19 Mayıs, 20 Mayıs, 21 Mayıs…
Soykırımın 155. yılı…
Yüzlerce yıllık tarihe akmış kan ve gözyaşını düşünüyorum. Anaların, genç kadınların ve çocukların sessiz feryatlarını… Oğullarını toprağa vermek zorunda kalan ihtiyar bir babanın yürek sızısını… Tarih bunları tarif edebiliyor mu acaba? Kendini, vatanını savunurken ölenlerin acısı mı daha ağırdır yoksa vatanını savunmak için ölenlerin ardında kalanların gemilere bindirilip gitmek zorunda olması mı vatanlarından? Sürgün çocuklarının kendi vatanlarına yabancı olması mı yoksa, hangisi?
Üstümüzde tarihin yükü, iki imparatorluk arasında; özgür olmak kolay mı sandınız? İki canavarın dövüşünden arta kalana bakın hele: Kanayan bir tek biz kalmışız! Çerkesyamızın yarasıyız biz, 155 yıldır kanamaktan artık kurumaya başlayan Çerkeslik yarasıyız. Bakın; bu toprakların yabancısıyız biz, Türkiye’nin yabancısıyız! Suriye’nin yabancısıyız! Irak’ın yabancısıyız, Lübnan’ın, Ürdün’ün, İsrail’in yabancısıyız. Biz: Karadeniz’de batan gemilerden değil, sahile vuran ölülerimizden değil, 40 gelin Çeşmesindeki gelinlerimizden değil, bataklıklardaki sıtma virüsünden değil, Gönen’den, Manyas’tan, Kosova’dan, Menbiç’ten, Golan’dan, Hicaz demiryollarında sürünmekten değil; vatanımızdan kanıyoruz! Sürgünde kanıyoruz! Sürgünden ölüyoruz! Çünkü Çerkes olmak yetmiyor, Çerkes kalmak zorundayız! Çerkesler Çerkesya olmadan, Çerkesya Çerkesler olmadan olmuyor: İkisini bir arada tutmak zorundayız! İkisinden biri olmayınca sürekli kanıyoruz! Azalıyoruz! Tükeniyoruz…
Ey Çerkes evladı! Bir halkın en büyük düşmanı, kendi içinde yarattığı düşmanlarıdır. Çünkü her vuran Çerkesliğe vuracak, her vurulan da Çerkeslikten vurulacaktır böyle bir düşmanlıkta! Ne diye kendine kendinden düşmanlar yaratmakla uğraşır durursun? Yetmez mi kanadığın, 155 yıldır kanıyor yaran! Sen vatansız mısın? Sana yetecek kan kalmadı sende; yetmez mi başkasına akıttığın? 155 yıldır vatanından uzakta, sürgün bir kaderin girdabındasın, ama sen vatansız mısın? Ne diye vatansız vatansız dolaşırsın! Yetmez mi artık bu anlamsız vatansızlığın? Ey Çerkes evlatları, hepinizin de kanayan yeri ortak yarasıdır, artık vuruşmayın! Sarılın ve düşünün! Atalarımızı vatanından sürgün eden mi daha illettir, yoksa bizi vatansızlaştıranlar mı? Dilimize yasak koyanlar mı daha kötüdür, yoksa bizi dilsizleştiren mi? Varlığımızı tanımayanlar mı daha haindir yoksa yanlış tanıtanlar mı? Ey Çerkes evladı: Başkasına dökecek kanın kalmadı, sen bizim son damlamızsın… En kıymetli damlamız! Ya yeniden dolacak bir okyanusun başlangıcı ya da tükenmekte olan okyanusun son damlası… Tüketme kendini, tükenme artık! Yok olma… Hiç kimseye faydası yok yokluğunun. Var ol! Var olmaya çalış! Artık barış kendinle, kendin ol artık. Başkalarına verecek hiçbir güzelliğin kalmıyor bu yoklukta, tükenmişliğine hiç kimsenin ihtiyacı yok. Var olmalısın, başkalarının senin kardeşliğine ihtiyacı var! Önce sen olmalısın! Senin gücüne, senin varlığına ihtiyacı var..!
Artık barış kendinle, kendin ol: dünyayla, halklarla kardeş ol artık..
…Soykırımın 155. yılı
155 yıldır her gün devam eden bir süreç bu soykırım.
Çerkes Soykırımı:
Çerkesya’nın Çerkessizleştirilmesidir… Bunun tarihi ve sorumluları bellidir, gelişmesi ve sonucu ortadadır. Mücadele etmenin ana hattı 155 yıldır sürgün yaşayanların vatanlarına geri dönebilmeleri için mücadele yürütmek ve Çerkesya’nın yeniden Çerkesleştirilmesi için demokratik yollarla 365 gün sürecek bir mücadeleyi örgütleyebilmektir. Bu örgütlenmeyi engelleyen yegane sebep Çerkeslerin kimliksizliğidir. Bu kimliksizliğin en temel nedeni vatansızlaşmadır, yani Çerkeslerin Çerkesya’sızlaştırılmasıdır. Bu yüzden bizler yılda 364 gün Çerkesleri tekrar Çerkesya’lılaştırmak için mücadele etmedikçe 1 günlük anmanın hiçbir önemi kalmamaktadır. 155 yıldır vatanımız Çerkessizleştirilmekte, Çerkesler vatansızlaştırılmaktadır. Bunu engellemeli ve 21 Mayısları toplumsal dirilişimizin temellerine çevirmeliyiz.
Sayı: 2019 05
Yayınlanma Tarihi: 2019-05-01 00:00:00