Çözüme az kaldı diye düşünürken olan şeylere bakın.
Meseleyi anlamaya çalışıyorum. 30 yıldır anlamaya çalışıyoruz ama pek bir şey anlamadığımız ortada. Sadece kendimi böyle görmüyorum; siyasilerden devlet söylemlerine, Kürt aydınlarından Öcalan’a kadar bu konuda net bir görüş ortaya koyamıyor kimse. Ne olacak bu işin sonu?
BDP’nin sivil bir parti olmadığı açık. Mevcut milletvekilleri özgür değil. KCK sivil değil, BDP’nin amiri ama onun da amiri var; Kandil. Öcalan bu işin tepesinde mi? Artık kimse emin değil. Belki kendisi bile.
Ama muhatap alınacak birileri varsa, bunlar ne BDP’ nin benim biraz acıyarak izlediğim milletvekilleri ne de KCK’nın memur parti sekreterleri. Bunların hiçbir yetkileri yok. Yetki Kandil’de.
Bu durum, müzakerelerin muhatabının kim olduğunu işaret ediyor. Bunlar ne Sırrı Süreyya Önder ne de Ertuğrul Kürkçü.
Kürtler, nüfuslarının 25 milyon olduğunu söylüyorlar. Yani Türkiye’nin %34 ü. Kürtlerin iddiaları biraz abartılı olsa da 15 milyon herkesçe kabul edilen bir rakam. Yani Türkiye’nin %20 si. Peki, (Kandil-KCK-BDP) teşkilatı-mahsusası’nın aldığı oy oranı ne kadar? % 6. Bu orana ulaşmasını belindeki silaha borçlu birazda.
Kürtlerin yegane temsilcisi olduğunu iddia eden Tek Parti, her üç Kürt seçmenden ikisinin oyunu alamıyor. PKK açısından sıkıntı bu noktada başlıyor. Olur ya, Kürt halkının demokratik hakları verilir de PKK Kürt halkının karşısına oy istemek için çıkmak zorunda kalırsa, umduğunu bulamayacak. Bu ise onların felaketi olur.
Türkiye halkı bir an için; birkaç bin PKK önderinin Avrupa’nın bir köşesinde lüks içinde yaşamalarını finanse edeceğiz, Kürt halkının demokratik haklarını da sonuna kadar tanıyacağız dese (demez ya) sanki razı olmayacaklar gibi duruyorlar. Ayaklanmanın nedenleri Kürt halkının hakları ve onuru değil miydi? Kürt halkının onuru tamam da bizim onurumuz ne olacak diyecekler herhalde. Para onları tatmin etmez, o zaten var. İktidar eksik bu çözümde ve ‘‘dolayısıyla onursuz’’.
PKK, olacak olan bölgesel özerkliğin içinde ‘‘öz savunma güçleri’’ talep etmişti, hatırlarsınız. Merkez ile savaşın bittiği noktada istiyor bu öz savunma güçlerini. Kime karşı? Türk ordusu ile barışmış bir özerk bölge bu ‘‘öz savunma güçlerini’’ kime karşı kullanacak? İran’a gücü yetmeyeceğine göre, kime? Kendi halkına karşı elbet-herhalde. Bu ise, epey tanıdık bir şey-düzen. Düzülecek olan da belli. PKK kendi onurunu kurtardığında, Kürt halkının onuru kurtarılmış sayılacak. Yani, kuracağı yeni BAAS düzeniyle Kürt halkının ebesini belleyecek. ‘Sana ne’, hatta ‘bana ne’ diyebilirsiniz, kendileri karar versin bu işe. İyi de özgür değiller. Yüz yıldır Türkler esir etmişti onları, bundan böyle ise PKK edecek.
Kürtlerin bir kısmı bu işin farkında. Bir kısmı değil büyük bir kısmı. Kürtlerin hepsi PKK dan yana olsaydı inanın çözüm çok daha kolaydı, en azından Türkler açısından. Beraber yaşayamayacağız biz bunlarla, anlaşılmıştır derler, biterdi. Haa, Ak Partinin, PKK dışı Kürtleri telef eder bunlar diye bir kaygısı olduğunu pek sanmıyorum. Keşke o kaygıyla olsa bu hiddetlenmeleri. Değil. O da gidip başkalarının Kürtlerini seviyor. Hamas’ı-Müslüman kardeşleri-Suriye muhalefetini-Libya direnişçilerini vs.
Murat Karayılan’ın amacı belki tam bu değil ama kendi arkadaşlarının (veya muhaliflerinin) hayali, oğul Kadirov Çeçenya’sı gibi bir Kuzey Kürdistan. Kemal Burkay’ın Oslo’da, Ümit Fırat’ın Cihangir’de, Enver Sezgin’in Beyoğlu’nda infaz edildiği, Civan Haco’nun Diyarbakır’a sokulmadığı bir Kürdistan. Ahmet Kaya’ya yavşak diyen, üstelik.
Murat Belge bir televizyon programında; ‘Bağımsızlık mı demokrasi mi dendiğinde, bağımsızlık esas diyenin ne demek istediğini merak ederim’ demişti. Mesela bizim bu Türkiye’de bağımsızlık esastır diyenler, kendi halkımızı, karakollarımızda bize özgü kurallarla rahatça dövebilmemiz gerektiğini söylüyorlar diye anlıyorum. Putin’in yoldaşı (bu, en kibar böyle söylenebilir herhalde) Kadirov’un kendi halkına layık gördüğü yaşamdır, PKK’nın kendi halkına sunduğu gelecek.
Bu işin içinden çıkamayacağız.
Ahmet Altan’ın önerisine katılıyorum. Ayrılıkçı parti kurulabilsin ve rahatça ayrılmayı savunabilsinler. Ayrılalım. Beş milyon Kürt, Apo’nun esiri olarak ‘bağımsız’ olsun-olacağı o zaten. On milyon Kürt, Türkiye içinde kalacak ve tüm temel hakları tanınacak. Hangi Kürt’ün doğru davrandığına tarih karar verecek. Kürtlerin Onurunu kimin kurtaracağını göreceğiz ayrıca. Belki de göremeyeceğiz.
Sana ne bu Kürtlerden diyen Çerkeslere en baştan cevabımı vereyim; Bu ülkede Çerkeslerin huzuru, Kürtlerin huzura kavuşmasından geçiyor. Bütün bunlar bu nedenle. Bir de, vicdan diye bir şey var değil mi, Kürtmüş-Lazmış dinlemeden.
CARI
Sayı: 2011 10