Süreli Yayınlarımız 26

0
669

Yedi Yıldız

1993 yılında Kuzey Kafkasyalılar Kültür Derneği’nin genel kurulunda yönetim kurulu değişikliği ile başlayan bir süreç söz konusu. Genç bir kadronun inisiyatifi ile dernek bir manifesto ile yeni yol haritasını belirlemiş, derneğin yayın organı Kuzey Kafkasya Yedi Yıldız adıyla ve farklı yayın politikası ile yayınlanmaya başlamıştı.
Derginin ilk sayısı 1994 yılı ocak ayında yayınlandı. İlk sayıdaki “Kuzey Kafkasya’dan Yedi Yıldız’a”, “Neo-Dönüş”, “Kuzey Kafkasyalılar Kültür Derneği Manifestosu” ve “Kuzey Kafkasya Davasının Esasları” yazıları, derneğin yol haritasını ve derginin yayın politikasını net olarak tanımlayan yazılar.
O yıllardaki durumu kısaca özetlemek gerekirse; Sovyetler Birliği dağılmış ve birlik cumhuriyetleri bağımsız devlet konumunda; Abhazya-Gürcistan savaşı bitmiş, Abhazya fiili bağımsız bir devlet; Çeçenya da fiili bağımsız bir devlet ancak Rusya Federasyonu ile görüşmeleri sürüyor ki sonuçta 1994 aralık ayında savaş başlıyor; Kafkasya’da Musa Şenıbe liderliğinde Kafkas Dağlı Halklar Konfederasyonu (1918 Kafkas Dağlı Halklar Birliği’ni örnek alan) çalışmalar yürütüyor ve Abhazya savaşında inisiyatif kullanıyor; Türkiye diasporasında Kaf-Der (Kafkas Derneği, merkez ve şube dernekler örgütlenmesi), Birleşik Kafkas Konseyi ve Kafkas-Abhazya Dayanışma Komite’sinin domine ettiği bir süreç yaşanıyor…
Yedi Yıldız; “birlik, özgürlük ve neo-dönüş” temelinde bir yayın politikası izliyor. Klasik dönüş anlayışı ile neo-dönüş arasına net bir çizgi çekerken milliyetçiliği temel alıyor, bunu ifade ederken ideolojiler üstü bir pozisyon da tanımlıyor. Çerkes dünyasındaki siyasi anlayışların tümünü ve örgütleri eleştiriyor; anılan üç örgütle bir yandan diyalog kurulacağını ifade ederken diğer yandan “çözüm onların dışındadır” tespiti yapıyor. Kendisi dışında her kesimi “Rusçu” olarak tanımlıyor, “zıt gibi görünseler de” yorumunu ekleyerek.
“Neo-dönüş” yazısını veriyoruz. Yanı sıra andığımız yazılardan Yedi Yıldız’ın tespit, eleştiri ve politikası konusunda okuyucularımızın genel çerçeveyi anlayıp yorumlayabilecekleri ölçüde seçtiklerimizi aktarmak istedik.

***

Kafkasya Bibliyografyası
Sefer E. Berzeg
Chiviyazıları-2004

Yedi Yıldız
(1994-1995)

İstanbul’da Kuzey Kafkasyalılar Kültür Derneği’nin organı olan Kuzey Kafkasya (1970-1993) dergisinin kapanmasından sonra, adı geçen dernek tarafından yayınlanan aylık dergi (32-40 sayfa).
Dernek adına sahibi: Ömer Aytek Kurmel.
Yazı İşleri Müdürü: Nail Sönmez.
Başlıca yazarları: Ömer Aytek Kurmel, Kazım Berzeg, Hasan Şaguj, Nail Sönmez, Davut Altınay, Müfit Karademir, Koblı Muammer Canıdemir, Cevdet Hapi, Engin Şekerci, Sefer E. Berzeg, M. Aydın Turan, Ufuk Tavkul, E. Kuşba, İbrahim Şekerci, Nart Bidanoka, Uğur Yağan, Ekrem Atbakan.
Kafkas Halkları Konfederasyonu’nun da Türkiye’deki gayri resmi yayın organı konumunda olan dergi, 1995 yılı içinde çıkan 6. sayısıyla yayınına son vermiştir.

***

Tespitler – Eleştiriler

-Değişen küresel konjonktür içinde Kuzey Kafkasya tezlerinin yeniden tanımlanması zorunluluğu ortaya çıktı.
-Seksen sonrasında ülkemize hakim olan depolitizasyon sürecinde yeni kuşaklar davaya angaje edilememişti ve mevcut kadrolar güncel konulara eski vizyonlarla bakmakta devam ediyorlardı. Fikir ve söylemleri, uygulanabilirlikleri olmadığından güncel sorunlara çözüm üretmede yetersiz kalıyordu. Kuşak farklılığından kaynaklanan değişik perspektifler sorunsalın özünü oluşturuyordu.
-Kuzey Kafkasyalılar Kültür Derneği özelinde yaşanan dönüşümün kökeni de bahsettiğimiz kuşaksal dinamikten bağımsız değildi. Geleneksel çizgi sorunun teşhis ve tedavisini ideolojik öğeye endeksleyerek milliyetçilik faktörünü dışlamıştı.
-Kuzey Kafkasya’nın, dolayısıyla diasporanın kaderini belirleyecek gelişmelere birlik ve özgürlük sloganının öncülük etmesine ihtiyaç vardı. Sessiz çoğunluk da bunu talep ediyordu… Dernek çizgisini dönüştüren felsefe derginin yayın politikasını da aynı doğrultuda belirledi.

***

Yedi Yıldız

-Sayfalarımızda güncel politik önceliği olmayan folklorik temalar değil, ağırlıklı olarak Kafkasya, diaspora, dünya üçgeniyle ilgili haber, yorum, araştırma, analiz ve projeksiyonlar yer alacak. Tarihsel konulara, güncel gelişmeleri ilgilendirdiği oranda dergimizde yer verilecek.
-Ulusça varoluş savaşı verdiğimiz günümüzde aydın olmak çok dikkatli yapılması gereken tanımlar gerektiriyor. Tek dergi olarak yayına başladığımız bir dönemde taşıdığımız sorumluluğun ayrımındayız.

***

Öneri – Çözüm – Model

-Entelektüel formasyonları soğuk savaş on yıllarında kemikleşmemiş, yeni oluşan dengeleri yorumlama esnekliğine sahip genç kuşak Kuzey Kafkasya’nın temel sorununun ideolojik değil değişmeyen sömürge statüsü olduğunu görerek, zıt gibi görünseler de Rusçu ortak paydada buluşan geleneksel tezlere alternatif bakış açısı getiriyor, çözümü birleşik özgür Kuzey Kafkasya biçiminde formüle ediyordu.
-Yedi Yıldız çözüm önerimizi simgeliyor; 1918 yılında ilk defa hayata geçirilen ve yetmiş küsur senenin ardından ide ve örgüt olarak Kuzey Kafkasyalıların bugün de desteğine sahip olan Konfederasyon’u.
-Birleşik özgür Kuzey Kafkasya ve neo-dönüş örgütlü yapılarımızın temel söylemi olmalıdır. Birlik, özgürlük, neo-dönüşe dayalı toplumsal uzlaşma üzerinde yapılacak işbirliğinde; Kaf-Der fikir ve taban gücünü, Konsey ekonomik ve siyasi güç ile lobiciliği, Komite de bu iki yapı ile eşgüdüm içinde Abhazya’ya diaspora desteğini simgeleyebilirdi.

***

Kuzey Kafkasyalılar Kültür Derneği Manifestosu

-10 Ocak 1993 Pazar günü derneğimiz tarihinde bir dönüm noktasıdır. Genel kurulda göreve gelen yeni yönetim kurulu çaplı bir dönüşüm programı başlattı. Bu dönüşümün üç boyutu vardı: dernek, İstanbul, diaspora.
-Diasporada eskimiş argüman ve kadroları revize edecek veya yeniliğe ayak uyduramayanları devre dışı bırakacak bir dönüşüme ihtiyaç var.
-Grup Kimliğimizin Ortak Paydaları:
1. Hazar’dan Karadeniz’e tanımlanan birleşik özgür Kuzey Kafkasya idealine inanmak.
2. Kuzey Kafkasya milliyetçiliğinden taviz vermemek…
3. Ulusal kimliği hiç bir koşulda inkâr etmemek.
4. Materyalist dünya görüşlerine itibar etmemek.
5. Düşünen, üreten, tartışan, sorgulayan bir dernek kültürü yaratmak.
6. Yoz, teslimiyetçi, kozmopolit Şamil Vakfı ile bağları kesmek.
-Birleşik özgür Kuzey Kafkasya idealinin gerçekleştirilmesi anavatan ve diasporadaki ulusal güçlerin örgütlülüğüne ve dayanışmasına bağlıdır. Ne yazık ki birlik özgürlük şiarı Abhazya ve Çeçenistan dışında Kuzey Kafkasya’da iktidarda değildir.

-Kitleyi temsil iddiasındaki birlik yapıları olan Kaf-Der, Birleşik Kafkas Konseyi ve Dayanışma Komitesi’ni bir sistem olarak ele alırsak fikir ve işleyiş olarak bu sistem iflas etmiştir… Diasporada kitle bilinci uyandıramamışlar, farklı kesimleri bir araya getirecek toplumsal uzlaşmayı yaratamamışlar, intelijentsiyayı örgütleyememişler, stratejik ulusal politikalar formüle edememişler, Abhazya’nın bağımsızlığına yeterli siyasi ve ekonomik desteği verememişler, Kuzey Kafkasya davasını Türkiye ve dünya kamuoyuna tanıtamamışlardır.

***

Kuzey Kafkasya Davasının Esasları

-Kuzey Kafkasya’nın sömürge statüsünden kurtularak tarihsel haksızlığın giderilmesi birlik, özgürlük ve neo-dönüş üçlüsünün ödünsüz gerçekleşmesine bağlıdır.
-Çözüm; teslimiyet ortak paydasında toplanan Kaf-Der, Birleşik Kafkas Konseyi ve Dayanışma Komitesi’nin dışındadır.
-Kuzey Kafkas milliyetçiliğini her türlü dünya görüşünün önüne alıyoruz. Kafkasya’nın yeniden yapılanması ve tarihsel haksızlıkların giderilmesi olanaklarının doğduğu günümüzde milliyetçiliğin nesne değil, özne yapılmasını doğru buluyoruz.

-Kafkasya’nın hangi sistemle yönetileceği zamansız bir tartışmadır. Birlik, özgürlük, neo-dönüş ideolojiler üstü öncelikli konulardır. Kuzey Kafkasya davasının cevabı şu noktada ideolojik tartışmalarda değil milliyetçi dayanışmadadır. Kuzey Kafkasya’da uluslaşma ve devletleşme süreçleri normale döndükten sonra sistem tartışması elbette doğaldır. Sayıca az, parçalanmış ve dağılmış Kuzey Kafkasyalılara enternasyonalist ortak paydada buluşan sosyalizmden ve kapitalizmden fayda yoktur… Kuzey Kafkasyalılar açısından Moskova’da kapitalist veya sosyalist değil Rus vardır.

***

Yedi Yıldız

Sayı: 1 Ocak 1994

Neo-Dönüş

Kafkasya’ya kitlesel geri dönüş düşüncesi çok eskilere, 1864 sürgününün ilk dönemlerine uzanıyor. Diasporanın ilk örgütlü yapısı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin varoluş sebebinin temeli buna dayanıyordu. Yakın tarihimizle bu derece özdeşleşmiş bu görüşe üstelik doğruluğunu yitirmediği için sahip çıkmamız şart. Ancak, kavram olarak korumakla beraber dönüş dinamiklerinin yeniden tanımlanması gerekiyor.
Yurt bilincini oluşturarak asimilasyonu yavaşlatmak amacıyla tüm kitleyi muhatap alan dönüş tezi özellikle yetmişli yılların ortasında Çerkes ulusal sorunu tartışmalarında taraf haline gelerek karşı tezlerini yaratmıştı. Klasik dönüş olarak tanımlayacağımız Sovyet yanlısı tezin hangi özel koşullarda ortaya çıktığının incelenmesi ve tutarlılığının değerlendirilmesi bu yazının konusu değildir. Ancak klasik dönüş tezi, Türkiye’nin o dönemdeki siyasi ikliminin de beslemediği politize ortamda, sağ ve solda yer alan bazı insanlarımızla ters düşerek bir grup kimliği halini almıştır. Tüm insanlarımızı kapsamak amacıyla yola çıkan bir düşünce birkaç yıl içinde zıt kutuplardan birisi haline gelmiştir.
12 Eylül öncesinin kıstaslarını hala atamamış toplumumuzun eski kalıplarla düşünmekten kurtulamaması sonucunda, klasik tanımıyla dönüş kavramı bazı kesimlerin soğuk tavrına muhatap olmaktadır. Bu durumda insanlarımızın şabloncu yaklaşımı yanında dönüş fikrinin kendini yenileyememesinin de rolü vardır. 0 halde dönüş tezi dönüşmelidir. Bunun iki gerekçesi vardır: (1) Dönüş kavramı mevcut içerik ve biçimiyle eskiyi anımsatmaktadır. (2) Reel sosyalizmin çökmesiyle dünya ve eski Sovyet coğrafyasında meydana gelen değişiklikler yeni bir dönüş mantığını gerektirmektedir.
Dönüşümün temel mantığı ise dönüş tezinin makro planda hala geçerliliğini sürdürmesi ve ona gereksinim olmasıdır. Demek ki daha güncel ve toparlayıcı bir dönüş içeriğinin formüle edilmesi kaçınılmazdır.
Reel sosyalizmin çökmesinin dünyada ve eski Sovyet topraklarında yarattığı değişiklikleri dönüş mantığının revize edilmesine bağlarsak ortaya şöyle bir tablo çıkıyor;
-Dönüş tezinin ideolojik motoru artık sosyalizm değildir.
-Reel sosyalizmin küresel ölçekte gerilemesi Türkiye’yi de etkilemiş, dönüş karşıtı tezlerin pratik geçerliliği kalmamıştır.
-Kafkasya’ya dönmek veya dönmemek artık siyasi bir tercih değildir. Özellikle Abhazya’daki sorunsalın kaynağı ve çözümündeki nüfus boyutu dönüş-kalış tartışmasına fiili bir yanıt dayatmıştır.
-Post-sosyalist evrede eski Sovyet coğrafyasındaki temel belirleyici ulusal ve ulusal olmayan denklemine dönüşmüş, bu kuram Abhazya’da somutlanarak dönüşün yeni dinamiği milliyetçilik olmuştur.
-Milliyetçi dinamikle daha geniş bir kitleyi dönüş için mobilize etmek olanaklıdır.
Klasik dönüşü kendi içinde dönüştürerek formüle ettiğimiz yeni kavramı Neo-Dönüş olarak tanımlıyoruz ve argümanlarını maddeliyoruz:
(1) Diasporadaki asimilasyon süreci uyanan bilince karşın hızlanarak sürmektedir ve çözüm Kafkasya›ya dönüştür.
(2) Soğuk savaş on yıllarında sorunun temeli Kafkasya değil diaspora idi. Oysa şimdi çürük Sovyet mirası üzerinde inşa edilmeye çalışılan post-soğuk savaş dönemi Kafkasya’yı sorunsalın odak noktası haline getirmiştir. Kuzey Kafkasya’yı tehdit eden faktörler, kısa erimde Abhazya gibi demografik handikabın yaşandığı bölgelerde etnik saldırganlık, uzun erimde ise Rusya Federasyonu içinde pazar ilişkileri ve çoğulcu seçim sistemiyle asimilasyondur. Rusya’nın üniter devlet olmaya yönelmesi ikinci süreci hızlandıracaktır. Kafkasya’da doğal ve yapay yok olma yöntemlerini caydırmak veya etkili mücadele etmek ancak nüfusun artırılmasıyla olacaktır. Nüfusun doğal yollardan artması da kısa vadede mümkün olmadığına göre diasporadan dönüş tek çaredir. Kafkasya’daki kimliğin korunması diasporanın varlığını sürdürmesine yardımcı olması yönünden yaşamsaldır.
(3) Kafkasya’ya dönüşün temel dinamiği Moskova statükosuna sığınmak değil, anavatandaki ulusal varlığı güçlendirmek ve birlik özgürlük bayrağını yükseltmektir. Kuzey Kafkasya’nın sömürü statüsü ancak ulusal kimliğin dönüş yoluyla güçlendirilmesi sonucu değiştirilebilecektir. Dönüş amaç değil araçtır. Neo-dönüş milliyetçi dönüştür.
(4) Dönüş için Moskova’ya bel bağlamak naifliktir. Rusya, sömürge olarak gördüğü Kuzey Kafkasya’da ulusal yükselişin her türlüsünden rahatsızdır. Bunun en somut örneği de Moskova perspektifini yansıtan yerel yönetimlerin -Dudayev ve Ardzınba hariç- statülerini yükseltmelerine rağmen dönüşe soğuk bakmalarıdır.
(5) Dönüş ve birlik özgürlük tezleri artık birbirinin alternatifi değildir. Zaten hiçbir dönemde olmadıklarını günümüz Kafkasyasındaki siyasi yapılanmalardan anlıyoruz. Dönüş, klasik dönüşçülerin yıllarca destekledikleri sistemin uzantısı olan yerel yönetimler değil aynı grubun dışlaya geldiği birlik ve özgürlük söyleminin sahipleri tarafından savunuluyor. Sovyet aparatının dönüşe, özellikle Türkiye’den, hiçbir dönemde sıcak bakmadığı bugün anlaşılmıştır.
(6) Klasik dönüş ekolü kendine özgü koşullarda ortaya çıkmış, yurt bilincini oluşturmuş ve misyonunu tamamlamıştır. Birlik özgürlük söyleminin ileriye götürülmesi gereken günümüzde, bir dönemi simgeleyen klasik dönüşçüler Kafkasya ile ilişkileri monopolize etmemelidir.
(7) Diasporadaki tüm Kuzey Kafkasyalılar için dönüş bir ulusal görev olmakla beraber zorlama veya kınama söz konusu olmamalıdır. Tüm diasporanın dönmesi mümkün olmadığı gibi arzu da edilmez. Temel ölçüt Kuzey Kafkasya ulusal varlığının sürekliliğini garanti edecek bir niceliğin anavatanda toplanmasıdır. Gittikçe küçülen ve sınırlar ötesi etkileşimin arttığı dünyada ekonomik, siyasi, akademik potansiyele sahip duyarlı bir diaspora Kuzey Kafkasya’nın esenliği de birincil planda rol oynayacaktır.
Neo-dönüş adına seslenmek istediğimiz bir kitle de Türkiye’de sahip oldukları sosyalitelerinin tutsağı olarak anavatana dönüşe karşı çıkanlar ve Kafkasya’daki sosyalist rejimi buna kılıf yapanlar. Bu insanlar aslında rejim ne olursa olsun dönüşe karşıydılar. Dönüşü ulusal sorumluluk olarak algılamak yerine yaşam kalitesinde düşüş biçiminde yorumladılar. Kendi ulusal görevini unutanlar için Kore veya Kıbrıs’ta can verenleri alkışlamak zor olmadı. Bugün gelinen noktada bu insanların yeni Kafkasya gerçeğini fark etmelerini, sığınacakları sosyalizm bahanesinin kalmadığını, dönüşün asimilasyonu ve yeni Abhazya trajedilerinin önlenmesi için yaşamsal önem taşıdığını görmelerini istiyoruz. Ekonomik ve siyasi nüfuzlarını devreye sokabilirler; en azından Kafkasya aleyhine konuşmayarak zihinleri bulandırmayabilirler.
Tartışma ve kamplaşmalara taraf olmuş klasik dönüş söyleminin daha geniş kitlelere ulaşması ve yeni konjonktür gereği güncelleşmesi, içeriğinin çoğunluğun beklentilerini yansıtması gerekiyor. Çünkü Kafkasya’ya dönüş mantığı geçerliliğini sürdürüyor. Dönüşçü kalışçı ayrımının Abhazya’daki gelişmelerin dayatmasıyla ortadan kalktığı bir evrede dönüş felsefesinin de kendi içinde dönüşmesi gerekiyor. Bir adım daha ileri gidersek altmışlı yılların ortalarından itibaren klasik dönüş tezine endekslenmiş “resmi diaspora söyleminin”, farklı dengelerin fırsat ve tehditleriyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde tartışmaya açılması akılcılık gereğidir ve neo-dönüş bu yaşamsal sürecin ilk kilometre taşı olabilir.

Yedi Yıldız

Önceki İçerikStalin’in etnik soykırımı
Sonraki İçerikХэкум И Макъ – Anavatanın Sesi – Şubat 2019
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz