Yeniden Yazmak

0
1268
Serap ile Yaşar yazı yazmam konusunda sıkıştırıyor beni. Aylardır atlatıyorum onları. Eski yazıları gönderip idare etmişim son birkaç sayı. Yazı yazmak içimden gelmiyor. Türkiye üzerine yazılacak çok şey bulabilirim elbet ama Çerkeslere dair ne yazmalıyım? Ne yazılabilir.
Problem şu galiba; Çerkeslerin ne istediği, hatta kimden ne istediği belli değil. Çerkes kalmak istiyorlar belki (ne anlama geliyorsa bu) ama nerede? Bağımsızlığı yakalamış Abhazya’nın 70 binlik nüfusuna bir on bin eklenebilmiş değil son yirmi yılda. Nedenini izah etmeye çalışanları dinleyenimiz yok. Kuzey Kafkasya’da durum daha da kötü. Prof. Erol Taymaz, Çerkeslerin dönüşte ulaştığı rakamın Ermeni dönüşü ile hemen hemen aynı olduğunu ve bu sayının 3000 e ulaştığını söylemişti bir toplantıda. Sevinelim mi bilmiyorum. Söylemediği bir şey var yalnız (kasten söylememiş değil elbet), Ermenistan’ı terk edenlerin sayısı yüz binlerin çok üstünde, belki de bir milyon.
Kabardey ülkesinde de böyle bir durumun olduğu söyleniyor. Gelenden çok terk eden var, Adıgey’de de durumun farklı olduğunu sanmıyorum. Bizimkilerin, Esad diktatörlüğüne bile tahammül gösterip Çerkesya’ya yönelmemesinin altında yatan şey ne?
Cazip bir yer değil galiba. Biraz bir coğrafya var evet ama başka ne var? Özgürlük var mı?
Yok. Peki para? Oda yok. Tarih? Ya gelecek?
Yalçın dağlar ve uçsuz bucaksız ovalar ve hatta Karadeniz kıyıları bile diaspora Çerkeslerini bir türlü cezbetmiyor. Biz eski kuşak devrimciler veya dönüşçüler çocuklarımızı Çerkesya’ya götürüp gezdiriyor ve beğenmelerini umutla bekliyoruz. Beğenmedik demiyorlar belki ama orada yaşarız diyeni çıkmıyor pek. Çerkesya’dan çok daha güzel yerler var şu dünyada ve oraları görmüş durumdalar. Ama oralar bizim değil diye üsteliyorsun, “peki Çerkesya bizim mi?” diye soruyorlar, gülümseyerek. Buna cevap verecek yiğit ise beri gelsin.
Köklerine esir kalmış ben ve benim gibilerin sıkışıp kaldığı cendere bitiriyor bizi. Birkaç nesil sonra hatırlanmayacak bir halk olarak mı kalacağız biz. Dönüş-Devrim gibi bu gün epeyce eskimiş ve yıpranmış görüşlerin yerine yeni düşünsel bir öneri çıkıp gelmiyor bir türlü. Kusura bakmasınlar ama genç kuşaklar bu iki görüşü de yerden yere vurmakla yetiniyorlar. Eleştirileri değil canımı sıkan, bununla yetinmeleri. Bunları hatırlatınca genç bir arkadaşıma, kabahat sizin dedi, iyi yetiştirmediniz bizi. Bizi iyi yetiştirmişlerdi oysa?
Gidip yerleşenler oradaki sıkıntıların farkında ama gemileri yakmış olmanın çaresizliği içinde Maykop’a güzellemeler düzüyorlar bir misyon olarak. Canlar Ülkesi, Oşhamafe vs. Anlayışla karşılamak gerekir. Ne diyebilirler ki başka? Birde dönün diyorlar, gelin ortak olun sıkıntılarımıza. Maykop Üniversitesi’ni bitiren öğrencilerin Amerika’da doktora yapma şansı ne kadar? O zaman iyi bir öğrenci için neden cazip olsun orası.
Fahri Huvaj’ın çocukları çok iyi eğitimler aldılar. Sanıyorum bir kaçı Amerika’da mastır ve doktora yaptı. Bu aldıkları eğitimden Çerkes milletine ne fayda gelir bilmiyorum ama kendi yaşam kalitelerinde çok işe yarayacağı açık. Huvaj dönmemekle siyasi kariyerini çizdirdi belki ama çocuklarına iyi bir gelecek hazırladı. 80 de dönse bunlar olmazdı. Orada okuyanlar için nasıl bir gelecek var bilmiyorum.
80’lerden bu yana dünyada ve kendi dünyamızda çok şeyler değişti ama bu değişime denk gelen bir Çerkes düşünce akımı oluşamadı. Aydın yetişmediğinden değil. Çerkes kökenli iyi eğitim almış çok aydın vardır dünyada ama ilgilerini çekemiyoruz bir türlü. Belki de bu ilgisizlik bizzat toplumun kendi yapısından kaynaklanıyor. Bizim toplumun talep ettiği herhangi somut bir şey yok.
Geçen yıl yapılan mitinglerde bir kıpırdama olmadı değil, şimdi hakkını teslim edelim. Ama gerçekten bir şey istiyor muyuz Allah aşkına? Ve hak verilirse nasıl kullanacağız? Bir niyetimiz var mı?
Umutsuz bir yazı oldu bu. Umutsuz bir anımdayım belki. Ama genç kuşaklardan umut kesmek istemiyorum. O da biterse zaten???
CARI

Sayı: 2011 09