Mutluluk iksiri

0
1036

Biz;

Sanki mutluluk veren bir iksir içiyor ve içiriyor,

Öğrenmenin ve bilmenin ötesine geçip,

Masallar, hülyalar ve rüyalar içinde kayboluyor,

Artık yeryüzünde rastlamamız mucize, bugün hayata geçiremeyeceğimiz bir Çerkesliğin peşinde, günümüzde karşılığı bulunmayan insan tiplemeleri yaratarak,

Kentucky Fried Chicken yiyen, 18 yaşında ehliyet alan, seçen, seçilebilen, düşünen, çoğu eğitimli gençlere, masaya gelen tavuğun neresi kime verilir ezberletiyor; atın hangi tarafından inilirse ne anlama geldiğiyle, sokakta nasıl yürüneceği ile “haddinden fazla” zaman harcatıyor, ama mesela günümüz gençliğinin kafasını en fazla kurcalayan konulardan birine “Xabze’nin güncellenmesi” meselesine tabu muamelesi yapıyoruz. Güncelleyelim demedim, örnek verdim, (diyebilirdim de) konuşmuyoruz bile dedim.

Onları evde başka, dernekte başka, arkadaşlarının arasında başka, işte başka, kısaca çok yüzlü yaşamlarında kimlik buhranının tam ortasında yalnız bırakıyoruz. Esasen aynı buhranı biz de yaşıyoruz.

Birey olma hakkını kullanan, konuşmayı ve tartışmayı öğrenerek yetişen nesle ‘susmayı’ emrediyor, nedenini, faydasını, gerekliliğini izah etmekten aciz olduğumuz dokunulmaz, sorgulanmaz, eleştirilmez kurallara kayıtsız ve şartsız itaat umuyoruz.

Sorularına yanıt veremiyoruz, çünkü biz de bilmiyoruz. Bilmemekten rahatsızlık da duymuyoruz.

Kendi gençliğimizi unutup, gençlerimizin hata yapmalarına izin vermiyoruz. Hatalı da olsa yapmanın hiç yapmamaya tercih edilmesi gerektiği realitesini görmek ve kabullenmek istemiyoruz.

Dünya her nefeste bir adım daha ileriye sıçrarken biz bir adım geriye gitmek için debelenip duruyoruz.

Ne zaman başımız sıkışsa, içinden çıkamadığımız bir durumla karşılaşsak ya da gerçekler çullanırsa üzerimize, mutluluk iksirimizden medet umuyor, olmayan bir şeyleri anlatıyoruz birbirimize. İksirin etkisi geçince dibe vuruyor, yeni hülyalara dalmak için bir yudum daha alıyoruz bitmez tükenmez o iksirden…

Madde bağımlıları gibi sanki…

İçiyor ve içiriyoruz, hayali bir dünyada mutlu oluyoruz, kendimize geliyor dibe vuruyoruz, daha çok içiyoruz, bir kısır döngüdür sürüp gidiyor.

Ecnebiler overdose diyorlar ya hani, doz aşımı ya da “ölüm vuruşu” gelir maazallah bu döngünün sonunda.

Tedavi gerek…

Önceki İçerikKitap: Harimole
Sonraki İçerikАланты Хъæлæс – Osetlerin Sesi – Ağustos 2019
Süha Baytekin
1965 Almanya doğumlu. Baba İstanbul, anne Eskişehirli. Haydarpaşa Lisesi ve Marmara Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik mezunu. Yüksek lisansını ve doktorasını İstanbul Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik'te yaptı. Koç Holding ile başlayıp sayısız firmada yöneticilik, Hamoğlu Holding ile sonlanan, pazarlama, iletişim kordinatörlüğü... Şu anda emekli. Uzun yıllardır sosyal medya ve çeşitli mecralarda yazarlık... 5.000 fotoğraflık eski Çerkes fotoğrafları arşivi var. Kitapları: "Diasporada Çerkes Olmak", "Çerkes Sürgünnamesi", "Kutsal Ay’ın Kızları-1". Basılacak Kitapları: "Kutsal Ay'ın Kızları-2", "Kutsal Güneşin Çocukları", "Diasporik Hikayeler". Medeni durum: Bekâr.