Karaman – Türkiye Çerkesleri (16. Bölüm)

0
972

Değerli okurlarımız, 

Ahmet Cevat Benk’in hazırladığı bu araştırma dosyasında; Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin yerleşimleri, tarihçeleri, nüfusları, ekonomileri, asimilasyon karşısındaki kayıpları gibi bilgiler paylaşılıyor. 

Sizler de yaşadığınız bölgelerden ya da başka illerden bu konuyla ilgili arşiv bilgilerini ulaştırarak katkıda bulunabilirsiniz. 

ahmetcevatbenk@gmail.com


Tarihçe 

Karaman iline yapılan iskânlar 93 Harbi olarak bilinen, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra gerçekleşmiştir. Karaman’a ilk ulaşan Çerkeslerin 93 Harbi’nden hemen sonra Adana vilayetine sevk edilen muhacirlerden oldukları anlaşılmaktadır.  

Kuban bölgesinden gelen Çerkes muhacirler, birkaç yıl Adana havalisinde kaldıktan sonra yörenin havası ile uyum sağlayamadıklarından, devlet yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda daha yüksek ve yaylak diye düşündükleri Karaman tarafına gitmeyi tercih etmişlerdir. 

Öte yandan asimilasyon amacıyla, 1888 yılına doğru Kuban Oblastı’nda Çerkeslerin topraklarına el konacağı söylentilerine oldukça sert tepki gösteren Çerkesler, Osmanlı topraklarına göç etmeye karar vermişler ve 24 bin hane adına müracaat ederek Rusya ve Osmanlı makamlarından göç için izin istemişlerdir. 

Rus makamlarından gerekli izinlerin alınması iki yıl kadar sürmüştür. 1890 yazında sıra pasaportların çıkartılmasına gelince, Çerkeslerden yaklaşık %90’ı göç etmekten vazgeçmiştir. Bu sırada Osmanlı makamları, göç için kararlı olan yaklaşık 2 bin ailenin Adana ve Konya havalisindeki boş arazilere yerleştirilmesine karar vermiştir.  

1890 yılı sonbaharında, Yekaterinodar, Maykop ve Labinsky oblastlarındaki köylerinden yola çıkan Kuban Çerkesleri, karayoluyla Karadeniz kıyısındaki Novorossiysk (Tsemez) Limanı’na ulaşmışlardır. Limanda toplanan yaklaşık 9.500 muhacir, Flotte Volontaire adlı Rus şirketinden kiralanan vapurlara bindirilmek üzere dört kafileye ayrılır. 22 Ekim’den itibaren birer hafta ara ile Novorossiysk Limanı’ndan İstanbul’a doğru yola çıkarılacak olan kafileler, sağlık kontrolü ve resmi işlemleri yaptırmak üzere önce Anadolukavağı’na uğrayacaklardır. 

Karadeniz’den İstanbul’a girişte karantina noktası olan Kavak’ta pasaport ve sağlık kontrolleri yapılarak ellerine pratikaları verildiği sırada, kendilerine nerelerde iskân olunacakları bildirilecektir. Buna göre dört kafileden biri Konya vilayetine bağlı Teke’de, diğerleri ise Adana vilayetinin Cebelibereket (Osmaniye) sancağında iskân olunacaktır.  

Teke sancağında yerleştirilecekler Antalya, Cebelibereket sancağında iskân olunacaklar da Mersin iskelesine sevk edileceklerdir. 2.400 muhacir ile Rusya adlı vapur, 2 Kasım 1890 tarihinde Anadolukavağı’na ulaşır. Kafile burada resmi işlemler için 2 gün bekletildikten sonra aynı vapurla tekrar yola çıkarılmıştır. Kavak’ta Teke sancağında iskân olunacakları duyurulan bu ilk kafile, yolda önemli bir sorunla karşılaşmadan 8 Kasım tarihinde Antalya iskelesine ulaşmıştır. Ancak 2.116 muhacir ile arkadan gelen ikinci kafileyi taşıyan vapur, Mersin iskelesinde yolcularını boşalttıktan hemen sonra Çerkeslerin daimi iskân bölgeleri olacak Cebelibereket sancağında kolera salgınının çıktığı duyulmuştur.  

Cebelibereket’e gidemedikleri için Adana’da cami, mescit, medrese ve hanlara sığınan muhacirler, yağmur ve soğuktan perişan olmuşlardır. Yine bu sırada kolera salgını Mersin’in bazı köylerine ulaşınca, iskele civarında karantina uygulaması başlatılmıştır. Bu nedenle Mersin’e yaklaşmakta olan üçüncü kafileyi taşıyan vapurun kaptanına bilgi ulaştırılarak, Taşucu iskelesine gitmesi istenmiştir. Taşucu iskelesi büyük gemilerin yanaşmasına uygun olmadığından açık denize demir atmak zorunda kalan vapur, 2.308 kişiden oluşan üçüncü kafileyi filikalar yardımıyla tehlikeli bir biçimde iskeleye çıkarabilmiştir. Oldukça ıssız olan Taşucu’nda, muhacirleri karşılamak için hiçbir hazırlığın yapılmadığı görülür. Cebelibereket’te başlayıp Adana tarafında birçok köy ve kasabayı saran kolera nedeniyle yollarına devam edemeyecekleri anlaşılır. Taşucu’nda kış günü açıkta, ayazda perişan olma tehlikesi yaşayan muhacirler, çaresiz yönlerini değiştirerek Silifke’ye doğru gitmek zorunda kalmışlardır. Ancak bu sırada Adana vilayetine bağlı İçel sancağının merkezi olan Silifke, oldukça küçük bir yerleşim yeri olduğundan, 2.308 muhaciri barındıracak konumda değildir. Bu nedenle kısmen çadırlara yerleştirilebilen muhacirlere, daimi iskân için bazı boş araziler gösterilmiştir. Ancak kendilerine teklif edilen yerleri beğenmeyen muhacirler, ısrarla Adana veya Konya havalisine gitmek istediklerini belirtmişlerdir. Ne var ki Adana tarafına gitmeleri pek mümkün değildir. Çünkü kendilerinden önce gelen ikinci kafiledeki Çerkesler, Adana’da sığındıkları cami, mescit, medrese ve hanlarda soğuk ve yağmurdan perişan haldedirler. Hatta iskân konusunda Adana’dan ümitlerini kestiklerinden, Karaman tarafına gitmek istemektedirler.  

Kafkasya’dan göçerlerken Osmanlı’dan beklentilerinin oldukça yüksek olduğu anlaşılan muhacirlerin Silifke’de tutulmaları mümkün olamamıştır. 

Haklı sebeplerle Adana havalisine gitmelerine de izin verilmemiştir. Bu nedenle bahar aylarında sıcakların başlamasıyla beraber Mut tarafına gitmişlerdir. Zaten bu sırada iyice yaklaşan kolera salgınının Silifke tarafına doğru ulaşma tehlikesi vardır. Ayrıca Kafkas Dağları’nın yüksek kesimlerindeki soğuk bölgelerden gelen ve genel olarak sıcak sahil kenarlarını sevmeyen Çerkesler, serin yaylalarda yerleşmek istemektedirler. Bu nedenle yaz aylarının gelmesiyle beraber Mut’un havasıyla intibak edemeyen Çerkeslere, Adana vilayeti sınırları dahilindeki Mut yaylalarında yer gösterilmiş, Mut’un 44 km kuzeyindeki Ömerözü Yaylası’nı beğenmişlerdir. Ancak rakımı 1.500 m’yi geçen ve günümüzde Demirkapı Köyü’nün 1.5 km güney batısında yer alan bu yaylada fazla yaşayamamışlardır. Burası dağ başı olduğundan, soğuktan ve açlıktan perişan olmuşlardır. Aralarında ölümler sıklaşınca, tamamen kırılmalarından korkan Muhacirin Komisyonu, 1892 başlarında Karaman tarafına sevklerine karar vermiştir. Muhtemelen hava şartlarına uyumsuzluk nedeniyle Çerkesler arasında hastalık, daha Silifke’de iken başlamış ve Ömerözü’nde kırılmaya dönüşmüştür. Burada vefat edenler, Mezar Bucağı adı verilen yayla mezarlığına defnedilmişlerdir. Demirkapı Köyü sınırları içinde 101 ada, 82-89 parsellerde, 55 civarında Çerkes yerleşiminin izleri çok az da olsa hâlâ mevcuttur.  

  

Coğrafya 

Karaman ili, Konya ilinin güneydoğu yönünde, 110 km mesafededir. Güneydoğu yönünde ise Mersin ili 231 km’dir.  

  

Karaman’da kurulan Çerkes köyleri  

Muhacirin Komisyonu tarafından 1892 başlarında Ömerözü Yaylası’ndan sevk edilen Çerkesler, kısa sürede Karaman’a ulaşmışlardır. Önce şehir içindeki medrese ve hanlarda geçici olarak iskân edilmişlerdir. Arkadan gelenlerle birlikte, 1891 güzünde Karaman merkezine ulaşan Çerkeslerin, 180 hanede 870 nüfus oldukları görülmektedir. Bunlardan 66 hanede 283 nüfus, Ereğli’ye sevk edilerek o bölgeye yerleştirilmiştir. Karaman’da kalanlar ise iki köyde iskân edilmişlerdir.  

1891 Eylül’ünde Karaman’a gelen Çerkes muhacirlerinden 66 hane Ereğli’ye gönderildikten sonra geride kalanların iskânları için yer bulmakta güçlük çekilmiştir. Çünkü daha önceden Konya’ya gelmeleri planlanmadığından, başta kaymakam olmak üzere, bütün mahalli yöneticiler hazırlıksız yakalanmışlardır. Bu durumu gören Karaman’ın köklü ailelerinden Kanaçzadelerden ve Mevlevi tarikatı ileri gelenlerinden, iki kez Karaman belediye başkanlığı yapmış olan Ali Ramiz Çelebi, Karadağ’ın güneyinde, Eminler mevkiindeki arazilerini muhacirlere dağıtılmak üzere bağışlamıştır.  

Çerkeslerin uzaktan akrabası olan Konya Redif Taburu Komutanı Miralay Mehmet Bey, 1891 sonlarında Karaman’a gelerek iskânla bizzat ilgilenmiştir. Eminler’de kurban kesilerek yapılan tören sırasında muhacirlere önce arazi dağıtılmıştır. Ancak mevsim kış olduğundan yapılacak evlerin inşaatına hemen başlanamamıştır. Muhacirlerin kış ortasında açıkta kalmamaları için inşaatlar tamamlanana kadar çevre köylere dağıtılarak misafir edilmeleri kararlaştırılmıştır. Nihayet bahar mevsimi ile birlikte başlanan inşaatların 1892 Ekim’inde tamamlanmasından sonra, 114 hanede 587 nüfus, aralarında kura çektirilerek evlerine yerleştirilmiştir. Kurulan köye yeni bir ad verilmemiş ve eski ismi olan “Eminler” adıyla devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bu köyde yerleşenler, Kuban bölgesinin Maykop Oblastı’ndan gelmişlerdir, tamamı Çerkeslerin Abzeh boyundandır.  

Eminler Köyü’ne yerleştirilen Çerkeslerden 3 hane-17 nüfus, 1900’lü yılların başında, hemen yakında bulunan bir Tatar yerleşkesi olan Demiryurt Köyü’ne göç ederek yerleşmişlerdir (Bu köyün eski ismi Mandoson’dur. Çok eski bir yerleşke olduğundan 1950’li yıllardaki yer adlarının Türkçeleştirilmesi projesi kapsamında adı değiştirilmiştir). 

Gökçe Köyü ise Bolcalı Yörüklerinin yaşadıkları bir yerleşim olup 40 hane-160 nüfus Çerkes buraya yerleştirilmiştir. Ermeni ve Rumlar tarafından kurulan, daha sonra metruk kalan bir köy iken Çerkesler yerleştirilmiştir. Devlet tarafından parsellenerek dağıtılmıştır. Evler devlet tarafından yapılarak kura ile sahiplerine teslim edilmiştir.  

Demiryurt Köyü’ne yerleşen Çerkesler ise zaman içinde 16 hane olmuşlardır.  

  

Kaynaklar:  

*Başbakanlık Osmanlı Arşivi, AD, Nr. 1151, s. 240 

*1310 (1892) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi, s. 344 

*Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH-EO, Nr. 465-1315/430, s. 240 

*Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH-EO, Nr. 465-1315/404, s. 342 


Demiryurt Köyü (Mandason)

Coğrafya 

Demiryurt Köyü, Karaman ilinin kuzeybatısında, 23 km mesafededir. Rakım 1.018 metredir. Köy, düz arazi üzerindedir. Ulaşım sorunu yoktur.  

Kültür 

Eski bir Tatar köyüdür, Çerkesler Eminler Köyü’nden iki hane olarak gelmişlerdir. İki hane zaman içinde 16 haneye çıkmışsa da artan nüfus köyün kültürüne adaptasyonla asimile olmuştur. 60-70 yaş altında dil bilen yoktur. Evliliklerin %90’ı yabancıdır.  

Düğünler yerel geleneklere uygundur, sadece aralarda 1 saat gibi Çerkes düğünü yapılmaktadır. Köye yerleşen iki aile de Abzehlerin Hatko sülalesindendir.

Gökçe Köyü

Coğrafya 

Köy, Karaman il merkezine 14 km uzaklıkta olup, kentin güney yönündedir.  

Rakım 1.297 metredir. Toros Dağları’nın eteklerindedir. Geçiş ikliminin olduğu bir yerde kurulu olduğundan köy ve çevresi ormanlık alandır. Ayrıca köyün girişi çam ormanlarından oluşmaktadır. 

Kültür 

Köy, gerek Karaman il merkezine yakınlığı gerekse doğal güzellikleri nedeni ile Karaman’da yaşayan nüfuzlu kişilerin ilgi alanı olmuştur. Süreç içinde toprak parsellenerek Çerkes olan sahiplerine verilmiştir. Bir süre sonra ise parsellenmiş bu alanlar Karaman’ın orta gelir gruplarına satılmıştır. Köyün hemen yakınında Gödet Barajı vardır. Baraj ve doğanın güzel olması köye göçü de arttırmıştır. Kışın sadece 8-10 hane kalırken yaz aylarında 50-60 hane ikamet etmektedir.  

Köyde yaşayan sülaleler 

Hatko, Çetaw, Brand

Eminler Köyü

Coğrafya 

Karaman iline bağlı Eminler Köyü, il merkezine 22 km olup kentin kuzeyindedir. Rakım 1.018 metredir. Yerleşim yeri düz arazi üzerindedir.  

Kültür 

Eminler Köyü diğer iki köye göre daha az asimile olmuştur. Yabancı evlilikler çok yoğun olmamakla birlikte vardır. Düğünler ağırlıklı olarak yerel Çerkes enstrümanlarıyla yapılmakla birlikte son zamanlarda durum değişmiştir. Sadece her iki tarafın da Çerkes olduğu düğünler Çerkes enstrümanlarıyla yapılmaktadır. 

Yabancı evliliklerin başlaması ve kentleşme ile birlikte dil bilme yaşı oldukça yükselmiştir. 50 yaşının altında dil bilen hemen hemen kalmamıştır.  

Köyde yaşayan sülaleler 

Bağ, Brand, Daur, Jançat, Hokon, Ĺışe, Śey 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz