Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Durum muhakemesi – 15

Çerkes halkının ağır taşları ve örgütsel yapı:

Gazetemizin önceki sayılarında yer alan, bazı büyük derneklerimizin başkan ve yöneticileri ile gerçekleştirilen söyleşileri okuduğumda, genelde Türkiye Çerkes diasporası örgütlü (kurumsal) yapılarındaki boşlukların ve başarısızlıkların varlığı konusunda kanaatim daha da pekişti. Esasen Çerkes kamuoyunun genelinde bu ortak kanaat yaygındır. Oysa, yeryüzünde derin tarihi, kadim kültürü ve ciddi nüfus potansiyeline rağmen, yaşanan soykırım ve trajik sürgün felaketlerinden kaynaklı haklı taleplerimizi savunmada başarısız ve etkisiz olduğumuz ortada.

Bu durumun, aşağıda sıralanan tarihi, coğrafi ve konjonktürel sebeplerin yanı sıra toplum olarak gereğince örgütlü ve güçlü olamamaktan kaynaklandığını kabul etmek lazım. Dolayısıyla anavatanda ve diasporada aşılması gereken engeller ve ihtiyaçlar oldukça fazla. Yok olma tehdidi altındaki anadili sorunu, soykırım ve sürgün gerçeğinin başta Rusya ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere uluslararası kurumlarca kabulünün sağlanması, anavatana ulaşım, dönüş hakkı, çifte vatandaşlık hakları gibi, her biri yerinden kaldırılması zor ve ağır taşlar karşımızda duruyor. Her birinin altına el koyacak cesur ve güçlü kadrolara ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Tabii bazı ağır taşların yerinden oynatılmasının, zaman ve konjonktürel gelişmelere bağlı olduğunu kabul etmek lazım…

Anavatan tarafındaki engeller:

  1. Rusya Federasyonu devlet politikaları ve yönetim tarzı.
  2. Uluslararası siyaset ve adalet kurumlarının işlevsizliği.
  3. Federe cumhuriyetlerimizde yetki ve gücün çok kısıtlı olması.
  4. Anavatanda yerli halkların genelde azınlık konumunda oluşu.
  5. Halen devam eden savaş ortamı.

Diaspora tarafındaki olumsuzluklar:

  1. Çerkes halkı, dünyada farklı ülkelerde ve uzak coğrafyalarda çok dağınık.
  2. Halk kitleleri asimilasyonun etkisi ile anadili, kimlik ve kültürden uzaklaşmaya devam ediyor.
  3. Kültürel dernekçilik modunda kurulmuş bulunan örgüt yapılarımız (dernekler) üst örgütlenme ve siyasi yapılanma konularında başarısızlar.
  4. Sahada ve günlük hayatta, özellikle kritik zamanlarda et-tırnak gibi birlikte olan halklar, örgütlenme ve siyasi birlik anlamında ayrışmaya çok yatkın.
  5. Genç nesiller genelde dijital bağımlılık nedeniyle kültür ve kimlikten uzaklaşmakta.
  6. Ekonomik sorunlar.

Bu şartlar altında, anavatan tarafındaki ağır taşların çoğunu yerinden kıpırdatmak bu aşamada mümkün değil. Ancak dünyada 40’tan fazla ülkede dağınık da olsa Çerkes diasporasının, milyonlarca nüfusu ile ciddi bir potansiyel güce sahip olduğu bir gerçek ama siyasi anlamda bu gücü temsil eden güçlü bir diaspora örgütünün olmaması büyük eksiklik. Devlet kurumları ve büyük güçlerle muhatap olabilmek, lobi çalışmaları yürütmek ve ağır taşları kaldırabilmek için, var olan potansiyel gücü temsil edecek ve farklı güçlerden faydalanmayı becerecek örgütlü bir (kurumsal) yapıya ihtiyaç vardır.

Bu boşluğu doldurmanın kısa zamanda mümkün ve kolay olmayacağını kabul etmekle birlikte ve aynı zamanda, uluslararası konjonktürel gelişmelerin takip edilmesi, var olan imkân ve şartlar çerçevesinde fazla toz kaldırmadan diaspora-anavatan ilişkilerinin canlı tutulması ve anavatanda yerli nüfus artışlarının desteklenmesi çok önemli.

Diasporadaki Çerkesler, bundan 116 yıl evvel İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında, en zor şartlar altında erken örgütlenme başarısını gösterdiler. Çerkes Teavün Cemiyeti’ni kurdular. Zamanın zor şartlarına rağmen az zamanda büyük işler başardılar. Zira Çerkes halkının önündeki tehlikeyi görüyorlardı. Gerek diasporada gerekse anavatanda, farklı ve hâkim topluluklar içinde azınlık konumunda kalmanın getireceği ASİMİLASYON felaketini fark ediyorlardı. Bugün de aynı ruhun canlanmasına ihtiyaç var.

Ancak, o zamanlar gerek anavatan gerekse diasporanın yer aldığı coğrafyalarda gelişen olaylar, kurulan devlet rejimleri, uygulanan baskılar ve yasaklar, onlarca yıl süren karanlık bir dönemi başlattı. 20. asrın ortalarından itibaren, diaspora tarafında esen demokrasi rüzgârları ile birlikte, kısıtlı şartlar altında da olsa yeniden örgütlenme süreci başladı. Önce İstanbul’da, devamla Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerde, giderek köylere kadar uzanan dernekleşme süreci devam etti.

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile, anavatan-diaspora ilişkileri hızlanırken, toplumda yükselen heyecan, Dünya Çerkes Birliği’nin (DÇB) kurulması umutları coşturdu. Aynı zamanda diasporada geniş kapsamlı örgütlenme modeli devreye girdi. Türkiye’de önce KAFFED’in kurulması ile anavatan-diaspora ilişkileri farklı boyutlara taşınırken, Rusya tarafında sular durulmuyordu. Çeçenya ve Abhazya’da gelişen savaş ortamları ve diğer sebeplerle değişen yönetim ve uygulanan politikalar olumlu başlayan gelişmelerin önünü kapatmaya başladı.

Dolayısıyla Çerkes halkı hak ve taleplerine dair mücadele sahnesinde, yukarıda sıralanan zorluklar (ağır taşlar) ile karşı karşıya kaldı. Diğer taraftan, diasporada örgüt yapısında bölünmeler, kutuplaşma ve çatışmalar, Çerkes halkının ve genel kamuoyunun güvenini sarstı ve desteğini zayıflattı.

Bu durumda NE YAPMAK LAZIM? İşte bu soru karşısında ciddi bir DURUM MUHAKEMESİ’ne ihtiyaç var. Biz Çerkesler, anlaşamaz, uzlaşamaz, birlikte iş yapamaz gibi zaaflarımız üzerinden özeleştiri ve karamsar tablolar üretmede sınır tanımayız. Ama neden? Ne zamana kadar? Bu kadar tecrübeden sonra artık akıllanmak lazım. Bu tür engellerimize takılıp yelkenleri indirecek miyiz? Eminim ki bu soruya da evet diyecek kimse çıkmaz. O halde, cümlenin başındaki “NE YAPMAK LAZIM” sorusuna cevap bulmak zorundayız.

Aklıma gelen cevaplar:

  1. ÖRGÜTLÜ OLMAK: Nasıl bir örgüt? Toplumun gerçeklerine, sahadaki gerçeklere, dünya gerçeklerine uygun bir örgüt.
  2. GÜÇLÜ OLMAK: Nasıl bir güç? Toplumun tümünü ve potansiyel gücünü temsil eden, sağlam kadroları, gelir kaynakları ve yeterli bütçesi olan bir güç.
  3. İTİBARLI OLMAK: Nasıl bir itibar? 1 ve 2’deki şartları haiz, ilgili devlet ve uluslararası kurum ve makamlar ile muhatap olabilen ve kabul gören bir itibar.

Çerkes halkı için bu tür hayaller kurmanın saçmalık olduğunu düşünerek, bıyık altından gülenleri de görür gibiyim. Ancak bu toplumun içinde bu tür hayalleri taşıyan, bilinçli, inançlı ve yürekli kadroların var olduğuna da inanıyorum. Zira bu toplum bir gün hedeflerine ulaşmada başarılı olacaksa, bu hayalin gerçekleşmesi ile olacaktır. Başka bir yolu yoktur.

Buna engel olmak isteyen, içimizdeki unsurlar ve dışımızdaki büyük güçler vardır ve her zaman var olacaktır. Onlara karşı daima uyanık ve dikkatli olmak için kamuoyunun ve siyaset kurumunun yakın desteğine ihtiyaç vardır.

Yazarın Diğer Yazıları

Durum muhakemesi – 23

Kuzey Kafkasya ve İslam dini İslam dini Ortadoğu ve Arap ülkelerinden sonra Kuzey Kafkasya’ya ulaştığında, halkın yerel inanç sistemini ve yaşam tarzını birlikte kapsayan XABZE...

Durum muhakemesi – 22

Din faktörü Dini inançlar insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar ilkel çağlardan itibaren, doğa olayları ve mucizeleri karşısında, korku ve merak duyguları ile muazzam gücün kaynağını...

Durum muhakemesi – 21

Kimliğin gücü İnsanın yaratılışında var olan en belirgin özelliklerdendir kimlik duygusu. Bireysel ve toplumsal anlamda kimlik anlayışı, küçük yaşlardan itibaren aile, çevre, inanç ve eğitim...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

TARİHTE BU AY

Yazarla sohbet

- Advertisement -spot_img