis-yarismasi/ Resim yarışması:...

AÇD müzik şöleni

Ankara Çerkes Derneği’nin organize ettiği “Wored Gecesi” 27 Nisan 2024 saat 19.30’da Çankaya Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img