Kuzey Kafkasya Sülale Adları ve Damgaları – IX. Bölüm

0
58454

İsrail’de yaşayan sülaleler

İsrail’de yaklaşık 3000 kadar Adige yaşamaktadır. İki köyleri bulunur: Kfar Kama (Şapsığ) ve Riyhaniye,(Abzeh) diasporaya yayılmış olan Adigeler arasında kültürel anlamda en iyi durumda olanların İsrail Adigeleri olduğu söylenebilir, devlet adetlerini, dillerini yaşatmaları konusunda serbest bırakmış ve onları desteklemiştir.

Abreg,Açmız, Açumıjj, Bate, Bğane, Blaneğapts’e, Baste, Belağı, Ğış, Gut’e, Kuaş, Lh’ışe, Melışe, Tsey, Nepso, Şocen, Şaguj, Hahu, Hıdzetl’, Pşaw, Mışe, Musa, Mole, Teşşu v.d.
Amerika’daki sülaleler, Türkiye, Ürdün ve Almanya’dan ve 1967 yılında Golan tepelerinin işgali neticesinde bölgede yaşayanların göç etmesiyle bir araya gelmiştir. New Jersey’de bir dernekleri bulunmaktadır.Amerika’da yaşayan sülaleler

Abaze, Alhesker, Şogen, Şık, Şurdım, Havjoko, Natho, Çetaw, Ğuk’e, Kobl, Ç’epserıko, K’eref, Kat, Kurmen, Vındıj, Şolehu, Kandur v.d.

Damgalar, yüzyıllardan günümüze devam edegelmiş, Büyük Rus-Kafkas Savaşları neticesinde kullanım alanı daralmış ve pek çoğu kaybolmuş da olsa bugün, dağılmış sülaleleri bir araya getirme konusunda sosyolojik bir görev üstlenmiştir.

Bilimsel açıdan ülkeleri, şehirleri hatta üst sınıf zümrelere ait armaların kökeni de bu damgalara dayanmaktadır. Damga geleneği, Kafkas halklarında da (Adigeler, Abhazlar, Balkarlar, Çeçenler, İnguşlar, Karaçaylar ve diğerleri) çok eski zamanlara kadar uzanmaktadır.

Kuzey Kafkasya Damgaları hakkında çok sayıda araştırma yapılmış ancak kaynak yetersizliği ve nispeten duygusal yaklaşımlar nedeniyle araştırmalar şahsi koleksiyonlardan öteye gidememiştir.

2005 yılında Adilhan Adiloğlu’nun” Karaçay-Malkar Türkleri” adlı Ankara basımlı eserinde çok sayıda Karaçay-Malkar damgası bulunmaktadır.Geriye doğru kronolojik bir toparlama yaparsak; 2012 yılında Çuyeko Aliy’in “Adige Sülaleri ve Damgaları” adlı eseri Maykop’ta basıldı. Eserde çok sayıda damga bulunmakta, ancak Rus edebiyatının etkisi ile Adige/ Çerkes /Kabardey terimleri kullanılmış. Keza çok sayıda Abaza, Oset, Karaçay ve Balkar sülalesinin damgasına kitapta yer verilmiş. Bu sülalelerin Adige kökenine mi yoksa damgaların Adigelerden alındığına mı işaret etmektedir konusunda bir açıklama yapılmamış.

2004 yılında Mahmut Fidan’ın Osmanlıca tercümesi, değerli büyüğümüz Yediç Batiray ve K’enet İrfan’ın çalışması ile “Kafkasya Kabilelerinin Alamat ve Ümaranın Bazı Hikayet ve Vakıaları” adlı; Edingen, Almanya yeniden baskısıyla Bjeduğlu Tl’ap Mahir Efendi’nin kitabı gün yüzüne çıktı. Eserde çoğunluğu Bjeduğlara ait yaklaşık 212 damga bulunmaktaydı.

2002 yılında Makhsid A.A. ve Musukayev A’nın “Kuzey Kafkasya Jeneolojisi” adlı seri eserleri Nalçik’te basıldı. Bu eserde de çok sayıda damga, flama, aile şeceresine yer verilirken; Work, Pşı gibi terimlere de değinilmiştir.

2001 yılında Türkiye’den bir araştırmacı özellikle Türk Literatüründe nispeten az bilinen, diasporanın çok ilgi göstermediği damgalarla ilgili olarak bir derleme çalışması sundu. “Çipxe-Kafkas Aile Damgaları” adlı eserini, Ajiba Zafer Süren, As Yayınları’ndan çıkardı. Kitapta yer alan yaklaşık 10 adet damga Türkiye’den derlenmişti ki bu çok önemli bir katma değerdi.

2003 yılında Pşıbiy Aliy, “Adige (Çerkes) Aile adları, İnsan İsimleri ve Soy Damgaları “ adlı Nalçik basımlı eserinde de çoğunluğu Karaçay-Çerkes’te yaşayan Adige soylarının damgalarına, ailelerine yer vermiş.

1998 yılında Berzeg Sefer, “Soçi’nin Sürgündeki sahipleri: Çerkes –Vubıhlar” adlı Ankara basımlı eserinde diğer çalışmalardan farklı olarak Wubıhlara ait damgalara yer vermişti.

1997 yılında Aleksandr Musukayev, “VEKA- Rodoslaviy (Kafkas Literatürü ve Tarihi serisi)” adlı Nalçik basımlı eserinde, 300 kadar damga, çok sayıda soyun şeceresine yer vermişti. Profesör Musukayev’in derleyip araştırdığı damgaların çoğunluğu, Kabardey-Balkar aile damgalarıdır. Bunlar 300 civarında olup 238’si Adigelere, 62’si Balkarlara aittir. Kitabında belirttiği damgalardan sadece bir tanesi (Khumere köyünden Dığuj’lerin aile damgası) ile bizdeki bilinen damga arasında farklılık vardır.

Musukayev, bu damgaların toparlanıp derlenmesi konusu ile daha sonraları ilgilenmeye başlamış ve araştırmaları Oşhamahue dergisinde yayınlanmıştır.

Küçük Kabardey’i ve Jilahsteney ile anılan bölgeyi, yerleşimleri, o bölgedeki köyleri, o köylerde yaşayan aileleri ele alıp incelerken, Adige damgaları konusunda gereken özeni göstermiş, bu konuda Besleney Vladimir’in araştırmasından da istifade etmiştir.

Besleney Vladimir, yayınladığı “Malaya Kabarda (Küçük Kabardey)” adlı kitapta Terek’in diğer yakasındaki 269 Adige aile damgasına da yer vermektedir. Bunlar hakkında detaylı olarak bilgilendirmektedir.

1993 yılında Ufuk Tavkul’un “Kafkasya Dağlılarında Hayat ve Kültür” adlı temelinin Karaçay-Malkar halkının folklorunun yer aldığı İstanbul basım eserinde, Karaçay-Malkar üst sınıfına ait damgalara yer verilmiştir.

1993 yılında K’ok’o C. ve K’ok’ova C. ‘nin Nalçik basımlı “Kabardey-Çerkes Aileleri” adlı eserlerinde sülaler hakkında etnografik açıklamalar dışında K’ok’o baba-kız’ın araştırmasında Abaza, Balkar, Adige, Oset, Karaçay, Wubıh damgalarından oluşan 1390 adet damga bulunmaktadır.

Konunun uzmanlarına göre bunların arasında 9 tanesi (Tıj , Şıkue , Dumen , Astemır , İzıh ,Çelimet , Şenıbe , Kandrokue , Çıkusey ) Psıj (Kuban) Çerkes damgalarıdır.

1993 yılında Yeutenic Hasan” Kuzey Kafkasya Damgaları” adlı Nalçik basımlı eseri, bugün de önemli bir boşluğu doldurmakta, aşağı yukarı her damga meraklısının referans kitabı olmaya devam etmektedir. Yukarıdaki halkların kullandığı ve yaklaşık 3000 adet damga hakkında detaylı bilgiler içermektedir.

Aile damgalarının ilk ortaya çıktığı dönem ve damga geleneğinin bu denli yerleşmesini gerektiren nedenler hakkında detaylı bilgi içeren bu çalışma, ayrıca kitapta er alan 3000 damga içerisindeki 1611 Adige aile damgası hakkında da pek çok sorunun cevabını vermektedir. Ancak gene de damgalar yetersizdir. (Abzeh, Şapsığ ve Wubıhlarda eksik vardır, çok sayıda bilinmeyen damganın da sahibi olan soy bulunmaktadır)

Kafkas toplumlarında ve özelde Adige tarihinde, soy damgalarının toplum yaşamında çok önemli bir yeri olduğundan şüphe yoktur. Araştırmacının ifadesine göre damgaların ilk ortaya çıktığı dönemde temel amaç ailenin mal varlığına işaret etmek için atların, sığır ve koyunların damgalanması biçiminde olmasına rağmen zaman içerisinde bu işaret kullanımı gelişip yaygınlaşarak aileden çok sülaleyi temsil eder hale gelmiştir.

Aile damgalarının kullanım alanı zamanla genişlemiş, mezar taşlarında, flamalarda, aile içerisinde kullanılan eşyalarda, silah ve giysilerde de yer almaya başlamıştır. Adige damgalarının toparlanması işine başlanalı uzunca bir zaman geçmiştir. Bu konuyla ilgilenen ilk araştırmacılardan akademisyen P.S.Pallas ve S.M.Bronevski’nin yanı sıra meşhur bilim adamı L.İ. Lavrov da tespit ettiği 1300 civarında damga ile bu alanda söz sahibi araştırmacılardandır.

Eski Rus arşivlerinde de Adige pşı’larının Rus çarlarına gönderdiği atların sağrılarında yer alan damgalar kopyalanarak saklanmıştır. (Örneğin 1630 yılında ünlü Şolehku Pşı’nın Rus çarına hediye ettiği bir atın sol sağrısından kopyalanmış damga da bunların arasında muhafaza edilmektedir) Yeutenıc’e göre bu damgalar, halkların tarihi ile eşdeğer bir öneme sahiptir çünkü bunlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmak, halkların çıkış noktaları, zaman içerisinde kat ettikleri göç yolları ve yerleşimleri hakkında bilgi sahibi olmak demektir.

Çoğu zaman bir kaç sülalenin aynı damgayı kullandığı, hatta birbirinden uzak ve birbirine yabancı haklar arasında aynı damganın kullanıldığı durumlarla karşılaşabiliyorsunuz. Yazar, bunun çoğu kez tesadüfî benzerliklerden kaynaklandığını kabul etmekle birlikte bazı benzerliklerin ise aynı kökenden geliyor olmakla açıklanmasının yadırganacak bir şey olmadığını ifade etmektedir.

Örneğin yazara göre, Kabardeyler ile K’iah Adigeleri arasında sıkça rastlanan bu tür benzerliklerin pek çoğunun aynı kökene dayanıyor olmaktan kaynaklanıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Her ne kadar sülaleler geriye doğru dayandıkları kökene dair bilgileri muhafaza edememişlerse de atalarından kendilerine kalan bu damgaları titizlikle sahiplenmiş günümüze kadar muhafaza ede gelmişlerdir.

Bu çalışma, hakkın rahmetine kavuşarak aramızdan zamansızca ayrılan değerli kardeşimiz TIJ İlkay’ın aziz hatırasına ithaf olunur. Nurlar içinde yatsın…

© Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz tümü veya bir kısmı, alıntı dâhilinde de kullanılamaz.

 

Sayı: 2013 04