Nisan sayımız okurlarımıza ulaştıktan kısa bir süre sonra sandık başına gideceğiz. Ülke ve ülkede yaşayanların geleceğine etki edecek çok önemli bir oy kullanacağız.
Bir parti seçimi söz konusu değil bu defa. Partilerden bağımsız, ülkenin nasıl yönetileceğine dair bir seçim yapılacak.
Meclisi yani temsili demokrasiyi göstermelik konuma indirgeyen, bütün yetkileri tek bir kişide toplayan bir öneri oylanacak. (Meclis işlevsizleştirileceği için anti-demokratik %10 seçim barajının düşürüleceği dillendirilmeye başlandı.) Daha fazlasını talep ettiğimiz az gelişmiş demokrasiden daha da geriye gidişe neden olacak bir öneri. Tek bir kişinin yasa yaptığı, yürürlüğe koyduğu, yargıladığı yani eskilerin deyimi ile “astığı astık, kestiği kestik” olacak bir öneri. Üstelik kendisi seçilmiş olsa da yardımcılarını ve bakanları atayacak. Seçilmişlerden olması gerekmeyecek atanmışların. Tek bir kişi karar verecek kimlerin başkan yardımcısı ve bakan olacağına. Sayısı belirsiz başkan yardımcılarından birisi başkanın yokluğunda ülkeyi yönetecek. Olası bir ağır hastalık veya vefat durumunda ise başkan olacak. Seçilmeden, atama ile. Ülke böyle yönetilir olacak.
Bu öneriye ne denir?
HAYIR!
*
Avrupa Konseyi (AK) insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla kurulmuş hükümetlerarası bir kuruluştur. AKile Avrupa Birliği’nin(AB) yakın işbirliği söz konusudur.
Türkiye’nin defalarca ceza aldığı, belli ki almaya devam edeceği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) AK’ye bağlı bir kurumdur.
Venedik Komisyonu, AK’nin Anayasal konulardaki danışma organı olup 16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandumu ile ilgili raporunu açıkladı.
Rapor, “tek insan rejimi”ne karşı uyarıyor.Anayasa değişiklerinin kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracağını, bunun da “otoriter bir başkanlık sistemine” dönüşme riski taşıdığını söylüyor.
“Gerekli kuvvetler ayrılığı mekanizmasının ortadan kaldırılmasıyla değişiklikler, güçler ayrılığına dayanan demokratik başkanlık sistemine değil, otoriter bir başkanlık sistemine dönüşme riski taşıyor.”
Raporda, Anayasa değişikliğinin yapılmak istendiği koşullar da eleştiriliyor.Değişikliklerin HDP’li milletvekilleri hapisteyken Meclis’te onaylandığı, oylama sırasında gizli oy kuralının ihlâl edildiği, olağanüstü hâlin (OHAL) “Anayasa değişikliği gibi önemli bir oylama için uygun demokratik koşulları sağlamadığı” belirtiliyor.
Raporun sonuç kısmında Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi halinde Cumhurbaşkanına bakanlar ve üst düzey yetkilileri atama ve görevden alma yetkisi vereceği hatırlatılıyor. Kendi partisinin lideri olmasına izin vermenin cumhurbaşkanına yasama üzerinde usulsüz şekilde etki imkânı tanıyacağı da belirtiliyor.
Değişikliklerin Cumhurbaşkanına meclisi feshetme yetkisi de öngördüğü belirtilen raporda “Bu demokratik başkanlık sistemlerinde görülmemiş bir uygulama” deniyor.
Değişikliklerin yargı bağımsızlığını daha da zayıflatacağı da raporda belirtilen noktalar arasında.
Bunu da bir kenara not edelim.