Birleşik Kafkasya – Eskişehir – (1994-2000)
Kafkasya Bibliyografyası
Sefer E. Berzeg
Chiviyazıları – 2004
Birleşik Kafkasya (1994-2000)
Eskişehir’de, Kuzey Kafkasya Karaçay-Balkarlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin organı olarak üç ayda bir yayınlanan dergi (64 sayfa).
Dernek adına sahibi: Hacı Murat Berk.
Yazı İşleri Müdürü: Mehmet Karaçay.
Genel Koordinatör: Dr. Yılmaz Nevruz.
Başlıca yazarları: Yılmaz Nevruz (M. Emin Kubanlı, Sılpağarlanı Y.N.), Osman Çelik, Kazım Berzeg, Doç. Dr. Süreyya Ülker, Adilhan Adiloğlu (Appa), Musa Ramazan, Ufuk Tavkul (Tohçuk), A. Hazer Hızal. 2000 yılı sonunda çıkan 24. sayısıyla yayınına son vermiştir. Bir süre Kartcurt adlı bir edebiyat eki de yayınlamıştır.
Aralık-Ocak-Şubat 1994-95. İlk sayının tarihi böyle. Biten yılın son ayı, yeni yılın ilk iki ayı olarak başlayıp 1997 yılı 12. sayı Eylül-Ekim-Kasım olarak yayınlandıktan sonra Aralık ayı boş geçilip 1998 yılında 13. sayı Ocak-Şubat-Mart 1998 olarak yayınlanmıştır. 6 yıl boyunca kesintisiz ve 3 ayda bir yayınlanan derginin 3. sayısında Yayın Kurulu isimlerine yer verilmiştir.
Dergide Karaçay-Malkar Türkçesi ile yazılar yer almış, 23. sayı tümü Karaçay-Malkarca, “Eski Cırla” özel sayısı olarak yayınlanmış, “Açıklamalar” bölümünde metinler hakkında kısa bilgiler verilmiştir.
Tamamı Karaçay-Malkarca olan Kartcurt eki, 12 sayı yayınlanmıştır.
Anti-Sovyet anlayış ve Birleşik Kafkasya ideali derginin yayın politikasının temelidir diyebiliriz.
İlk sayıda yayınlanan Birleşik Kafkasya’dan yazısı, derginin adı ve genel çizgisi konusunda net bilgi vermektedir. Tamamını yayınladığımız bu yazıda; Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası, İdil-Ural Türkleri ve Kuzey Kafkasya’nın Müslüman Halklarının bağımsızlık adına tarihi fırsattan yararlanamamasının nedenlerine değinilmekte; Kafkasya’daki “göstermelik özerk devletçikler”in zaman içinde birbirlerinden uzaklaştığı, geçmişte birlikte ve kardeş olarak yaşadıklarını nerdeyse unutacak hale geldikleri, muhaceretteki Kafkaslılar arasında da “Kuzey Kafkasya Sorunu”na yaklaşımda belli bir görüş birliğinin olmadığı ifade edilmektedir.
Bu yazının yanı sıra yine ilk sayıdan Osman Çelik’in Birleşik Kafkasya yazısını kısaltarak veriyoruz.
Birleşik KAFKASYA / Üç Aylık Dergi
Sahibi: K. K. Karaçay-Balkarlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği adına; Hacı Murat Berk
Yazı işleri Müdürü: Mehmet Karaçay
Genel Koordinatör: Yılmaz Nevruz
Dizgi-Baskı: Anadolu Üniversitesi Web Ofset Tesisleri – Eskişehir
Yayın Kurulu
Haziran-Temmuz-Ağustos 1995
Sayı: 3
Adilhan Adiloğlu, Havva Ateş, Vedat Balkan, Yasin Başçı, Mine Bilgin, Yüksel Bulut, İncilay Cangöz, Suat Önalan, Betül Önalan, Ergun Tavlan, İnci Tunç, Arslan Ünal
***
Birleşik Kafkasya
Aralık,Ocak,Şubat 1994,1995 Sayı: 1
“Birleşik Kafkasya”dan
150 yıldan beri Rus müstemlekesi durumunda olan Kafkas halklarının vaziyeti, yirminci asrın bu son yıllarında daha karmaşık bir hal almıştır. Sovyetler Birliği’nin (SB) parçalanmasından sonra, aynı kötü kaderi paylaşan birçok ulus milli devletine ve milli bağımsızlığına kavuşmuştur. Başta İdil-Ural Türkleri ve Kuzey Kafkasya’nın Müslüman Halkları olmak üzere birçok gayri Rus halk, bu tarihi fırsattan yararlanamamıştır.
Sebebine gelince: Hür dünya ülkeleri, sözü geçen halkların “varolma” mücadelelerini henüz layıkıyla anlayamamışlardır. Müstevli Rusya ise, İdil-Ural ve Kuzey Kafkasya’nın “milli egemenlik isteklerini” kendi “iç meselesi” olarak, maalesef dünya kamuoyuna kabul ettirmiştir.
Öte yandan “70 yıllık Sovyet Rejimi” sırasında, etnik yapı ve şive farklılıklarına göre oluşturulan “göstermelik özerk devletçikler”, zaman içinde bir birlerinden uzaklaşmışlardır. Eskiden birlikte ve kardeş olarak yaşadıklarını nerdeyse unutacak hale gelmişlerdir. Mevcut Moskova Hükümeti de anılan devletçikler arasında sun’i sınır ve toprak ihtilafları çıkartarak, husumet ortamını körüklemeye çalışmaktadır. Netice itibariyle, yukarıda ifade ettiğimiz sebeplerden dolayı hem İdil-Ural’da hem de Kuzey Kafkasya’da “milli birlik” sağlanamadığı için SB’nin dağılmasıyla ele geçen fırsat, şimdilik değerlendirilememiştir. Abhazya, Çeçenistan ve Tataristan’da ortaya çıkan ve bağımsızlığa yönelik fiili durumların akıbetinin ne olacağını da zaman gösterecektir.
Öte yandan muhaceretteki Kafkaslılar arasında bile “Kuzey Kafkasya Sorunu”na yaklaşımda belli bir görüş birliği yok. 1990 yılından beri yayım hayatına giren dergi ve gazeteler, tıpkı Kafkasya’daki gibi “etnik ayırımcılığı” körükleyen bir tutum içindeler. Oysa zaman, Çeçenistan Cumhurbaşkanı Covhar Dudaev’in ifade ettiği gibi “birleşme” zamanıdır.
Biz, “Birleşik Kafkasya Dergisi” olarak Kuzey Kafkasya’nın tarihte, kültürde, gayede, kıvançta ve tasada birliğini ihtimamla gözeteceğiz. Etnik ve şive farklılığına dayanan ayırımcı yapay milliyetçiliğe karşı çıkacağız. Soydaşlarımızın tarih, kültür ve sanat değerlerini, ekonomik ve sosyal sorunlarını dile getireceğiz. Keza “Kafkasya Meselesi”nin Türkiye ve Rusya’dan soyutlanamayacağı gerçeğini idrak ederek gerçekleri objektif bir biçimde yansıtmaya gayret edeceğiz. Zamanın ne getireceğini önceden kestirmek, çok defa mümkün değildir. 440 yıldan beri İdil-Ural Türklerinin, 150 yıldan beri Kafkaslıların “bütün baskılara rağmen” milli benliklerini muhafaza etmeleri gelecek için büyük anlam taşımaktadır.
Dergimizin bu ilk sayısını “sürgün özel sayısı” olarak adlandırmayı uygun bulduk. Sayfaları çevirdiğiniz zaman, 1943/44 yıllarında SB Hükümeti tarafından zorla yurtlarından sürülen halkların katlandıkları acıları, felaketleri dile getiren yazıların çoğunlukta olduğunu göreceksiniz. Öte yandan, dergimiz “Kuzey Kafkas Karaçay- Malkarlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği”nin kültür faaliyetlerinin bir ürünü olduğu için, Karaçay-Malkarlıların lokâl tarihleri ve kültürleriyle ilgili “Karaçayca” yazılar da bulacaksınız. Karaçay şivesi ülkemizde konuşulan Batı Türkçesine çok yakın olduğundan, dikkatlice okunacak olursa, adı geçen yazıların anlaşılmasında büyük bir zorlukla karşılaşılmayacağını umuyoruz. Keza, yayınladığımız metinler “Türkoloji araştırmalarına” materyal olma niteliğini de taşıyacaktır.
Derginin adını “Birleşik Kafkasya” koymamız sebepsiz değildir. Bu isimle 1950’li yıllarda merhum Alihan Kantemir’in yönetiminde Münih’te bir dergi yayımlanmıştı. Bunun gibi, 1960’lı yıllarda yine aynı adı taşıyan bir dergi de Yılmaz Nevruz ve Mustafa Beştoy tarafından çıkarılmıştı. Her iki dergi de imkânları nispetinde “Kafkasya Sorunu”na birlik ve beraberlik ilkesi muvacehesinde hizmet etmişlerdi. Elinizde bulunan üçüncü kuşak “Birleşik Kafkasya Dergisi” de aynı ilkelere bağlı kalarak hem Kafkas kültürüne hem de Türk kültürüne karınca kararınca hizmet etmeye çalışacaktır.
Gayret bizden, yardım Allah’tan…
Birleşik Kafkasya
***
Birleşik Kafkasya
Aralık,Ocak,Şubat 1994,1995 Sayı: 1
Osman Çelik*
“Geçmiş, geleceği aydınlatır.”
…
1962 yılı sonbaharıydı. İstanbul Orman Fakültesi’nde, son sınıf öğrencisiydim. Bir akşam üzeri kantine girdiğimde; bazı arkadaşlarımın yaşlı, iyi giyimli birinin çevresinde oturduklarını gördüm, … selam verip gruba ben de katıldım.
Yaşlı adam, gülümseyerek bana baktı. “Merhaba” dedi.
Artvinli bir Gürcü arkadaşım: “Pol amca, Osman da bizden” diyerek güldü.
-O da Kafkasyalı, Çerkes!
…
Pol amca Gürcü idi. 1920’de, Kızılordu Kafkasya’yı işgal edince, genç yaşta ülkesini terk etmişti. Avrupa’ya geçmiş, daha sonra İtalya’da, Roma Üniversitesi’nde kendisine iyi bir kariyer sağlamıştı. Ancak bir süre sonra; Faşist Yönetim onu rahatsız etmeye başladı. Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldı.
Pol amca, benim tanıdığım sırada; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden emekli olmuştu. Şişli-Bomanti’de bulunan, Gürcü Kilisesi’nde fahri rahiplik yapıyordu.
…
-Kafkas kökenli halklar, dinleri ve dilleri ne olursa olsun, onlar bir evin çocukları gibidir. Aynı ocağa kök salmış, aynı kültürden beslenmişlerdir. Ne var ki bunun bilinci içinde değiller. Geçmişteki hataları, onları bu hale getirmiştir. Güç ve kader birliği yapmadıkları sürece, Rusya gibi bir devin esaretinden kurtulamazlar; diyordu.
… O kadar vefalıydı ki, yıllar sonra bir dağ kasabası olan Keleş’te görev yaparken, gelip beni buldu. Bütün bir gün sohbet ettik…
Pol amca, Mimar Ahmet Özkan ve onun yakın çevresinde bulunanların misafiri olarak, bir süre daha Bursa’da kaldı. Bu görüşmemizden sonra fazla yaşamadı. Sanki veda gezisi yapmıştı.
Ahmet Özkan da Gürcü idi.
…
Çveneburi Dergisi’ni çıkarıyordu. Dergiye benim de yazmamı istedi. Yazdım. Bir defasında ise konuyu ve başlığı kendisi seçti…
“Kafkasya Halklarının Dostluğu” üzerine yazacaktım. Ona göre; Kafkasya Halkları akraba idi. En azından aynı kültürü paylaşıyorlardı. Dostluk için bundan daha önemli bir gerekçe olamazdı.
…
Bolşevik ihtilâlinden kaçan bir grup Genç Kafkasyalı, Polonya’ya yerleşmişlerdi. İlk defa Birleşik Kafkasya Dergisi’ni Varşova’da çıkarmaya başladılar… Barasbi Baytugan (Asetin), Balo Bilati (Asetin), Ahmet Canbek (Kabardey) derginin önde gelen yazarlarıydı. Hepsi, Kafkasya’nın birliğini ve bağımsızlığını savunuyorlardı.
İkinci dünya savaşı, bu genç idealist grubu dağıttı. Bununla da kalmadı, Kafkasya’dan yeni kopmalara neden oldu.
Savaştan sonra çalışmalar yeniden başlatıldı. Bu defa birleşme yeri Batı Almanya idi.
Batı Avrupa ve Amerika, savaşta Hitler Almanyasına karşı Rusya ile birleşmişlerdi. Ancak nasıl bir dev yarattıklarını savaştan sonra anladılar. Sovyetler Birliği’ndeki (SB) Rus olmayan milletleri etkilemek için, büyük bir propaganda seferberliği başlattılar. Münih’te Hürriyet Radyosu’nu kurdular. On beş dilde yayınlanan bir dergiyi finanse ettiler.
Barasbi Baytugan, Hürriyet Radyosu’nun Kuzey Kafkasya Bölümü başkanı idi. Ayrıca, Birleşik Kafkasya Dergisi’ni çıkarıyordu. 1964 sonbaharı İstanbul’a geldiği zaman artık çok yaşlanmıştı. O’na ev sahipliği yapan Ahmet Canbek, Ahmet Avar gibi büyükler de yaşça farklı değillerdi.
Değerli misafiri Park Otel’de ziyaret ettik. Yılmaz Nevruz, Mustafa Beştoy, Kenan Sah, Yılmaz Lû ve şu anda hatırlayamadığım birkaç arkadaş daha vardı. Hangi boylardan geldiğimizi sordu. Aldığı cevaplar karşısında memnun gülümsedi.
-Burada Birleşik Kafkasya çoktan kurulmuş, dedi.
… Elinde, Almanya’da çıkardığı Birleşik Kafkasya Dergisi’nin son sayıları vardı…
-Bende bunu devam ettirecek güç kalmadı. Birleşik Kafkasya idealini siz yaşatacaksınız. Derginin yeri burasıdır. Burada çıkmalı. Çünkü Türkiye, Kafkasyalıların en çok olduğu bir ülkedir.
Böylece onun telkini ve diğer büyüklerin desteği ile Birleşik Kafkasya Dergisi Türkçe yayınlanmaya başlandı.
…
Anavatanda olmayan birlik muhacerette, fiziki düzeyde olmasa bile manevi bakımdan gerçekleşmişti. Ancak olayın ülkenin düzenini bozacak şekilde, siyasi ve ideolojik bir yönü yoktu. İyi vatandaşlık ölçüleri içinde, birbirlerine ilgi ve saygı gösteriyorlardı. Bu arada köklerinin kaldığı topraklara özlem duyduklarını inkâr etmiyorlardı.
…
* * *
Muhacerettekilerin bir özelliği daha vardı. Bilhassa inananların. Onlara göre, SB mutlaka çökecek ve dağılacaktı. Öylesine bir inanç ki, tek güç kaynağı haline gelmişti.
Oysa bazıları bunun tam aksini düşünüyorlardı. SB, özellikle komünizm asla geriye adım atmayacaktı. Bu, yoklukta eşitliği savunanlar, bireyin dehasını inkâr etmekte ısrar ediyorlardı. Cehaletin koyu karanlığına, herkesi çekmeye çalışıyorlardı.
Fakat gün geldi. Komünist sistem, dıştan bir müdahale olmadan kendi kendine çöktü…
… Komünizmin benimsediği ekonomik sistem, dünyadaki gelişmelere ayak uyduramaz olmuştu. SB’nin son yönetim kadroları … akıllılık edip, kısa sürede Doğu Avrupa’dan çekildiler. Merkeze bağlı on dört cumhuriyetin de bağımsızlıklarını ilân etmelerine rıza gösterdiler.
Ne yazık ki Kuzey Kafkasya, bu olumlu gelişmeden nasibini alamadı.
Alamazdı. Çünkü bu muhtemel gelişmeler ta baştan hesap edilmişti. Yönetimin en güçlü olduğu zamanlarda gerekli tedbirler alınmış, küçülmenin sözde doğal sınırları çizilmişti.
***
Bilindiği gibi; 1918’de Kafkasya’da dört cumhuriyet kurulmuştu. Azerbaycan, Gürcüstan, Ermenistan ve Kuzey Kafkasya. Dört yeni cumhuriyet, kader ve güç birliği yapamadı. Federal bir devlet kurma çalışmalarına Ermenistan karşı çıktı. Kızıordu çok geçmeden, tek tek hepsini işgal etti.
Ermenistan, bugün de aynı hatayı tekrarladı. Azerbaycan’a saldırdı. Gürcüstan da onun izini sürdü. Abhazya’yı tarihten ve coğrafyadan silmeye kalktı…
… Kuzeydekiler de mevcut dağınıklık yetmiyormuş gibi, bölünmeye devam ettiler. Çeçenya Çeçen ve İnguş adı altında ikiye ayrıldı. İnguşlarla Asetinler, küçük bir arazi parçasını bahane ederek kıyasıya vuruştular…
Buna rağmen kuzeyde bazı olumlu hareketler var… Kafkas Halkları Federasyonu (KHF) görüşünün benimsenmesi, birlik için çok önemli bir adımdır. Henüz yerel hükümetler tarafından yeterince desteklenmemesine rağmen, gelecek için ümit vermektedir.
Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilân etmesi KHF’na açıkça destek vermesi, son derece önemli ayrı bir olaydır. Ancak, Çeçen yöneticilerinin daha sabırlı ve daha ılımlı hareket etmeleri, netice almak için gereklidir.
Kuzey Kafkasya Halkları; bir zamanlar bağımsızlık için yok olmaları pahasına yıllarca Rusya ile savaştılar. Güç dengesinin olmadığı bu uzun mücadele; kan, gözyaşı ve sürgünle sonuçlandı. Tekrar aynı hataya düşmemek gerekir. Ağır da işlese, görüşme ve ikna yolunu seçmek, uluslararası kuruluşlardan destek sağlamaya çalışmak en doğru harekettir.
Türkiye bu konuda anahtar ülkedir. O’nun bütünlüğünü ve gücünü tanımak, onunla bütünleşmiş olmak, Kafkasya Halkları için bir şanstır. Yeter ki her iki taraf birlikte olmanın değerini bilsin.
Son derece önemli olan bir husus daha vardır. Kafkasya gerçeği, Türk Hariciyesi’ne ve Türk aydınlarına yeterince anlatılmalıdır…
Anavatanda olan hükümetleri biz yönlendiremeyiz. Zaten böyle bir hareket doğru olmaz. Sadece temennide bulunabiliriz…
Muhacerette bulunan bugünün insanları; Pol amcaların, Ahmet Özkan’ların, Barasbi Baytugan, Ahmet Canbek, Ahmet Avar, İsmail Berkok gibi nice büyüklerin inşa etmeye çalıştıkları Birleşik Kafkasya idealini yaşatmalıdırlar. Anavatandaki bölünmüşlük, muhaceret bölgelerine taşınmamalıdır. Aksine, muhaceretteki birlik düşüncesi oraya götürülmelidir. Güçlü, üniter bir ulus olmak için, bunların bilinci içinde hareket edilmelidir.
Şüphesiz, 1918 ve onu izleyen yıllarda hayal edildiği gibi, yekpare bir Kafkasya düşünmek şimdilik mümkün değildir. Ancak, Azerbaycan ve Gürcüstan’ın bağımsızlığı, Kuzey Kafkasya için bir basamak olacaktır…
Diğer yönden; kuzeyin dağınık-küçük cumhuriyetler halinde değil, sağlıklı bir federasyon içinde görünmeleri güneye güç verecektir…
Bu nedenlerle; gerek güney ve gerekse kuzey, birbirilerinin varlığını ve değerini kabul etmelidir. Bu bilinç içinde hareket etmelidir.
… Abhazya’ya gelince; onu göz ardı etmiş değilim. Herkes gibi, kuzeyin bir parçası olarak görüyorum. Çünkü özellikleri bunu gerektiriyor.
Netice olarak şunları ifadede yarar vardır. Geleceğe ümitle bakabilmek için gerek anavatanda ve gerekse muhacerette birlik şarttır. Düşünen, çare arayanların önce bu gerçeği kabul etmeleri gerekir. Geçmiş, acı tabloları ile önümüzdedir. Onlardan ibret almalıyız.
Birlikte olmak, istenen seviyede bütünleşmek için; medeni cesareti olan halk liderlerine, bilgi düzeyi yüksek aydınlara ihtiyaç vardır…
… Kitap, dergi ve gazete gibi halk bilincini canlı tutacak her türlü neşriyat yapılmalıdır. Böylece üretilen bilgi, geniş bir tabana ulaştırılmalıdır…
… Büyüklerimiz Birleşik Kafkasya idealini inşa etmek ve yaşatmak istemişlerdi. Bir vasiyet niteliği taşıyan bu arzuyu, bizler devam ettirelim.
Dileriz ki; Birleşik Kafkasya Dergisi, Birleşik Kafkasya idealinin, sönmeyen meş’alesi olsun! (Kısaltılmıştır).
*Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ça. Türk Leh. ve Edb. Böl. Öğretim Üyesi.