Çerkes Atları

0
3844
Atların Asya ve Avrupa yaban atlarından çoğaldıkları savunuları bulunmakla birlikte bu bilginin tartışmalı olduğu düşünülmektedir. Atı yaklaşık altı bin yıl önce ilk İskitler evcilleştirmiş. Cesur ve insan dostu olan bu yetenekli hayvan altı bin yıldır insana hizmet vermekte… Bugün dünyada yaban atı olarak türünü sürdüren tek at cinsi kalmıştır, o da Moğol ıssız ovalarında Prezevelski adıyla yaşayan atlardır. Bu tür atlar dünyadaki tüm evcil atlardan farklıdırlar. Başları büyük, boyunlarındaki yeleleri dik, kulakları küçük, burunları beyazdır. Vücut kılları uzundur.
Çerkeslerin yaşamına ise at, tarihte ilk defa Nart destanlarıyla girmişti. Atıyla devlerden ele geçirdiği ateşi insanlığa armağan etmişti Nart Sosrukua. Sonunda at insanlığın, Sosrukua Çerkeslerin olmuştu. Halkın düşmanlarına karşı atla savaşmıştı. Sefere çıkan, yol süren Nartlar atlarıyla ünlüydüler. Sosrukua atı Thoji’yle devlerden ele geçirmişti ateşi. Onun atı, kanatlı bir attı. Bir sıçrayışta Kuzey Kafkasya’nın en yüksek dağı Oşhamafe tepesine çıkardı. Kanatlı at motifi, Grek mitolojisinde de yer almıştı. Büyük deniz yaratığı Keto’nun kızı Medusa’dır. Persus, Medusa’nın kafasını keser. Akan kandan, kanatlı at doğar. Ama kanatlı at motifi Kuzey Kafkas Nart mitolojilerinden Grek mitolojilerine geçmişti. Antik Çağ kültürü içerisinde yer alan Nart destanlarına ait kanatlı at motifi söylencesi, Kuzey Kafkasya’da, Maykop ve Kuban yöresinde yapılan kazılarda açığa çıkartılan “altın ve gümüşten yapılmış kanatlı at” görünümündeki bir “kupada” resmedilmişti. At tarih öncesi dönemlerden beri Çerkeslerin yaşamındaydı. Bu böyle…
At, Arapça dabbe, Farsça semend, Persçe raş, Kürtçe ostor. Adığece şı… Şağdiy ise bir cins saf, gerçek en iyi Adığe atı.
Pek çok Adığe sülalesi yetiştirdiği atları kendi sülale adlarıyla adlandırmış. Onların yetiştirdikleri en iyi Çerkes at cinsleri şunlardır: Abukhu, Açetır, Beçkhan, Jıraşte, Khundeyt, Khrım-Şowkhol, Hağundekhu, Şşewelıxhu, Şağdiy, Şecerektu, Tram, Yeğan, Yeseney.
İçlerinde en güzel cins Şağdiy ve Jıraşte atlarından çıkardı. Bunların boyları pek yüksek değildi. Ama endamlı, alımlı ve gösterişliydiler. Fakat dayanıklı olmazlardı. Şığdıy ve Jıraşte atları yoruldu mu eğeri dahi taşıyamayacak kadar nazik olurdu. Öyle hassastılar ki kendisine kaba davranıldığında çocuk gibi küser kuru ot bile yemezlerdi! Öfke karşısında içliydiler. Tıpkı alıngan bir insan gibi olurlardı. Gözlerinde yaşlar akardı. Böylesine içli, nazik, kibar olanların yanında çok dayanıklı olanları da vardı. Özellikle Şşewelıxhu cinsi on gün on gece yol alsa yorulmazdı. Her türlü iklim koşullarına dayanıklıydı. Az yiyecekle yetinirdi. Onları herkes yetiştiremezdi. Kafkasya’da bu dayanıklı atları çok uzak geçmişten beri bazı Çerkes sülaleler özel yetiştirirlerdi. Yetiştiricisinin her türlü komutlarını dinlerlerdi. Bu tür atlar sanki uzun yol için yaratılmışlardı. Onlar birkaç türden oluşmuşlardı. İçlerinde en dayanıklıları Şşewelıxhu, Khrım-Şşowkhol ve Khundeyt türü olanlarıydı. Ve bu türler çok özel bakımlarla yetiştirilirlerdi. Bazıları binek içindi, bazıları koşuculuk. En iyi yarış atları bu cinslerin arasında çıkardı. Bu türlerin diğerlerinden farklı özellikleri vardı. Boyunlarındaki yelelerde iki yöne doğru biten tüyler bulunurdu. Bu tür Çerkes atları en iyi koşuculuk özelliğini gösteren atlardı. Bir ceylan kadar çeviktiler. Dünyada bir eşi benzeri yoktu bunların. Sosrukua’nın atı Thoji’ye benzetirdi sahipleri onları. Bu atları yetiştiren Çerkes sülaleleri onları daha tayken uzun süre özel yerlerde koruma altında tutarlardı. Eğer ki bir yarışa katılacaklarsa, yarış öncesi uzak dağlardan elde edilmiş kar sularının beslediği çayır otları getirtilir, en az on beş – yirmi gün bu en iyi kuru otlarla beslerlerdi…
Nartlardan beri at Çerkesin, Çerkes atın yoldaşı… Büyük değer verir sever atı O.
Kafkasya’nın dağlarında, derin vadilerinde gelebilecek belaları; “atım benden önce bilir” diyebilecek kadar alçakgönüllülük gösterir ata. Ömrü boyu kötü davranıp bir kırbaç vurmaz, hep değer verir, sevgi besler ona. Düşürmez dilinden, ne ırmak kıyısında ne de düz ovada. Pek çok ünlü Kafkas yazarı ve şairi de, öyküler, şiirler yazmıştı atlara.
Gözdeydi Çerkesler’de at! Onlar doğada en çok atlara sevdalıydılar. Bir de kuşlara, kuşlardan da kırlangıca. Uçup gelince kırlangıçlar, dolunayın altında parlardı Kuban. Âşıktı dolunay Kuban’a! Şafak yıldızı cömertliğiyle beslerdi yamaçlarında atları Oşhamafe de… En azılı çelişkiler körüklense, takatsiz kalsa, kızışsa, delirse bile taylar. Parlak yeleleriyle en asi, en gemlenmez kısraklar… Alı, doru, demirkırıyla geçerlerdi Psıj’dan! Her zaman erişilmesi en zor dağlarda ürkütülse bile en cömert sevgiyle yola gelirlerdi gene de.
At yetiştiren pek çok Çerkes sülalesi türlü özelliklerini bilirlerdi onların. Sabırla, günlerce, gecelerce terbiye eder eğitirlerdi en asi olanlarını bile. Sevgi sahibini konuşturur denildiği gibi dile gelir destan olurdu at Çerkesin elinde!

 

Sayı: 2011 03